
TÂbiîler, sahabe arasında yaşayan ve sahabe ile cok sıkı munasebeti olan kimselerdi. Bu itibarla tÂbiîler de, sahabîlerden işittikleri hadisleri, tıpkı sahabîler gibi ezberliyor ve hatta yazıyorlardı.TÂbiîler, hadîs kaynakları olan sahabîlerden hadis işitmek ve oğ­renmek hususunda bazı gucluklerle karşılaşmışlardır. Sahabîlerin birbirinden uzak İslam ulkelerine dağılmış olmaları ve muslumanlar arasında ortaya cıkan ihtilaf­lar ve ic savaşlar buna ornek verilebilir. Bunun icin tÂbiîler bir hadis oğrenmek icin uzun, yorucu ve tehlikeli seyahatler yapmak zorunda kalmışlardır.
Hazreti Peygamberin hadislerini toplamak isteyen tÂbiîler yukarıda acıkladığımız bircok gucluklerle karşılaşmışlardır. Fakat hicbir gucluk, onları hadis toplama faaliyetinden vazgecirememiştir. Bu faaliyetler neticesinde;
Farklı bolgelere dağılmış sahabîler ziyaret edilerek onlardan hadis­ alınmış,Hadis rÂvîleri araştırılıp rivayeti kabul edi­lebilecek durumda olanlar tespit edilmiştir.
Boylece hadislerin tedvin sureci başlamıştır. Ezberleyerek ve yazarak yaptıkları bu faaliyetler hadislerin yaygınlaşmasına ve korunmasına katkı sağlamıştır. Neticede hadis koleksiyonları ortaya cıkmıştır.
Onların bu tarz calışmaları, yeni bir sistemin gelişmesine de yardımcı olmuştur. Bu, nakledilen haberlerin kaynağına kadar ulaşmayı sağlayan isnad sistemidir ki, bu sistemle hadis ilminin temeli de atılmış olmaktadır.
Ozetle tabiîn neslinin hadis ilmine yaptıkları en onemli katkı, hadislerin tedvin ve tasniflerinde ustlendikleri roldur.
İslam ve İhsan