
Seven, sevdiği uğruna her şeyini fed eder.Molla CÂmî -kuddise sirruh- ’un anlattığı şu hÂdise bu kabîldendir:
Pîrimiz MevlÂn SÂdeddîn Kaşgarî ’nin sohbet halkasında bir genc vardı. Bu genc, riyÂzat, halvet ve aşkta en ileri derecede idi. O da benim gibi, bir fÂnî guzele tutulmuştu. Boylece gonlunde biriktirdiği kıymeti bir lahzada o tarafa devretmişti.
Altından ve pırlantadan cok kıymetli bir hediye alıp, o guzelin gececeği yola bırakmış ve oradan gecenlerden birinin onu almaması icin de bir kenara gizlenmişti. Fikrince sevgilisi oradan gececek ve hediyeyi gorup alacaktı. Fakat kimden ve nasıl geldiğini bilmeyecekti. Ben vaziyeti oğrenince ona dedim ki:
“–Ne garip bir iş işlemektesin! Turlu zahmetlerle elde ettiğin şeyi onun yolu uzerine bırakıyorsun! Bulsa, gorse, alsa bile, kimden ve nicin olduğunu bilmeyecek. BÂri bir şey yap ki, senden geldiğini bilsin!”
Genc, gozyaşları ile sarsılarak cevap verdi:
“–Sen ne diyorsun? Yaptığım işin tuhaflığını ben bilmiyor muyum sanıyorsun! Bu işi yaparken hicbir karşılık beklemiyorum ki. Zîr hediyelerimden dolayı onun bana karşı bir minnet altına girmesini istemiyorum!”
Bu cevaptan titredim. Bir fÂnîye olan mecÂzî muhabbet, boylesine bir derinlik, incelik, zarÂfet ve gonul guzelliği sergiler ise, kim bilir “zÂtî muhabbet”e nÂil olanlar ne ulvî tecellîlere mÂkes olurlar.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan