
Vatan ve İslam şairi Mehmet Akif'in sozunde sadakatini, kaliteli bir şahsiyet oluşunu anlatan gercek bir hikÂye...Mithat Cemal Kuntay anlatıyor:
“Meşrûtiyet ’in ilk seneleri, bir cuma, adam boyu kar yağdı. O gun Mehmet Âkif ’in haz etmediği şeyler işlemedi: Araba, tramvay, şimen­difer ve vapur... Capa ’daki bizim eve o gun sutcu ekmekci gibi adamlar bile gelmediler. Oğle yemeğinden sonra biz hÂl ek­mekciyi beklerken nihayet kapı calındı; fakat... Âkif bey gelmişti! Bıyığının yarısı donmuştu. Şaşırdım, nasıl geldiğini merak ettim;
“Beylerbeyi ’nden nasılsa Beşiktaş ’a bir vapur işlemişti.”
“Bu kadar mı?” dedim.
Tabii ki bu kadardı ve tabii ki Beşiktaş ’tan Capa ’ya işle­yen bir şey yoktu; ancak bunu sormaya da luzum yoktu; cunku Beşiktaş ’tan Capa ’ya bu havada insanlar yuruyerek de gelirdi. Bu karda, tipiye, yaya yurunulen mesafeye ben şaştıkca Âkif de benim hayretime şaşıyordu:
“Gelmemem icin kar, tipi kÂfi değil, vefÂt etmem lazımdı. Cun­ku geleceğim diye soz vermiştim.”
SOZUN MÂNÂSI
İnsanların birbirlerine verdikleri sozun bu kadar korkunc bir şey olması o gun beni urkuttu.
“Âkif” dedim, “sen eğer verilen sozun mÂnÂsını bu turlu anlıyor­san, bana izin ver de ben bu turlu anlamayayım. Benim verdiğim sozun, şiddetli bir lodosa bile tahammulu yoktur!”
“Ben boyleyim” dedi, “Ben de boyleyim” dedim.
Bu vakıadan sonra ona soz vermekten korktum. Dediğim gibi, onun gozunde ne karayel fırtınası, ne diz boyu kar “meşru maze­ret” değildi.”[1]
[1] Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Âkif, s. 252-253. Ertuğrul Duzdağ, Mehmed Âkif Ersoy Hakkında Araştırmalar, s. 326
Kaynak: Adem Ergul, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan