
Guzel ahlÂk; pek cok yansıması bulunan bir şahsiyet butunluğudur. Bazı insanlarda guzel ahlÂkın bazı şubeleri daha fazla one cıkar. Ancak ahlÂk, bir butunluk arz ettiği icin, genel mÂnÂsıyla faziletlerin cokluğu insanî zaaf ve hataların azalmasına sebep olur.Ancak hatasız, gunahsız, kusursuz bir insan duşunmek “vehim”den ibarettir. Eskiler, “Beşer, şaşar.” demişlerdir. O yuzden biz faziletlerini anlattığımız buyuklerimiz, “kusursuz, mÂsum kimselerdi” demeyiz, diyemeyiz. Bu, İslÂm esaslarına zıt bir durumdur. Zira her turlu noksanlık, hata ve kusurdan munezzeh tek bir varlık vardır; o da CenÂb-ı Hak -azze ve celle-… O ’nun dışındaki butun varlıklar, az veya cok eksik, hata ve kusurlara sahiptir. Kullukta kemal, hatasız olmak ve hic gunah işlememek değil; mumkun olduğunca “bile bile” gunah işlememek; eğer bir hataya duşulmuşse de en kısa zamanda tevbe ve nedÂmetle af dilemektir. Nitekim insanların en mukemmel ornekleri makamında olan peygamberlerin bile zelleleri vardır; Kur ’Ân-ı Kerim hemen hemen her peygamberle ilgili boyle zelleler zikretmiştir.
GUZEL AHLAKLI İNSAN
Bu mÂnÂda bizim merhum Mûsa Topbaş -kuddise sirruh- hakkındaki mutalaalarımız, bu cerceve icinde değerlendirilmelidir. Biz onun ahlÂkî guzelliklerini ve faziletlerini zikrederken, onun “kusursuz olduğunu” iddia etmiyoruz. Ancak birkac prensip sebebiyle daha cok guzel ahlÂkını ve insanlar acısından istifadeye medar olacak hususiyetlerini anlatmaya calışıyoruz.
Peygamber Efendimizin, “vefÂt eden kimselerin ardından iyiliklerini zikredin, kotuluk ve hatalarını anmayın” (Ebû DÂvud, Edeb, 50) hadîs-i şerîfi, bizim insanlarla ilgili hÂtıralardaki birinci olcumuz olmuştur. Diğer bir husus, kişi, sevdiğinde kusur gormez. O, gonul bağladığı kimsenin sevdiği yonlerine odaklanmıştır. Bir başka acıdan ise, dinimizde “kotuluklerin şuyûu, vukuundan beterdir”. Yani gunahların ulu orta her yerde soylenmesi, coğunlukla o hatanın işlenmesinden daha tehlikeli olmaktadır. Zira o gunah, alenîleşmekte, kişinin tevbe etmesi, hÂlini duzeltmesi zorlaşmakta, dinleyenler acısından zihinlerin bulanmasına, sû-i zan ve dedikoduya sebebiyet vermektedir.
MUSA TOPBAŞ EFENDİDEN OLCULER
Şuphesiz butun bu anlattıklarımız, sadece Mûs Topbaş Efendi hakkında değildir. Biz, İslÂm ’ın butun insanlar hakkında olculerini ortaya koymaya calışıyoruz. O, kendi ifadesiyle, gonlun birisine kaymasında birtakım basamaklar ortaya koymuş ve meÂlen şoyle demiştir:
“-Peygamber Efendimiz, butun insanların en yucesi, en mukemmeli, sevgiye, ihtirama en layık olanıdır. Biz, O ’na iltifat etmek icin her turlu ovguyu soyleriz, ancak O ’na ulûhiyet yakışan sıfatlar vermeyiz. Zira Hazret-i İsa ’yı sevenler, aşırı sevgi ve ihtiramlarından dolayı yoldan cıkmışlardır. AshÂb-ı KirÂm, Peygamber Efendimizden sonra insanların en seckinleridir. Onlara her turlu ovgu ve senÂyı yoneltiriz, ancak onları peygamberlik makamına yukseltemeyiz. Onların ardından gelen, hak ve hidayet yolunun yuce hizmet erleri hakkında da her turlu medh u senÂda bulunuruz, ancak onların en yucesini, ashÂb-ı kirÂmın en alt seviyesindeki insanın altında goruruz. Zira onlar, sohbet-i Peygamberî ile kemÂle ermişler, O ’nun devrinde, O ’nu gorerek îman etme şerefine ermişlerdir.”
Gercekten bizim şÃ‚hidi olduğumuz bircok guzel hÂli, tatlı nasihat ve sohbetleri, bu cağdaki istikamet ve hizmet modeli olarak Mûsa Topbaş Efendi, semÂmızın en parlak yıldızlarından birisidir. Hikmet dolu ve tatlı bir uslupla kaleme aldığı kitapları, insanların gonullerine işleyen sohbetleri, onculuk ettiği hizmet kurumları, “AllÂh ’ın kendisine ihsan ettiğinden, AllÂh ’ın ihsan ettiği şekilde ikram edişi” ve yetiştirdiği evlÂtları ile, o “guzel bir kul” olarak uzerine duşeni fazlasıyla yaptı; biz de buna şÃ‚hid olduk, elhamdulillah…
Rabbimiz o guzel insanın taksîrÂtını affetsin, makamını Âlî kılıp bizi de cennette peygamberler, şehidler ve sıddîklarla birlikte kendisine komşu olmayı nasip eylesin. Âmin.
Kaynak: ZÂhide Topcu, Şebnem Dergisi, 141. Sayı
İslam ve İhsan