Avrupa ’da henuz “insan hakları”nın adı bile bilinmezken Osmanlı ’da yaşanan “kul hakkı” hassÂsiyeti, hic şuphesiz ki İslÂm ’a bağlılığın muhteşem tezahurlerinden yalnızca biriydi.
İnsanı merkez alan adÂlet anlayışının kaynağı, hic şuphesiz ki Kur ’Ân-ı Kerîm ’dir. Îmandan neş ’et eden “kul hakkı” hassÂsiyeti, zulum ve haksızlıklara karşı buyuk bir engel teşkil etmiştir. Bu yuzden hicbir zaman pÂdişahlar ve idareciler, zulmu bir idÂre metodu olarak benimsememişlerdir. Dolayısıyla da sistematik bir haksızlık ve kasıtlı bir adÂletsizlik asl vukû bulmamıştır. Hasbe ’l-beşer meydana gelen bÂzı haksızlıklar ise hakîkat ortaya cıktığında derhÂl cezalandırılmıştır.

Avrupa ’da henuz “insan hakları”nın adı bile bilinmezken Osmanlı ’da yaşanan “kul hakkı” hassÂsiyeti, hic şuphesiz ki İslÂm ’a bağlılığın muhteşem tezahurlerinden yalnızca biriydi.

Başta pÂdişahlar olmak uzere butun Osmanlı ordusunun “helÂl lokma” husûsundaki dînî titizlik ve hassÂsiyetleri de cok muhimdir. Onlar, “Haram yiyen harÂmî olur.” dustûruyla hareket ederek “kul hakkı”ndan son derece ictinÂb etmişlerdir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan