
Kulun, husn-i hÂtime ile, yÂni îmÂn ile son nefesini verebilmesi icin oncelikle nefsini tezkiye, kalbini tasfiye etmesi, yÂni cirkin temÂyullerden temizlenip, yuce hasletlerle muzeyyen hÂle gelmesi ve CenÂb-ı Hakk ’ın esmÂ-i husnÂsının (guzel isimlerinin) tecellîlerine nÂil olması gerekmektedir.NAKŞİBEND HAZRETLERİ'NİN NEFİS TERBİYESİ
Kalbin takv kıvÂmına ulaşması, hayat yolculuğunun en kıymetli hidÂyet meş ’alesidir. MevlÂn Hazretleri ’nin şu ifÂdeleri de, Âdeta tezkiyenin bu mÂhiyetini îzÂh etmektedir:
“Mezar yapmak; ne taşladır, ne tahta ile, ne de kece iledir. Lekesiz bir gonulde, kendi ic temizlik Âleminde, kendine bir mezar kazman îcÂb eder ki, onun icin AllÂh ’ın yuce varlığı onunde kendi iddi ve benliğini yok etmen gerekir.”
Daha sonra da tezkiye olmuş bir nefisle, ibÂdet, tÂat, hayır ve infaklarda bulunarak en guzel bir şekilde ebedî Âleme hazırlanmak îcÂb eder.
Nitekim CenÂb-ı Hak, omrunu amel-i sÂlihlerle tezyîn edip hicbir zaman Rabbini unutmayan kuluna son nefesinde şu guzel mujdeyi verir:
“Şuphesiz, Rabbimiz AllÂh ’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yuruyenlerin uzerine melekler iner, onlara; «Korkmayın, uzulmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin.» derler.” (Fussilet, 30)
Rabbimiz cumlemize bu mujdenin muhtevÂsına girebilmeyi lutfeylesin! Âmîn!..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan