ResûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, lafzen kısa ancak mÂnÂsı geniş olan zikir ve duÂları daha cok severdi.
Bir gun sabah namazını kıldıktan sonra, Cuveyriye -radıyallÂhu anhÂ- vÂlidemiz namaz kıldığı yerde oturmakta iken, Efendimiz -aleyhissalÂtu vesselÂm- erkenden evinden cıktı. Kuşluk vakti eve donduğunde Hazret-i Cuveyriye ’nin hÂl yerinde oturmakta olduğunu gordu:

“–Yanından ayrıldığımdan beri hep burada oturup zikirle mi meşgul oldun?” diye sordu. Muhtereme vÂlidemiz, “Evet” cevÂbını verince, Peygamber Efendimiz -aleyhissalÂtu vesselÂm- şoyle buyurdu:

“–Yanından ayrıldıktan sonra uc defa soylediğim şu dort cumle, senin sabahtan beri soylediğin zikirlerle tartılacak olsa, sevap bakımından onlara eşit olur:

سُبْحَانَ اللّٰهِ وَبِحَمْدِهِ عَدَدَ خَلْقِهِ وَرِضَا نَفْسِهِ وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ

Turkce Okunuşu: (SubhÂnallahi ve bihamdihi adede halkıhî ve rıd nefsihi ve zînete arşihi ve midÂde kelimÂtihi)

«MahlûkÂtı sayısınca, kendisinin hoşnud olacağı kadar, Arş ’ının ağırlığınca ve bitip tukenmeyen kelimeleri adedince AllÂh ’ı ulûhiyet makÂmına yakışmayan butun noksan sıfatlardan tenzîh eder ve O ’na hamd ederim.»” (Muslim, Zikir, 79)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları


ZİKİR NEDİR? KALBİ ZİKİR NASIL YAPILIR?
DİL İLE ZİKİR NEDİR?




İslam ve İhsan