Asr-ı saÂdet devrinden sukût etmenin faziletinin anlatıldığı bir kıssayı istifadenize sunuyoruz.Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) ashÂb-ı kirÂmın arasında otururken, bir adam geldi ve Hz. Ebû Bekir ’e hakÂretler ederek onu uzdu. Ancak Ebû Bekir (r.a) sukût etti, adama cevap vermedi. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. Ebû Bekir (r.a) yine sukût etti. Adam ucuncu sefer de hakaret edince Hz. Ebû Bekir (r.a) adama hak ettiği cevÂbı verdi.

Bunun uzerine Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) kalkıp yuruduler.

Ebû Bekir (r.a) hemen arkasından yetişerek:

“–Ey Allah ’ın Rasûlu, yoksa bana darıldınız mı?” diye sordu.

Allah Rasûlu (s.a.v):

“–Hayır” buyurdular. Sonra da şoyle devÂm etti:

“–LÂkin semÂdan bir melek inmiş, o adamın sana soylediklerini yalanlıyor, senin adına ona cevap veriyordu. Sen karşılık verip intikamını alınca melek gitti, onun yerine şeytan geldi. Bir yere şeytan gelince ben orada durmam!” (Ebû DÂvûd, Edeb, 41/4896)

Demek ki bir Musluman, şeytanın olduğu yerlerde durmayacak.
İslam ve İhsan