
Osmanlı İmparatorluğu ’nun son buyuk askeri zaferi, Kut ’ul Amare ’nin 101. yıl donumu 29 Nisan. İngiltere, bu savaşta tarihinin en buyuk mağlubiyetlerinden birini yaşadı. Belgelerle iki ordunun komutanının anıları, savaşın en zor anları, İngilizlerden Turk kumandana ruşvet teklifi, teslim olma anı… 101. yılında Kut ’ul Amare zaferinin tum yonleri bu dosyada.Birinci Dunya Savaşı ’nda, Osmanlı Ordusu ’nun kazandığı son zaferin uzerinden tam 101 yıl gecti. Zafer, Irak'ın Kut kentinde İngiliz Ordusuna karşı elde edilmişti. 29 Nisan 1916'daki bu savaşta İngilizlerin 6 ’sı general, 476 ’sı subay olmak uzere toplam 13 bin 309 askeri esir alındı. Turk ordusu Canakkale ’deki buyuk zaferin hemen birkac ay sonrasında yeni bir zafere imza atmıştı. Osmanlı İmparatorluğu ordusunun son zaferi, Britanya'nın da onemli askeri yenilgilerinden biri olarak tarihe gecen bu olay zaman icinde unutuldu.
BASRA'DAN KUT'A UZANAN MUHAREBELER Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dunya Savaşı ’na 29 Ekim 1914 ’te girdi. Ama Britanya İmparatorluğu ’na ait Hint Tumeni 16 Ekim 1914 ’te, o donem İngiltere ’nin somurgesi olan Hindistan ’ın Bombay limanından, “Mezopotamya Seferi” icin Irak ’a doğru yola cıkmıştı. Hedef İran ’ın Basra kıyısındaki petrol ve doğalgaz kuyularıydı.İngilizler, 3 Kasım 1914 ’te Basra Korfezi ’ne cıkarma yaptı ve İran'ın petrol yataklarının bulunduğu Abadan ’a konuşlandı. İki gun sonra da Basra ’nın hemen guneyinde yer alan, ikmal ve sevkiyat icin stratejik oneme sahip Osmanlı Ordusu denetimindeki Fav Yarımadası ’nı ele gecirdiler. Osmanlı İmparatorluğu, bolgedeki askeri birliklerini, kendisi icin daha hayati olan Canakkale, Sarıkamış ve Filistin cephelerine kaydırmıştı. Irak ’ın tamamı 38.Tumen ’e bağlı az sayıda askere bırakılmıştı.
İngiliz gucleri cok zorlanmadan Basra ’ya da girdi. Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği stratejik Kurna bolgesi de 9 Kasım 1914 tarihinde İngiliz guclerin denetimine gecti. Osmanlı Ordusu yeni bir savunma hattı oluşturmaya calışırken, İngiliz ordusu Bağdat ’ı ele gecirme planları yapıyordu.
OSMANLI BİRLİKLERİNİN BAŞINA TEŞKİLAT-I MAHSUSA'DAN BİR KOMUTAN Osmanlı Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa, Irak ’taki kuvvetlerin başına Yarbay Suleyman Askeri ’yi atadı.
Osmanlı ’nın gizli servisi Teşkilat-ı Mahsusa ’nın kurucularından olan Suleyman Askeri ’nin daha once Libya ’da yaptığı gibi, Irak ’taki yerel aşiretleri organize ederek savunmayı guclendirmesi umuluyordu. Ancak Yarbay Suleyman Askeri ’nin, 12 Nisan 1915 ’te İngiliz mevzilerine doğru başlattığı taarruz başarısızlıkla sonuclandı. Yenilgiyi kaldıramayan Askeri, intihar etti. Osmanlı birlikleri Nasıriye ’ye doğru geri cekildi.
SAVAŞ YENİ KOMUTANLARLA DEVAM EDİYOR Suleyman Askeri ’nin olumunden sonra komutayı, daha sonra Kurtuluş Savaşı ’nda da onemli rol oynayacak bir isim, Albay Nurettin Bey (Nurettin İbrahim Konyar) aldı. Irak ve Havalisi Genel Komutanlığı ’na getirilen ve “Sakallı Nurettin” lÂkabıyla da tanınan Albay Nurettin Bey 19 Mayıs 1915 ’te Bağdat ’a ulaştı.
İngiliz gucleri de yeni birliklerle sayısını artırdı, bolgedeki askeri varlığını kolordu duzeyine cıkardı. İngiliz birliklerinin başında Orgeneral John Nixon vardı. Nixon da, İngiliz 6. Hint Tumeni ’nin komutanlığına General Charles Vere Ferrers Townshend ’i getirdi. Townshend ’e, cekilen Osmanlı birliklerini izleme ve mumkunse Bağdat ’ı alma emri verildi.
Albay Nurettin Bey, bolgedeki duzenli ordu birliklerinin yetersiz olduğunu biliyordu. İngiliz ilerleyişini yavaşlatan taktik muharebelerle, kontrollu bir şekilde askerlerini Bağdat ’a doğru cekti. Haziran ayında Amare, Temmuz ayında ise Nasıriye İngilizlerin eline gecti. Kayıp vermeden geri cekilen Osmanlı birlikleri Kut ’ul Amare ’nin hemen kuzeyinde yeni bir savunma hattı oluşturdu.
OSMANLI ORDUSUNUN BAŞINA ALMAN PAŞA İngilizlerin harekÂtı hem Osmanlı hem de muttefiki Almanlar icin giderek ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Harbiye Nazırı Enver Paşa, İran ve Irak ’taki gucleri yeni takviye birliklerle 6. Ordu adı altında topladı, başına da 72 yaşındaki Alman Mareşal Volmar von der Goltz'u getirdi.
İngilizler, 27 Nisan 1915 ’te Nurettin Bey ’in Kut ’ul Amare ’nin kuzeyinde oluşturduğu savunma hattına saldırdı. İki gun suren catışmaların ardından İngilizler Kut ’ul Amare ’yi ele gecirdi. General Townshend, bu noktayı Bağdat ’a yonelik harekÂtın merkezi olacak şekilde tahkim etti. Hendekler kazıldı, yuksek siperler inşa edildi ve ağır silahlar yerleştirildi.
YANLIŞ HESAP BAĞDAT'TAN DONDU Albay Nurettin Bey de emrindeki askerleri, son savunma hattı olarak belirlediği, Bağdat ’ın guneyindeki Selman-ı Pak ’a kadar cekti. Enver Paşa ’nın emri ile destek amaclı gonderilen, Doğu Anadolu ’daki 3. Ordu Sağ Cenah Grubu Komutanı Albay Halil Bey, beraberindeki iki tumenle 15 Kasım ’da Nurettin Bey ’in emrine girdi. Albay Halil Bey, Enver Paşa ’nın kendisinden bir yaş kucuk olan amcasıydı.
İngiliz General Townshend, 22 Kasım 1915 ’te taarruz emri verdi. Gun boyu suren şiddetli catışmalarda İngilizler ilerleme sağlayamadı ve geri cekilmeye başladı.
Osmanlı gucleri, kacan İngiliz askerlerini takip etti. Nurettin Paşa ’nın suvari birlikleri, cekilen duşman birliklerine sık sık saldırılar duzenledi. Townshend, careyi Kut ’ul Amare ’ye sığınmakta buldu. İngiliz general yanında bulunan cephane ve yiyeceklerle iki ay dayanabileceklerini hesaplamıştı. Bu sure zarfında Basra ’dan gelecek yardımlarla yeniden Bağdat ’a taarruza gecebileceğini duşunuyordu. Ama işler duyunduğu gibi gitmedi.
KUT'UL AMARE KUŞATMASI İngiliz birlikleri Kut ’ul Amare ’ye 3 Kasım ’da ulaştı. 6. Hint Tumeni kentteki mevzilerini guclendirirken, Osmanlı birlikleri de onları kuşattı. Albay Nurettin Bey, Townshend ’e bir mesaj gondererek teslim olmasını istedi. İngiliz komutan bu talebi reddetti. Bu arada, 7 Aralık ’ta Bağdat ’a ulaşan Goltz, cephedeki durumu yerinde gormek uzere Kut ’ul Amare ’ya gitti.
Albay Nurettin Bey, Mareşal Goltz ’un oluşturulan 6. Ordu'nun başına atandığını duyduğunda buna karşı cıkmıştı. Gayrimuslim bir komutanın Musluman bolge halkı uzerinde iyi bir etki bırakmayacağını duşunen Nurettin Bey, Osmanlı subaylarının İngilizlerle başa cıkabilecek deneyim ve bilgiye sahip olduğunu belirten goruşlerini İstanbul ’a bildirmişti.
Nurettin Bey, Goltz ile savaş planları uzerine de fikir ayrılığına duştu. Nurettin Bey, hemen taarruza gecmek ve Kut ’ul Amare ’de bulunan İngilizleri kesin yenilgiye uğratmak istiyordu. Goltz ise takviye gucler gelmeden boyle bir hamlenin yanlış olacağını duşunuyordu.
Nurettin Bey ’in emri ile gercekleşen saldırı, Kut ’ul Amare ’deki İngiliz gucu tarafından puskurtuldu. Osmanlı ordusu ağır kayıplar verdi. Bunun uzerine Goltz, 6. Ordu ’nun Dicle Grubu komutanlığını Nurettin Bey ’den alıp, Halil Paşa ’ya verdi.
HEM KUŞATMA HEM MUHAREBE Halil Bey, bir yandan General Townshend ’in birliklerini kuşatma altında tutacak diğer yandan da Basra ’dan gelecek yardım gucleriyle savaşacaktı.
Kut ’u kuşatan Osmanlı ordusu, kentin etrafına sağlam mevziler kazdı. Nehir yoluyla gelecek duşman birlikleri icin engeller konuldu.
İngilizlerin Mezopotamya Seferi kumandanı Orgeneral Nixon, Kut ’ta kuşatılan birlikleri kurtarması icin General Fenton John Aylmer komutasında 19 bin kişilik bir guc gonderdi. General Aylmer, Ocak-Mart 1916 aralığında defalarca Osmanlı hatlarını aşmaya calıştı. Ancak, cok ağır kayıplar veren Aylmer ’in gucleri geri cekildi. Bu başarısızlığın uzerine Orgeneral Nixon, Mezopotamya Seferi komutanlığından alındı ve yerine Orgeneral Percy Lake atandı.
ZORLU DOĞA KOŞULLARI VE HASTALIK Askerler buyuk coğunlukla kızgın guneşin altındaydı. HarekÂtın gercekleştiği alanlar Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında olduğu icin bataklıklar, sazlıklar ve duzensiz taşkınlar askeri birliklerin intikalini zorlaştırıyordu. Bataklıklar ve sivrisinekler nedeniyle hastalık kol geziyordu.
Tifus gibi bulaşıcı hastalıklar her iki ordunun da ortak duşmanıydı. Osmanlı 6. Ordu Komutanı Goltz Paşa da tifuse yakalanarak 72 yaşında Bağdat ’ta oldu. Henuz 33 yaşında olan Halil Bey, bir sure vekÂleten, 22 Nisan 1916 ’da gelen emirle Tuğgeneralliğe terfi edince de asaleten 6. Ordu komutanı ve Irak Genel Valisi oldu.
BİR MİLYON STERLİN RUŞVET TEKLİFİ Nurettin Bey bir, Halil Paşa da iki kez kuşatma altındaki General Townshend ’e teslim olması icin mektup gonderdi. İngiliz general her seferinde olumsuz yanıt verdi.
Umudu iyice azalan, askerleri aclık ve hastalık nedeniyle zayıflayan Townshend, Halil Paşa ’ya farklı teklifler sundu. Esir duşmek istemeyen İngiliz general, bir daha Osmanlı ordusuna savaşmamak kaydıyla serbest bırakılmayı, tum silahlarını teslim etmeyi ve Halil Paşa ’nın şahsına bir milyon sterlinlik cek vermeyionerdi. Onca savaştan sonra, esir alınmalarının bir gereklilik haline geldiğini belirten Halil Paşa, İngiliz silahlarının işlerine yaramayacağını belirtti. Townshend ’in 1 milyon sterlinlik ruşvet teklifini ise “bir şaka” olarak kabul ettiğini soyleyerek reddetti.
İngilizler birinci teklifleri reddedilince ikinci bir teklifle geldiler. Teklifin yazılı olduğu mektubu Halil Paşa ’ya ulaştıran isimlerden biri dikkat cekiciydi. Arapları Osmanlı İmparatorluğu ’na karşı ayaklanmaya kışkırtan unlu İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence, yani Arabistanlı Lawrance... İngilizler, Halil Paşa ’nın para teklifinden rahatsız olduğunu anlamış, bu hatalarını duzeltmeye calışıyordu. Yeni teklife gore, iki milyon sterlin değerinde para Osmanlı Devleti ’ne verilecekti. Diğer talepler aynıydı.
SON DENEME Kut ’ul Amare ’de sıkışan İngiliz birliklere son yardım cabası da “Julnar” buharlı gemisi oldu. Gemi 270 tonluk erzak ve cephaneyle Osmanlı birliklerinin ateş acmasını muteakip karaya oturdu. Turk askerleri, hedefine ulaşması halinde Townshend ’in iki ay daha dayanmasına yetecek malzemeyle dolu bu gemiye “Kendi Gelen” adını verdiler. Gemi, calışır durumda, uc makineli tufeği ile birlikte Osmanlı Ordusu ’nun nakliye filosuna katıldı.
Kut ’ul Amare ’de erzak sıkıntısı ceken İngiliz gucleri at ve katırları keserek beslenme ihtiyaclarını karşılamaya calışıyordu.
İNGİLİZ GENERALLER ESİR OLDU Aclık ve hastalığın yanı sıra İngiliz ordusunun cephanesi de git gide tukeniyordu. Townshend, elinde kalan silah ve muhimmatı imha ederek, 29 Nisan 1916 gunu, 6 ’sı general, 476 ’sı subay toplam 13 bin 309 askerle teslim oldu. Bu, İngiliz ordusunun uzun zamandır esir duşen en kalabalık askeri gucuydu.
Halil Paşa, teslim olan General Townshend ’in kılıcı ve iki tabancasını kendisine geri verdi; bundan boyle esir değil, padişahın misafiri olduğunu soyledi.
Esir askerler Halep ve Anadolu ’nun farklı kentlerine gonderildi. İngiliz general Townshend ve kurmayları ise 147 gunluk kuşatmanın ardından kurmaylarıyla birlikte İstanbul ’a goturuldu. Bağdat ’tan İstanbul ’a 22 gunde getirildiler. Townshend , I. Dunya Savaşı ’nın sona erdiği Kasım 1918 ’e kadar yaklaşık 2,5 yıl, Heybeliada ve Buyukada ’da surgunde kaldı. Enver Paşa, Townshend ’i cok iyi karşıladı, esaretinin bir misafirlik havasında gecmesini sağladı. Polis takibi altındaydı ama serbest hareket edebiliyordu. Townshend, İstanbul ’da bulunan en yuksek rutbeli İngiliz askeri olması nedeniyle, I. Dunya Savaşı sona ererken, Mondros Mutarekesi ’ne katıldı. 1919 yılında Londra ’ya donduğunde ise, limanda sadece karısı Alice, buyuk kızı Audrey ve kopeği Spot ’tan başka karşılayan kimse yoktu. Donuşu sonrası İngiliz ordusu ona yeni bir gorev vermeyeceğini acıkca bildirdi.
Townshend icin Kut ’ul Amare kuşatması kariyerinin sonu olmuştu.
KUT'UL AMARE'DEN SONRA Osmanlı İmparatorluğu ’nun Canakkale ve Irak cephesindeki zaferlerine rağmen başarı kalıcı olamadı. Irak ’ta konuşlu guclerine diğer cephelerden takviye gonderen İngilizler, sekiz ay sonra 50 bin kişilik orduyla yeniden Kut ’ul Amare ’ye saldırdı.
25 Şubat 1917 ’de Kut ’ul Amare yeniden İngilizlerin eline gecti. 11 Mart 1917 ’de onu Bağdat izledi.
Zaferin komutanı Halil Paşa, soyadı kanununun ardından Kut soyadını aldı.
Kut ’ul Amare ’de bacağına bir şarapnel parcası gelerek ciddi şekilde yaralanan Binbaşı Clement Attlee, 1945-1951 yılları arasında, İngiltere ’nin başbakanı oldu.
Kaynak: Al Jazeera Turk
İslam ve İhsan