CÂhil ve gorgusuz kimselerin, Ârif ve olgun kimseler hakkındaki ileri-geri konuşmaları, o zÂtların kıymetinden bir şey kaybettirmez.Şeyh SÂdî Hazretleri buyurur:
“Engin deniz, kirli bir taşla bulanmaz. İncinen muʼmin, henuz sığ sudur (yani ham hÂldedir).”
“Hakkʼa yakınlık kazanmış, mÂrifetten nasip almış bir muʼmin ise, edep mahrumu cÂhillerden hakaret gorurse, kırılmaz ve gucenmez.”
“Bir tÂlihsiz taş, bir altın kÂseyi kırabilir, ama ne taşın kıymeti artar, ne de altının değeri eksilir.”
CÂhil ve gorgusuz kimselerin, Ârif ve olgun kimseler hakkındaki ileri-geri konuşmaları, o zÂtların kıymetinden bir şey kaybettirmez.
Kucuk ve sığ sular, en ufak bir pislikle kirlenirler. Ancak derya misÂli engin sular kolay kolay kirlenmez, bilÂkis kendilerine atılan kirli nesneleri bile kirlerinden arındırırlar. GÂfil ve nÂdan kimselerin yaptığı kabalıklar, attığı camurlar ve ettiği hakÂretler de dery gonullu kÂmil muʼminlerin kalbî muvÂzenesini asl sarsamaz.
HEDİYE KISSASI Şu hÂdise, bu hususta ne guzel bir misaldir:
Bir gun Sultan Ahmed Han, cok sevdiği ustÂdı HudÂyî Hazretleri ’ne kıymetli bir hediye gondermişti. Fakat HudÂyî Hazretleri, devlet ricÂlinden hediye alma alışkanlığı olmadığı icin kabûl etmedi. Bunun uzerine hediyeyi artık uhdesinden cıkarmış olan Sultan Ahmed Han, onu devrin şeyhlerinden Abdulmecîd SivÂsî Hazretleri ’ne gonderdi. Abdulmecîd SivÂsî Hazretleri ’nin hediyeyi kabûl etmesi uzerine de onu bir ziyareti esnÂsında:
“–Efendim! Ben bu hediyeyi daha evvel HudÂyî Hazretleri ’ne gondermiştim; kabûl buyurmamıştı. Fakat siz kabûl buyurdunuz!” dedi.
SultÂnın murÂdını anlayan SivÂsî Hazretleri şu hikmetli cevÂbı verdi:
“–SultÂnım! Hazret-i HudÂyî bir ankÂdır ki, lÂşeye tenezzul etmez!”
Bu cevaptan memnun olan Sultan, aradan birkac gun gectikten sonra HudÂyî Hazretleri ’ne uğradı. Ona da:
“–Efendim! Sizin kabûl etmemiş olduğunuz o hediyeyi Abdulmecîd Efendi kabûl buyurdu.” dedi.
Hazret-i HudÂyî de mutebessim bir cehre ile:
“–SultÂnım! Abdulmecîd Efendi bir deryÂdır. Koca deryÂya bir damlacık mÂsiv kiri duşmesi, onun sÂfiyetine zarar vermez!” buyurdu.
Diğer taraftan; “Meyveli ağac taşlanır.” denilmiştir. KÂmil muʼminler de, kendilerine gelebilecek taşlara hazırlıklı olmalıdırlar.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan