
Milletimiz, asırlardır Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) derin bir muhabbet beslemiş, ona duyulan aşk buyuk bir sevgi atmosferi oluşturmuştur. Oyle ki, bu sevgi onun şahsıyla sınırlı kalmamış, onun yakınlarına, yaşadığı yerlere ve kullandığı eşyalara kadar bu sevgi geniş tutulmuştur. Ecdadımız Osmanlı, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile de buradaki mukaddes emanetleri İstanbul'a getirmiş ve korumuştur. Bugun Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi'nde muhafaza edilen emanetlerden bazılarını sizler icin derledik. Hz. Peygamber'in eşyası, vefatından sonra dort halife ve ashab tarafından teberruken muhafaza edilmiş, sonra Emevî ve Abbasî ileri gelenleri, Hz. Peygamberden, dort halifeden ve diğer İslam buyuklerinden kalan hatıraları buyuk bir ozenle korumuşlardır. İşte Hz. Peygamber'in aziz hatırası olarak korunan bu eşyalara Mukaddes emanetler (Emanat-ı Mukaddese) denmiş ve bunların manevî değerinin cok buyuk olduğuna inanıla gelmiştir. Yavuz Sultan Selim, 1517'de Mısır'ı fethederek halifeliğini devraldığından Mukaddes emanetler de Osmanlı Devletine intikal etmiştir. Mukaddes emanetlerin buyuk bir kısmı, hilafeti Yavuz Sultan Selim'e devreden 3. Mutevekkil ile Kahire'ye kadar gelerek Mekke ve Medine'nin anahtarını teslim eden Mekke şerifi Ebû'l-Berekat'ın oğlu emir Ebû Numey tarafından getirilmiştir. Mukaddes emanetlerin İstanbul'a getirilişi, yalnızca Yavuz Selim devriyle (1512–1520) sınırlı kalmamış, bu cok değerli koleksiyona daha sonraki asırlarda ceşitli vesile ve vasıtalarla bircok yeni eser kazandırılmıştır. Gunumuze kadar da buyuk bir titizlikle korunan bu eserler, bugun Topkapı Sarayı'nda, Hırka-i Saadet Dairesi'nde muhafaza edilmektedir. Bircokları icin sanat değeri yuksek gumuş ve altın işlemeli ozel muhafazalar yapılmıştır. Mukaddes emanetlerden bazıları şunlardır:
HIRKA-İ SAADET İstanbul'da iki adet Hırka-i Şerifin varlığı bilinmektedir.1. Hz. Peygamber'in ashabından şair Ka'b b. Zuheyr'e hediye ettiği, 124 cm. boyunda geniş kollu, siyah yunlu kumaştan dikilmiş krem renginde yun astarlı bir hırkadır. Hırka bugun Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.Hırka, Sultan Abdulaziz tarafından yaptırılan ic ice iki altın sandıkta altın sırmalı yedi ipek kadife kumaştan oluşan bohcalara sarılı olarak korunmaktadır. Zamanla yer yer harap olmuş bulunan hırkanın sağ on tarafında 0.23x0.30 cm ebadında bir parca ile sağ kolunda eksik bir kısım vardır. Hırka, 630 yılında Hz. Peygamber'in huzurunda, ensar ve muhacirlerden oluşan topluluk onunde İslam'ı kabul eden Ka'b b.Zuheyr'e orada okuduğu kaside dolayısıyla bizzat Hz. Peygamber tarafından giydirilmek suretiyle hediye edilmiştir. Bu sebeple, şairin bu kasidesi daha sonra İslam literaturunde “Kasîdetu'l Burde” adıyla meşhur olmuştur.
Efendimizin Mubarek hırka'sının (Hirka-i Şerif) saklı olduğu altın sandık
Muaviye, hırkayı 10.000 dirhem gumuş karşılığında satın almak istemişse de Ka'b buna razı olmamıştır. Ka'b'ın vefatından sonra da Muaviye tarafından Ka'b'ın varislerinden 20.000 dirhem karşılığında satın alınan hırka, Emeviler ve Abbasiler zamanında halifelerce korunmuş ve onemli torenlerde giyilmiştir. Efendimizin Mubarek hırkasının (Hirka-i Şerif) saklı olduğu altın sandık Hz. Peygamber'in Yemenli Veysel-Karanî'ye verilmesini vasiyet ettiği soylenen diğer bir hırka ise 1617 tarihinde Uveysi sulalesinden Şukrullah Efendi tarafından İstanbul'a getirilen Hırka-i Şerif'tir. Soz konusu hırka uzun sure kendilerine "hırka-i şerif şeyhleri" adı verilen bu ailenin elinde muhafaza edilmiştir. Bugun bu hırka, İstanbul Fatih'te Sultan Abdulmecid tarafından 1851 yılında yaptırılan Hırka-i Şerif Camii'nde muhafaza edilmekte, her yıl Ramazan'ın 15'inden sonra da burada ziyarete acılmakta ve binlerce kişi tarafından heyecanla ziyaret edilmektedir.
LIHYE-İ SAADET (SAKAL-I ŞERİFLER) Topkapı Sarayı'nda Mukaddes emanetler arasında ve Turkiye'mizin bircok camilerinde ozel muhafazalar icinde, teberruken saklanıp zamanımıza kadar intikal eden Hz. Peygamber'in sakal telleri vardır. Bu sakal-ı şeriflerin pek coğu camlı bir mahfaza icinde, son derece sanatkÂrane suslenip tezyin edilmiş haldedir.
Hz. Peygamber'in sakal-ı şerifleri
DENDAN-I SAADET Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Uhud Savaşı sırasında kırılan dişlerinin bir parcasıdır. Silindir şeklinde, altın cerceveli, uzeri zumrut ve yakut kaplı, Sultan VI. Mehmed tarafından yaptırılan altın bir kutunun icinde muhafaza edilmektedir.
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Uhud Savaşı sırasında kırılan dişlerinin bir parcası bu kutunun icinde muhafaza ediliyor.
LİVÂ-İ SAÂDET (SANCAK-I ŞERİF) Ukab adı da verilen sancak, siyah renge yakın yunlu bir kumaştır. Zamanla yıprandığından yeşil ipekli bir kumaş uzerine yerleştirilmiş şekilde bir sandukada muhafaza edilmektedir. Hz. Peygamber ’e ait olduğuna inanılan bu sancak, harplerde ozel bir merasimle cıkarılırdı. Bunun icin oncelikle Hırka-i SaÂdet ’te “Fetih sûresi” okunur, bizzat hukumdar tarafından alınan sancak arz odasına getirilir, orada “Yasin sûresi” okunarak yaşlı gozler, dua ve niyazlarla ordu başkumandanına teslim edilir, harpten sonra da aynı merasimle yerine konurdu.
LivÂ-i SaÂdet (Sancak-ı Şerif) Ukab adı da verilen sancak.
MUHR-İ SAÂDET Hz. Muhammed'in muhrudur. İlk halifeler tarafından kullanılmıştır.Hz. Osman tarafından kaybedilen muhur, orijinaline uygun olarak yeniden yapılmıştır. Bağdat'ta ele gecirilen muhur daha sonra İstanbul'a getirilmiştir.
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) muhru.
NÂME-İ SAÂDET Hz. Peygamber, Hicretin 9. yılında, başta Bizans İmparatoru olmak uzere, İran, Mısır Ve Habeşistan devlet başkanlarına birer, mektup yazarak onları İslÂm ’a davet etmiştir. Hz. Peygamber ’in Mısır hukumdarı Mukavkıs ’a gonderdiği mektup, asırlar sonra 1850 yılında, Barthelemy adlı bir Fransız tarafından, Mısır'da bir manastırın kutuphanesinde, yazma bir İncil'in kapağına yapıştırılmış olarak bulunmuştur. Kûfî hatla, 0,19x 0,16 cm. olculerinde yer yer delinmiş bir deri uzerine yazılan mektup, Topkapı Sarayı ’nda Mukaddes Emanetler Dairesi ’nde Ocak 1997 tarihinden itibaren sergilenmektedir. Aynı bolumde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) ’in yalancı Peygamber Museylemetu ’l KezzÂb ’a, Ahsa valisi el-Munzir b. Sava ’ya ve Gassanilerin hukumdarı Haris bin Ebi Şemir ’e gonderdiği mektuplar da bulunmaktadır.
Hz. Peygamber ’in Mısır hukumdarı Mukavkıs ’a gonderdiği mektup.
SUYÛF-U MUBAREKE Hırka-i Saadet Dairesi ’nde bulunan kılıclardır. Bunlar 20 kılıc olup, sadece 2 tanesi Hz. Muhammed'e aittir. Kabzalarıyla beraber kılıclardan biri 99, diğeri 100 cm.dir. Kabzaları, kınları ve uzerindeki suslemeler sonradan yapılmıştır. Bu dairede bulunan diğer kılıclardan biri Hz. Davud (a.s.)'a, diğerleri ise HulefÂ-yi Raşidîn ve sahabe-i kirÂma ait kılıclardır.
Hırka-i Saadet Dairesi ’nde bulunan kılıclar
KADEM-İ ŞERİF (HZ. PEYGAMBER'İN (A.S.) AYAK İZİ) Taş veya tuğla zemin uzerinde bulunan ve “nakş-ı kadem-i saadet” de denilen Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi ’nde dordu taş, ikisi tuğla olmak uzere Hz. Peygambere izafe edilen altı tane ayak izi vardır.
Kadem-i Şerif (Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ayak izi)
Bunların en cok onem verilen ve kapaklı altın cerceve icinde tutulanı, Sultan Abdulmecid zamanında Trablusgarp ’tan getirtilen ve Hz. Peygamber ’in Miraca cıkarken bastığı taş olarak rivayet olunan ayak izidir. Bundan başka Eyup Sultan, Sultan I. Abdulhamid ve Sultan III. Mustafa Turbelerinde de kadem-i şerifler bulunmaktadır.
Kadem-i Şerif
KEMÂN-I PEYGAMBERİ (HZ. PEYGAMBER'İN (A.S.) YAYI) Bambu turu bir ağactan yapılmış olup 1,17 m. uzunluğunda iki ucu sivri yaydır. Altın kaplamalı gumuşten bir mahfazası vardır.
Hz. Peygamber'in Yayı ve Gumuş Muhafazası
NA ’LEYN-İ SAADET (HZ. PEYGAMBER'İN (A.S.) TERLİKLERİ) Arabistan ’ın iklimi ve arazi şartlarına uygun olan sandalet tipi ayakkabılar kullanıyordu. Na ’leynin tabanı, birkac kat tabaklanmış deri ya da koseleden yapılmış, uzerinde ayağı kavrayan kayışları ve parmak arasından gecen iki bandı vardır. Topkapı Sarayı ’nda uc tane Nal-ı Saadet sergilenmektedir.
Na ’leyn-i Saadet (Hz. Peygamber ’in terlikleri)
KADEH-İ ŞERİF Hz. Muhammed, bir gun Medine ’de bir yerden donerken, Beni Saide Sofası denilen mevkide dinlenmek icin mola verir. Yanındaki Sehl İbni Sa ’d ’a doner ve oturanlara su ikram etmesini ister. Sehl de, o gun Hz. Muhammed ’e su ikram ettiği kadehi hatıra olarak saklar. Capı 20, yuksekliği 8, kalınlığı 2 cm olan Kadeh-i Şerif ’in zamanla yıpranan kısımları siyah bir madde ile dolduruldu. Hz. Peygamber ’in su ictiği ve dudaklarının değdiği kadehin dışı ise, 16. yuzyılda gumuşle kaplanarak muhafazaya alındı.
Kadeh-i Şerif
GUBAR-I ŞERİF Hucre-i SaÂdet'in tamiri sırasında cıkarıldığına dair vesikalar bulunan toprak, 17 cm uzunluğunda beyaz cam surahi icinde ince kul renginde tozdur. Ayrıca 4 cm. kutrunda beyzî ve yassı altın bir kutu icinde kul rengi toz ve Kabe ortusune sarılı toz da muhafaza edilmektedir.
Gubar-ı Şerif (Hz. Peygamber'in Kabir Toprağı)
DİĞER MUKADDES EMANETLER Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi ’nde yer alan Hz. Osman ’ın okuduğu sırada şehit edildiğine inanılan kûfi hatlı Kur ’an-ı Kerim, koleksiyonun en değerli olanlarından biridir. Bundan başka Kur ’an-ı Kerim ’in vahiy kÂtipleri tarafından yazılmış ilk orneklerinden olduğu tahmin edilen Humeze ve TekÂsur sureleri, Veysel Karani'nin kulÂhı, Hz. Yusuf ’un sarığı bulunmakta, Hacer-i Esved cerceveleri, Na ’leyn-i Saadet (Hz. Peygamber ’in pabucları), KÂbe ortusu, kapısı, anahtarları ve demir kilitleri, KÂbe ’nin altınolukları, KÂbe ’de kullanılmış askı ve kandiller vs. yer almaktadır. Mukaddes emanetlerin bir kısmı ise ehl-i beyte ve sahabilere ait eşyalardır.
KÂBE ’NİN ANAHTARI Sultan 4. Murad tarafından manevi işaret uzerine Bağdat seferine goturulen KÂbe anahtarı ve kesesi.
KÂbe ’nin anahtarı
HACER-İ ESVED CERCEVESİ Hacer-i Esved'in altın ve gumuş cerceveleri değiştirildikce muhafaza edilmiştir.
Hacer-i Esved Cercevesi
MÎZAB-İ ZER (ALTINOLUK) Yağmur yağdığında Kabe'nin tavanındaki suyu boşaltmak icin yapılmış olan altınoluk 2.75 m uzunluğunda, 0.25 m genişliğinde ve 0.31 m yuksekliğinde olup ahşap ustune altın kaplamalıdır.
Kabe'nin kadim su oluklarından bir oluk. (eski Altinoluk)
Uzerinde Sultan I. Ahmed'in adı ve 1021(1612) tarihi bulunmaktadır. Bu mîzab Sultan Mecid zamanında 1273'te değiştirilmiştir. Kabe'nin kadim su oluklarından bir oluk. (eski Altinoluk) Kabe'nin kadim kapılarından bir kapı. (eski kapısı)
Kabe'nin kadim kapılarından bir kapı. (eski kapısı)
GASL-İ NEBEVÎ SUYU ŞİŞESİ Peygamberimizin gasil suyunun muhafaza edildiği yeşil şişe zamanın tahribatına dayanamamış, gunumuze ancak kırık parcaları ulaşabilmiştir.
Gasl-i Nebevî Suyu
Mukaddes emanetler arasında Hz. Musa ’nın asası, Hz. İbrahim ’in taş tenceresi, Hz. Davud ’un kılıcı, Hz. Yusuf ’un sarığı gibi diğer peygamberlere ait eşyalar bulunmaktadır.
HZ. İBRAHİM ’İN (A.S.) TENCERESİ Bereketli olduğuna inanılan 120x22 cm ebadındaki tencere, silindir bir kutuda. Kutunun uzerindeki etikette, ‘Padişahımız Sultan Mehmed Hazretleri huzur-ı humayunlarında Hasodabaşı Mustafa Ağa Kethuda ’ya teslim eylediği Hazreti İbrahim ’in mermer kazganlarının mahfazasıdır. Sene 1058 ’ yazılı. Tencere Suriye ’de bulunan silisli (kumlu) granitten oyularak imal edilmiş.
Hz. İbrahim ’in Tenceresi
HZ. YUSUF ’UN (A.S.) SARIĞI Yavuz tarafından Mısır ’dan getirildi. Dışı kahverengi kadife, ici mavi atlastan pamuklu kulah uzerine sarılmış tulbent benzeri beyaz bir sarık. Evliya Celebi, Selim ’in Mısır ’ın fethinden sonra bir sure bu sarıkla dolaştığını yazar. Bazı padişahlar da, tahta gectiklerinde sembolik olarak bu sarığı giymiş.
Hz. Yusuf ’un Sarığı
HZ. DAVUD ’UN (A.S.) KILICI 101 cm uzunluğunda, 2.986 gram ağırlığında. Deri kabzalı, gumuş tepelikli, demir balcaklı. Balcağa yakın kısmında bir elinde kılıc, bir elinde kafa tutan bir insan resmi var. Bu motif, İsrailoğulları ’na eziyet eden hukumdar Calut ile yaptığı savaşı kazanan ve Calut ’u olduren Hz. Davut ’un zaferini simgeliyor.
Hz. Davud ’un Kılıcı
HZ. YAHYA ’NIN (A.S.) KOL KEMİĞİ Hem Hıristiyanlar hem Muslumanlar icin kutsal olan Hz. Yahya ’nın kolu, VII. Konstantin zamanında Antakya ’dan İstanbul ’a getirildi. 12. yuzyılda imparator sarayının şapelinde, daha sonra Fener ’deki Meryem Ana Kilisesi ’nde saklandı.
Hz. Yahya ’nın Kol Kemiği
Fetihten sonra Osmanlı Sarayı ’na getirilen kol, 1484 ’te II. Bayezid tarafından kardeşi Cem Sultan ’ı ellerinde tutmaları icin Rodos Şovalyeleri ’ne gonderildi. Daha sonra Kıbrıs ’ta olduğunu oğrenen III. Murad tarafından da tekrar İstanbul ’a getirildi ve saraya konuldu.
HZ. MUSA ’NIN (A.S.) ASASI Hz. Musa ’ya, kayınpederi Şuayb tarafından hediye edildi. 122 cm uzunluğunda, ağactan, baş kısmında bir budak yeri var. Hz. Musa ’ya verilen ilk mucize olduğuna inanılır. Hz. Musa ’nın asasının ejderha haline donuşerek Mısır Firavunu ’nun adamlarının sihirlerini yuttuğuna ve Kızıldeniz ’e dokunduğunda denizi ikiye ayırdığına inanılır.
HZ. Musa'nın Asası
HZ. FATIMA ’NIN (R. ANHÂ

Hz. Fatıma ’nın (r. anhÂ) hırkası
Yuzyıllarca İslÂm ’ın bayraktarlığını yapmış necip milletimiz, Hz. Peygamber ’den bize intikal eden bu kıymet ve paha bicilmez hazineleri, şimdiye kadar canından aziz bilip korumuştur. Zira Anadolu ’nun işgal edildiği, vatanın ve milletin tehlikeye duştuğu, Kurtuluş Savaşı mucadelesinin verildiği o en cetin ve sıkıntılı donemlerde bile, sırf Peygamberine ve dinine bağlılığı sayesinde bu emanetleri korumuş ve ev sahipliği yapma şerefini devam ettirmiştir. Bu tarihi ve manevî miras, kudsiyetine uygun bir şekilde gelecekte de korunacaktır. Kaynak: Dr. Omer Menekşe, Diyanet Aylık Dergi, Sayı: 160
İslam ve İhsan