Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa namıyla tanınan Hızır Reis'in hayatı, denizler uzerinde cihad etmekle gecti.ASIL ADI HIZIR Osmanlı Cihan Devleti ’ni deryÂlarda hÂkim kılan emsalsiz ve muhteşem bir Kaptan-ı DeryÂ'dır.
Asıl adı Hızır olup KÂnûnî Sultan Suleyman, dîn ve devlet yolundaki hayırlı ve buyuk hizmetlerinden dolayı kendisine “Hayreddîn” lÂkabını vermiştir. Kızıl sakallı demek olan “Barbaros” kelimesi ise, Avrupalılar tarafından kullanılmıştır.
Babası, FÂtih Sultan Mehmed Han tarafından Midilli ’ye yerleştirilen Âilelerden YÂkub Ağa isminde bahadır bir sipÂhîdir. Hayreddîn Paşa, dort kardeş olup İshak ve Oruc adında iki ağabeyi ve İlyas adında da bir diğer birÂderi vardır.
Oruc Reis, kardeşi Hızır Reis ’le beraber Akdeniz korsanlarına karşı amansız bir mucÂdele başlattı. Kısa zaman icerisinde de nice deniz kurdu olmuş levent onların yanında toplandı ve hep birlikte:
“Gaz vaktidir; BismillÂh vira!” deyip deryÂlara acıldılar.
CEZAYİR'DE DEVLET KURDULAR Bu cihad bayrağı gittikce golgesini genişletti. Oruc ve Hızır reisler, Ceneviz, Fransız, İspanyol ve Venedik gemilerine karşı şanlı zaferler kazandılar. Şohret ve kuvvetleri butun Avrupa ’yı sardı, imparatorların uykularını kacırdı. NihÂyet bu leventler, CezÂyir ’i fethedip bir devlet kurdular.
Leventleri tarafından “Baba” diye anılan Oruc reis, CezÂyir sul­t­nı îlÂn edildi. O, gozunu budaktan sakınmayan bir cengÂverdi ki, kardeşiyle birlikte duşman karşısında nice kahramanlık destanları yazdı. Boylece Akdeniz ’de Oruc Reis ’in gozunu budaktan sakınmaz muhÂrebeciliği ve Hızır Reis ’in de devlet adamlığı sÂyesinde muthiş bir guc ortaya cıktı.
YAVUZ'UN HIZIR REİS'E DUASI Oruc ve Hızır kardeşler, o sıralar Osmanlı sul­t­nı olan Yavuz Se­lîm Han ile irtibat icerisinde olup onun duÂsını almayı kendileri icin m­nevî bir takviye addediyorlardı. Aralarında ceşitli hediyeleşmeler oluyor ve Yavuz onlar icin şoyle du ediyordu:
“Allah TeÂl dun­ya ve Âhi­rette bu mucÂhid lalalarımızın yuzlerini ak; Akdeniz ’de kılıclarını keskin; Frenk cemaatine karşı dÂim mansûr ve muzaffer eylesin!”
Bu şekilde mÂnevî bir takviyeyle de beslenen Oruc ve Hızır kardeşler, leventleri ile duşman karşısına:
“Allah, Allah!” nidÂlarıyla cıktıklarında Frenk reisleri:
“Başını kurtaran aslan, gemisini kurtaran kaptan!” diyerek kacışmaya başladılar.
ŞÃ‚ir ne guzel soylemiş:
Ne kadar cok olursa koyunun surusu,
Yeter imiş ona kasabın birisi!..
AKDENİZ HIZIR REİS'E TESLİM Neticede Barbaroslar ’ın namları bile zafer kazanmak icin kÂfî bir hÂle geldi. Şanlı cihad yolunda boylesine kudretle devam eden gayretler icerisinde gunler akıp giderken bir gun Oruc Reis, İspanyollar ’la yaptığı şiddetli bir harpte şehÂdet şerbetini icti. RahmetullÂhi aleyh!
Fakat başlatılan i‘lÂ-yı kelimetullÂh yolundaki cihad, kesintiye uğramadı. Onun ardından deryÂlardaki gaz bayrağını kardeşi Hızır Reis dalgalandırmaya başladı. Artık Akdeniz Hızır Reis ’e teslîmdi.
Hızır Reis, ağabeyinin gozukaralığına sahip olmanın yanında, gÂyet temkin ve tedbir ehli idi. Oyle ki husûsî bir mevhibe olan bu hÂli dolayısıyla ağabeyi Oruc Reis ’e dahî bir defasında mÂnen:
“Kardeşin Hızır, tedbir yonuyle senden ondedir. Sakın ola onun tedbîrine murÂcaatı ihmÂl etme!” denilmişti.
'TURK ASRI'NDA HIZIR REİS'iN EMEĞİ BUYUK İşte Hızır Reis, bu yonuyle kısa zamanda nice merhaleler katederek ta­ri­himizin en buyuk şahsiyetleri arasında yer aldı. Denilebilir ki, Oruc Reis ile başlayıp Hızır Reis ile devam eden Akdeniz ’deki îman ve tevhîd mu­cÂdelesi, on altıncı yuzyılın “Turk asrı” addedilmesinde son derece ehem­miyetli bir va­zi­fe icr etmiştir.
Dery akıncılığından bir devlet cıkaran gucu temsîl eden Oruc Reis, muthiş bir cesaret sahibiydi. Buna karşılık kardeşi Hızır Reis de bu cesarete ilÂveten olcu, tedbir ve muvÂzeneyi muhÂfaza ediyordu.
"ADI HIZIR İDİ MEĞER KENDİSİ DE HIZIRMIŞ" Ağabeyinin şehÂdetinden sonra Hızır Reis ’in en buyuk desteğini kaybettiği duşuncesiyle İspanyollar, heybetli donanmalarıyla CezÂyir onlerine gelerek kendisinden bu kaleyi teslîm etmelerini istediler. Ancak o:
“–Hey musluman duşmanları! Size değil CezÂyir kalesini, s­hi­li­mizdeki bir cakıl taşını dahî vermem!” diyerek oyle bir gaz ve cenk eyledi ki duşman kısa zamanda perişan oldu.
Bu zafer uzerine musluman halk:
“Adı Hızır idi, meğer kendisi de Hızır imiş! Allah başımızdan eksik etmesin!” diye duÂda bulundu.
Hızır Reis, ağabeyinden devraldığı dÂvÂyı yalnız yuruttuğu takdîrde gunun birinde zayıflayıp tukeneceğini duşunerek buyuk bir firÂset ve ferÂgatle 1519 senesinde Osmanlı sul­t­nı Yavuz Selîm HÂn ’a bir heyet gonderdi. Topraklarını Osmanlı hÂkimiyetine teklif etti.
Yavuz Selîm Han, İslÂm birliğini muhÂfaza icin onun bu fedÂkÂrlık ve gayretinden pek memnun kaldı ve onu CezÂyir Beylerbeyi olarak va­zi­felendirdi. Kendisine her turlu yardımın yanında bir sancak, iki bin yeniceri, top vesÂire gonderdi. Ayrıca Anadolu ’dan asker toplama musaadesi verdi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan