
Allah (c.c) Peygamberlerine ve kullarına, tebliğ yaparken nasıl bir dil kullanılması gerektiği hakkında Hz. Mûs (a.s) ile ornek vermiştir. İşte o ornek:Hazret-i Mûs ve Hazret-i HÂrûn -aleyhimesselÂm-, Nil nehrinin kenarında buluşup kucaklaştılar. Hazret-i MûsÂ, kardeşi HÂrûn ’a:
“–Haydi Firavun ’a gidelim! Zîr AllÂh -celle celÂluhû- ikimizi de bununla vazîfelendirdi…” dedi.
Sonra ikisi birlikte:
“Dediler ki:
«–Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize aşırı derecede kotu davranmasından yahut iyice azıtmasından endişe ediyoruz.»
(AllÂh TeÂlÂ) buyurdu:
«–Korkmayın; cunku Ben sizinle beraberim; işitir ve gorurum.» (TÂhÂ, 45-46)
“Haydi Firavun ’a gidip deyin ki: «Gercekten biz, Âlemlerin Rabbinin elcisiyiz; İsrÂîloğulları ’nı bizimle beraber gonder!»” (eş-ŞuarÂ, 16-17)
Ancak AllÂh TeÂlÂ, bu tebliği yaparken riÂyet edilmesi gereken uslûbu da şoyle bildirdi:
“Ona yumuşak soz soyleyin! Belki o, aklını başına alır veya korkar!” (TÂhÂ, 44)
Hak dostlarından Yezid er-RakkÂşî bu Âyeti okuyunca şoyle buyurmuştur:
“Ey kendine duşmanlık edene bile merhametle muÂmeleyi emreden AllÂh ’ım! Kimbilir dost olup insanları Sana cağırana nasıl muÂmele edersin!”
CenÂb-ı Hak, Firavun ’un tevhîd akîdesine gelmeyeceğini ilm-i ilÂhîsi ile bildiği hÂlde, Mûs -aleyhisselÂm- ’a, ona karşı leyyin bir lisan kullanmasını emretmiştir. Bu tÂlimat, Hazret-i Mûs ’nın şahsında butun emr-i bi ’l-ma ’rûf ve nehy-i ani ’l-munker yapan mu ’minlere bildirilmektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan