Dua ile Rabbin yardımını niyaz etmek, her mu ’minin şiÂrı olmalıdır. Zira ilÂhî yardım bir kula erişecek olursa, onu hicbir guc mağlup edemez.“Kosova fÂtihi I. MurÂd HudÂvendigÂr, 8 Ağustos 1389 ’da Kosova ovasına girdiğinde ortalığı toza dumana katan bir fırtına ile karşılaşmıştı. Bu durumda Âdet goz gozu gormuyordu. İşte o gece BerÂt Gecesi idi. MurÂd Han, iki rekÂt namaz kıldıktan sonra, gozyaşları icinde şu duÂyı yaptı:

“YÂ Rabbî! Bu fırtına, şu Âciz MurÂd kulunun gunahları yuzunden cıktıysa, mÂsûm askerlerimi cezÂlandırma!

AllÂhım! Onlar ki buraya kadar sadece Sen ’in adını yuceltmek ve İslÂm ’ı teblîğ etmek icin geldiler!

İlÂhî! Bunca kerre beni zaferden mahrûm etmedin. DÂim duÂmı kabul buyurdun. Yine sana iltic ediyorum; duÂmı kabûl eyle! Bir yağmur nasîb eyle! Bu toz bulutu kalksın. KÂfirin askerini ÂşikÂr gorup, yuz yuze cenk edelim!

YÂ İlÂhî! Mulk de, bu kul da Sen ’indir. Ben Âciz bir kulum. Benim niyetimi ve esrÂrımı en iyi Sen bilirsin. Mal ve mulk maksadım değildir. Yalnız Sen ’in rızÂnı isterim..

YÂ İlÂhî! Bu mu ’min askerleri, kuffÂr elinde mağlûb edip helÂk eyleme! Onlara oyle bir zafer lutfet ki, butun Muslumanlar bayram eylesin! Dilersen o bayram gununde şu MurÂd kulun yolunda kurbÂn olsun!

Y İlÂhî! Bunca Musluman askerin helÂkine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar icin ben cÂnımı kurbÂn ederim; yeter ki tek Sen beni şehîdler zumresine kabûl eyle! AsÂkir-i İslÂm icin teslîm-i rûha rÂzıyım. Tek ki, bu mu ’minlerin uğruna benim rûhum fed olsun. Beni gÂzî kıldın. Sonunda da lutfen ve keremen şehîd eyle! Âmîn!”

Bu ÂbidÂne munÂcaattan sonra Sultan, fevkalÂde bir huzur icinde Kur ’Ân-ı Kerîm tilÂvetine başladı. Cok gecmeden rahmet bulutları peydÂh oldu. Kosova Meydanı uzerine sağnak hÂlinde yağmur boşandı. RuzgÂr durdu. Toz bitti..

RuzgÂrın kesilmesi ve yağmurun toz bulutlarını sindirmesi uzerine butun Osmanlı ordusunda buyuk sevinc ve memnunluk yaşandı. MurÂd Han, secde-i şukrÂna kapandı. O gun sevinc gozyaşları, yağmur damlalarıyla kardeş oldu. Bu icli yakarışın zaferle neticelenmesinden sonra, şehÂdet niyazı da kabul olmuş ve Sultan Murad HudÂvendigÂr ebedî diriliğe kanat acmıştır.”[1]

Dua ile Rabbin yardımını niyaz etmek, her mu ’minin şiÂrı olmalıdır. Zira ilÂhî yardım bir kula erişecek olursa, onu hicbir guc mağlup edemez. Âyet-i kerîmede şoyle buyrulur:

“Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mu ’minler, ancak Allah ’a tevekkul etsinler.” (Âl-i İmrÂn 3/160)

[1] Osman Nuri Topbaş, Âbide Şahsiyet ve Muesseseleriyle Osmanlı, s. 45-46.

Kaynak: Adem Ergul, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan