Osmanlı ’da kurulan vakıfların ceşitlerini ve hizmet sahaları nerelerdir?
Osmanlı ’da kurulan vakıfların ceşitlerini ve hizmet sahaları tam olarak tespit ve tÂdÂd etmek mumkun değilse de, bunların şumûlu hakkında bir fikir sÂhibi olabilmek icin birkac ehemmiyetli misÂli şoyle sıralayabiliriz:


CÂmî, mescid, tekke, zÂviye ve turbelerin inşÃ‚ ve bakımı,Medrese, dÂru ’l-huffÂz, dÂru ’l-hadîs vb. ilim muesseseleri,İmÂrethÂneler, kervansaraylar, hanlar, hamamlar ve dÂru ’ş-şif hizmetleri,NamazgÂh, kutuphÂne ve misÂfirhÂneler,Kuyular, su yolları, su kemerleri, ceşme ve sebiller,Aşevleri, cocuk emzirme ve buyutme yuvaları;Esir ve kole ÂzÂd etmek,Fakirlere yakacak temin etmek,Efendileri tarafından azarlanmaması icin, hizmetcilerin kırdıkları kÂse ve kapların yerine yenilerini almak,Yetim kızlara ceyiz hazırlamak,Borcluların borclarını odemek,Dul kadınlara ve muhtaclara yardım etmek,Mektep cocuklarına gıd ve giyecek yardımı yapmak,Fakir ve kimsesizlerin cenÂzesini kaldırmak,Bayramlarda cocukları ve kimsesizleri sevindirmek,Yaşlı ve kimsesiz hanımları korumak.

Bunlara ilÂveten akla gelebilecek her sahada vakıf tesis eden Osmanlılar, kendi medeniyetlerini Âdet bir “vakıf medeniyeti” telÂkkî ettirecek olcude hayır ve hasenÂt zenginliği ortaya koymuşlardır. Gercekten vakıflar, Osmanlı Medeniyeti ’nin bir alÂmet-i fÂrikası sayılabilir.

HARAMEYN VAKIFLARI

EcdÂdımızın dînî hassÂsiyetini belirtmeye vesîle olduğu icin bir noktayı onemine binÂen acıklamak isteriz. Mekke-i Mukerreme ve Medîne-i Munevvere ’ye Âit olmak uzere binlerce vakıf kurulmuştur ki, bunlara umûmî bir isimle “Harameyn vakıfları” adı verilir. O mubÂrek topraklarda ictimÂî sulh, sukûn ve refÂhı sağlamak icin bu nevi vakıflara, orta Avrupa ’dan Yemen ’e kadar her tarafta rastlanmaktaydı ve bunlar icin ayrı bir idÂre kurulmuştu. Bu vakıf gelirlerine ilÂveten hemen her pÂdişÃ‚h, İstanbul ’da dokunan KÂbe ortusunun gonderilişi sırasında hem Harameyn ve hem de mucÂviri olan ahÂlî icin ceşitli hediye ve ihsÂnlarda bulunurdu. “Surre alayı”[1] denilen bu an ’ane, devletin yıkılışına kadar devam etmiştir. Bu hediyeler zamanla Harameyn dÂhilinde buyuk bir yekûn teşkil etmiştir. Nitekim I. Cihan Harbi sırasında Şerif Huseyin ve avenesi İngiliz tahriklerine kapılmış ve Osmanlı ’ya isyÂn etmişti. Bu isyÂna karşı Medîne mudÂfaasını gercekleştiren Fahreddin Paşa, Medîne hareminde mevcut bu kıymetli eşyaların yağmalanmasını onlemek maksadıyla, onları sandıklara yerleştirerek İstanbul ’a gondermişti. Bunların 300 ’den fazla sandık teşkil etmesi, sadece Medine haremine gonderilen Osmanlı hediyelerinin azameti hakkında bir fikir vermeye kÂfîdir.

Başta Osmanlı pÂdişahları olmak uzere, pek cok devlet adamlarının ve diğer hayırsever zenginlerin o mubÂrek ve mukaddes beldelere tahsîs ettikleri vakıflar sÂyesinde oralarda yurutulen hizmetler, butun ehl-i İslÂm ’ın takdir ve şukrÂnını kazanmıştır.

YAŞLI VE KİMSESİZLERİ HANIMLARI KORUYAN VAKIFLAR

Diğer taraftan yaşlı ve kimsesiz hanımları korumak icin kurulan vakıflar da cÂlib-i dikkattir. Bunlar, doğrudan yardım yaparak bu ihtiyar hanımların onur ve haysiyetlerini zedelememek icin, onlara temizlenmiş, yıkanmış ve taranmış yun temin eder ve o ihtiyarlar da bunları eğirip iplik hÂline getirirlerdi. Onların Âhir omurlerini huzur icinde gecirebilmeleri icin bu emeklerinin mukÂbilinde onlara dolgun ucretler veren vakıf yetkilileri, bu hizmetleriyle kimseye muhtac olmadan yaşamaya calışan bu ihtiyarların, emekleriyle gecinmesine yardımcı olurlardı.

OSMANLI'DA VAKIF DUYARLILIĞI

Osmanlı ’da vakıf duyarlılığı o kadar zirveleşmişti ki, bunlar yukarıda da temas etmiş olduğumuz gibi sadece insanları değil, hayvanları, hatt bitkileri bile şumûlune alan bir genişlik kazanmıştı. Hakîkaten Osmanlılarda yaralı kuşlara, hasta hayvanlara ve goc edememiş olan leyleklere bakmak icin tedÂvi merkezleri kurulmuş ve bunların masrafları bu maksatla kurulan vakıflarca karşılanmıştır.

Bununla alÂkalı olarak Osmanlı topraklarında gecirdiği zaman zarfında gordukleri karşısında hayretler icinde kalan Fransız Comte de Bonneval, şaşkınlık icinde:

“Osmanlı ulkesinde verimsiz ağacların sıcaktan kurumasına meydan vermemek uzere her gun sulanmaları icin işcilere para vakfedecek kadar cılgın Turkler bile gormek mumkundur.” demiştir.

Dipnot: [1] Surre Alayı: PÂdişahların, hac mevsiminden once, Receb ayında İstanbul ’dan Mekke ve Medîne ’ye, oranın en ileri gelenlerinden en yoksullarına varıncaya kadar dağıtılmak uzere husûsî bir toren duzenleyerek bir alayla gonderdikleri para, altın ve hediyelerdir. (Bkz. Munir Atalar, Surre-i HumÂyûn ve Surre Alayları, s. 2)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Vakıf-İnfÂk-Hizmet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan