
Osmanlı Devleti ’nin uzun yaşamasının sırrı nedir?
Şanlı mÂzimizden gelen hissiyÂtımızın tercumÂnı sadedinde Şeyh Edebali Hazretleri ’ne izÂfe edilen nasihatlerde:
“Ulke, onu idÂre edenin oğulları ve kardeşleri ile boluşebileceği ortak malı değildir. Ulke, sadece onu idÂre edene emÂnet olmak uzere ummete Âittir. Olunce yerine kim gecerse, ulkenin idÂresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında boluşturduler. Bunun icindir ki, uzun yaşayamadılar, yaşatamadılar.” denilerek devletin bekāsı icin istikÂmet gosterilmiştir. Nitekim bu dustûra riÂyet, Osmanlı ’yı 623 sene yaşatmıştır.
Bu guzel ve mukemmel olculerle hayatiyetini devam ettiren Osmanlı ’da idÂre merkeziyetci idi ve vatan toprakları cok geniş sahaya yayıldığı icin de eyÂlet sistemi geliştirilmişti. EyÂletlerin idÂresinde ise, onların alışık olduğu yerli idÂrecilere istinÂd etmek, idÂresi altındaki toplulukların din, dil, kıyafet gibi an ’anevî husûsiyetlerine mudÂhale etmemek, Osmanlı adÂletinin hayranlık uyandıran bir tatbikÂtı idi.
Sarayda “Enderun” adında bir universite bulunur, her memleketin seckinlerinin cocukları burada idÂrî ve siyÂsî goruş birliği kazandırılarak kendi memleketlerinde vazifelendirilirlerdi. Merkeziyetci idÂre tatbikÂtına rağmen uzak bolgeler, yarı muhtar eyÂletler hÂlinde idÂre edilirdi ki bunlara eyÂlÂt-ı mumtÂze (imtiyazlı, husûsî idÂreli eyÂletler) denilirdi.
Diğer taraftan gayr-i muslim tebaa, kendi inandığı hukûka gore muhÂkeme olunur ve bir gayr-i muslim, ancak muslim bir kimseyle ihtilÂf vukû bulduğu takdirde şerîat mahkemesine sevk edilirdi.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan