Mustafa Eriş Bey, Altınoluk Dergisi'nin Şubat sayısında Sami Efendi Hazretleri'nin kalbe verdiği onemi kaleme aldı. Yazını son bolumunde ise Sami Efendi Hazretleri'nin sohbete atfettiği onemi gozler onune serecek bir anektod paylaşılıyor.Muhterem Ustaz Mahmud SÂmi Ramazanoğlu (k.s.) kalb sÂfiyetine cok onem verirlerdi. Kendisini ziyarete gelen sevdiklerine hep şu tavsiyelerde:
“Butun hastalıkların merkezi kalb ’dir. Orası duzelmeden hicbir şey duzelmez. Kalbi zikrullah ile meşgul etmek lazımdır” buyururdu.
İnsanın Allah katındaki değeri, izzeti, şerefi, kalb sÂfiyetine bağlı idi. Kalbin sÂfiyeti de soz ve davranışlarda gorulurdu. Zira kalbte ne varsa dışına o sızardı. Bu bakımdan insan, kalbini onemsemeli soz ve davranışlarına cok dikkat etmeliydi. Kalbin saf ve berrak kalabilmesi icin iman heyecanının artması şart idi. Bunun icin de adeta bir kuyumcu işciliği titizliğine ihtiyac vardı.
KALP GUMUŞ GİBİ SAF OLMALI Bu konuda Sami Efendimiz ’den bir hatırayı muhterem Yaşar Cobanoğlu abi nakletmişti.
“Fakir kuyumculuk yaptığım icin İstanbul ’a sık gelir giderdim. Her geldiğimde once Sami Efendimizi ziyaret eder, duasını alır, sonra carşıya cıkardım. Bu şekilde hareket etmek yolumuzun ince edeblerinden idi. Boyle davranmak bizim icin de buyuk bir bereket getirmekte idi. Bir gun yine ticari alış veriş icin İstanbul ’a gelmiştim. Carşının ilk acıldığı vakitlerde Tahtakale ’de Sami Efendimizi ziyaret ettim. Odasına cıktığımda beni guler yuzle karşılayıp:
“Hoş geldiniz” dediler. Peşinden “Ne iş yaparsınız? Mesleğiniz nedir?” diye sordular. Fakir de:
“Gumuş imÂlÂtı yaparız Efendim!” dedim.
Sami Efendimiz mesleğimizle ilgili olarak oyle bilgiler verdi ki hayran kaldım. Elinin icini, avucunu bir pota gibi yapıp parmağıyla karıştırarak şoyle dedi:
“-Evladım! Gumuşu potada belirli bir hararete kadar ısıtmak lazımdır. Eriyip kıvama gelmesi icin yuksek ateşte kaynatılması şarttır. Hararet artacak, ısı yuksek olacak ki; yabancı maddeler ucsun gitsin. Gumuş o zaman saflaşır ve işlenmesi kolay olur. Yabancı maddeler buhar olup ucmazsa, işlenmesi zorlaşır. Catlar, patlar seni de uğraştırır”
KALP BERRAKLIĞI İCİN DUNYEVİ SEVGİLER YOK EDİLMELİ Muhterem Ustaz hazretlerinin bu acıklamaları, bizlere maddi ve manevi bir ders oldu. Gorunuşte sanki bize mesleğimizle ilgili bilgiler vermekteydi. Hakikatte ise gonul aynamızın saf ve berrak olabilmesi icin bize bir recete sunmaktaydı. Manevi derslerimizin de boylesine titiz yapılması gerektiğine işaret etmekteydi.
Kalb aynasının gosterebilmesi icin dunyevi sevgilerin kalbten atılması zarureti var idi. Kin, kibir, gurur, enaniyet, hased gibi bÂtını hastalıkların kalbten cıkartılması gerekmekteydi. Bu da ancak kesret-i zikir ile kalbte hararetin artmasına bağlı idi.
SOHBETLERDE HER ŞEY VAR! Allah dostlarının insan terbiyesindeki usul ve metotları turlu turludur. Kimi Allah dostları sevenlerini sohbetlerle, kimisi erbaîn ve cilelerle terbiye etmeye calışırlar. Nakşi yolunda sohbet ve zikir esastır. Bu konu ile ilgili bir hatırayı yine muhterem Hidayet Erdoğan Bey nakletmişti:
“Fakir İmam Hatip Okulunu Doğanhisar ’da okudum. Okulda hizmet eden Ali Arslan abimiz vardı. Muhabbet ve samimiyeti, tatlı gulumsemesi, aşkla hizmeti ve talebeye sevgisi bizi celbederdi. Onunla beraber olmak bize huzur verirdi. Sonra oğrendik ki Ali Arslan abi, Sami Efendimizin talebelerinden imiş. Fırsat buldukca Erenkoy ’de ziyaretine gider gelirmiş. Emekli olduktan sonra Erenkoy ’de devlethÂnenin bahce bakım işlerini deruhte etmiş. Şu hatırayı tekrar tekrar anlatırdı:
“Bir ziyarette sohbet tamamlandıktan sonra bir abi Ustada şu soruyu yoneltiyor:
“Efendim! Başka yollarda, başka tarikatlarda terbiye metodu olarak erbaîn, cile, halvet ve uzlet var. Bizde niye yok?”. Sami Efendimiz diz ustu oturmuş murakabe ile meşgulmuş. Celalli bir vaziyette diz ustu kalkıp şoyle cevap vermişler:
“Bi-iznillah! Bu sohbetlerde her şey var. Cile de var, erbaîn de var. Halvet de var, uzlet de var. Daha nice nice guzellikler var.”
Bu yol, kitap ve sunnet cizgisinden hicbir zaman ayrılmayan buyuk veliler yoludur. Bu yola girip teslim olanlar icin her turlu guzelliklere ulaşma imkanı vardır. Sadece sabır, sebat ve gayretle devam etmek icap eder. Sadakatle yolun adabına riayet edenlere nice mukÂfatlar vaad edilmiştir.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Şubat-2015, sf. 42-43
İslam ve İhsan