KĂ‚be yakınındaki kuyudan cıkan, Muslumanların buyuk değer verdiği su olan Zemzemin tarihi... Zemzem suyu nasıl bulundu? Zemzem suyunun faydaları ve faziletleri nedir?Mescid-i HarĂ‚m ’da Hacerulesved ’in tam karşısında KĂ‚be ’ye 19 m. uzaklıkta yer alır. Suya bu isim “bol ve akıcı olma, CebrĂ‚il ’in konuşma sesi, akarken cıkardığı ses, şimşek sesi, nereden geldiği belli olmayan ses” anlamlarındaki zemzem ile (zemzeme, zemmezem, zummezim, zemmizem) arasında bir ilişki kurularak verilmiştir.
Hz. İsmĂ‚il ’in annesi HĂ‚cer ’in, uzun arayışlardan sonra İsmĂ‚il ’i bıraktığı yerde suyun kaynağından fışkırarak aktığını gorunce, “Yavaş yavaş ak, dur!” demesi veya etrafa yayılmaması icin cevresini kumla cevirmesinden dolayı bu adı aldığı da ileri surulmuştur. İbn Abbas zemzeme “su sesi” mĂ‚nasını verir. Kelimenin Farsca ’da “atların su icerken cıkardıkları ses” anlamındaki “zemzeme”den turetildiği de soylenmiştir (Mes‘ûdî, I, 242; YĂ‚kūt, III, 148); ancak zemzemin Arapca asıllı bir kelime olması ihtimali daha kuvvetlidir (Kāmus Tercumesi, IV, 329; Takıyyuddin el-FĂ‚sî, I, 405).
ZEMZEM KUYUSUNUN MEKKE İCİN ONEMİ Hz. İsmĂ‚il ’in adıyla da anılan (Bi ’ru İsmĂ‚il) kuyuya Mekke icin onemine işaret eden, fiziksel ve kimyasal ozelliklerine gonderme yapan, sayısı altmışa kadar ulaşan isimler verilmiştir: ŞebbĂ‚a, Murviye, NĂ‚fia, Âfiye, Meymûne, Berre, Maznûne, KĂ‚fiye, Mu‘zibe, ŞîfĂ‚u Sukm, TaĂ‚mu Tu‘m, Hezmetu Cibrîl bunlardan bazılarıdır (ŞĂ‚mî, I, 214-224; Ahmed b. Ali eş-ŞĂ‚fiî, s. 14-17). Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de yer almayan zemzem kelimesi hadislerde sıkca gecer. KitĂ‚b-ı Mukaddes ’te HĂ‚cer ile oğlunun hikĂ‚yesinin anlatıldığı bolumde zikredilen su kaynağı da (Tekvîn, 16/14; 21/19) zemzem kuyusu olmalıdır.
Kuyunun ilk defa CebrĂ‚il tarafından Hz. Âdem icin acılıp tûfandan sonra kaybolduğu, KĂ‚be ’nin inşasından itibaren ortaya cıktığı veya Âd kavmi zamanına kadar uzanan bir gecmişinin bulunduğu yolunda rivayetler varsa da (ŞĂ‚mî, I, 221; Ali b. TĂ‚ceddin es-SincĂ‚rî, I, 281) genel kanaat HĂ‚cer ile oğlu İsmĂ‚il ’in Mekke ’ye goturulmesinin ardından acılmış olduğu şeklindedir.
Rivayete gore Hz. İbrĂ‚him ’in kendilerine bıraktığı az miktardaki su ve erzakın tukenmesi uzerine ıssız Mekke vadisinde oğlu İsmĂ‚il ’in susuzluktan olmesinden endişe eden HĂ‚cer, SafĂ‚ ile Merve tepeleri arasında su aramaya başlamış, gidiş gelişlerinin sayısı yediye ulaştığında Merve tepesinde iken oğlunu bıraktığı yerden bir ses işiterek CebrĂ‚il tarafından kazılan topraktan su kaynadığını farketmiştir. Cıkan su ile İsmĂ‚il ’in oynadığını gormuş ve suyun onunu keserek bir golcuk oluşturmaya calışmıştır. Kur ’an ’da “ekin bitmeyen bir vadi” olarak nitelenen (İbrĂ‚hîm 14/37) corak Mekke vadisinde kendilerine su ihsan ettiği icin Allah ’a şukreden HĂ‚cer, avucu ile suyu kabına doldururken aynı zamanda etrafını cevirmeye uğraşıyordu (FĂ‚kihî, II, 7-9).
Hz. Peygamber, “Allah İsmĂ‚il ’in annesine rahmet eylesin; eğer suyun onunu kapatmasaydı zemzem şarıl şarıl akıp giden bir ırmak olurdu” demiştir (Musned, I, 347; V, 121; BuhĂ‚rî, “EnbiyĂ‚”, 9, “MusĂ‚ķāt”, 10). Bir taraftan zemzem suyundan icen bir taraftan da cocuğunu emziren HĂ‚cer ’e CebrĂ‚il ’in, “Bu suyun yok olacağından, kaybolup cekileceğinden korkma. Burası Allah ’ın evidir, Allah dostlarını korur. Bu Allah ’ın misafirlerinin iceceği bir sudur” dediği rivayet edilir (BuhĂ‚rî, “EnbiyĂ‚”, 9).
Zemzemin İsmĂ‚il ’in topuklarını bircok defa yere vurması esnasında cıktığı da nakledilir (Mutahhar b. TĂ‚hir el-Makdisî, I, 240). Ote yandan HĂ‚cer ’in zemzemi ararken SafĂ‚ ile Merve tepeleri arasında yedi defa gidip gelmesi hac ve umre menĂ‚siki icerisinde yer alan sa‘yin temelini teşkil etmiştir (BuhĂ‚rî, “EnbiyĂ‚”, 9). HĂ‚cer ile İsmĂ‚il ’e yerden su cıkması olayına başta KitĂ‚b-ı Mukaddes olmak uzere hıristiyan ve yahudi kaynaklarında da yer verilir.
ZEMZEM SUYUNUN KUYU HALİNE GETİRİLMESİ Zemzem toprak ustunde akan tek gozeli bir kaynak iken Hz. İbrĂ‚him tarafından kuyu haline getirildi (FĂ‚kihî, II, 9) ve acılmasından itibaren HĂ‚cer oğlu ile birlikte kuyunun cevresinde yaşamaya başladı.
Zemzem aynı zamanda Mekke ’de hayat emĂ‚relerinin gorulmesini sağladı ve Yemen-Suriye guzergĂ‚hında seyahat edenlerin dikkatini cekti. Anayurtları Yemen olan Curhumluler ’den bir kafile, yolculukları esnasında Mekke ’nin kurulduğu yerde mola verdikleri bir sırada uzakta bir yerin uzerinde kuşların ucuştuğunu gorunce bunun bir su kaynağına işaret olabileceğini duşunerek aralarından iki kişiyi oraya gonderdiler.
Boylece suyun varlığından haberdar oldular ve Mekke ’ye yerleşmeye karar verip HĂ‚cer ’e başvurdular. HĂ‚cer zemzemden faydalanmaları dışında su uzerinde hak iddia etmemeleri şartıyla onların Mekke ’ye yerleşmesine izin verdi (BuhĂ‚rî, “EnbiyĂ‚ǿ”, 9; Taberî, I, 256). Mekke ’nin iskĂ‚nına zemin hazırlayan Zemzem Kuyusu, Hz. İbrĂ‚him ve oğlu İsmĂ‚il tarafından temelleri yukseltilen KĂ‚be ile butunleşerek Mescid-i HarĂ‚m ’ın kutsal sayılan mekĂ‚nlarından biri haline geldi. Daha sonra hac ve umre icin Mekke ’ye gelenler bu sudan cok yararlandı. Zemzem sadece Mekke Haremi ’nin değil KĂ‚be ’nin kuyusu ve butunleyicisi olarak goruldu (CevĂ‚d Ali, VI, 396).
Mekke ’de coğalan Curhumluler, zamanla ataları İbrĂ‚him ile oğlu İsmĂ‚il ’in sunnetini terkedip Allah ’ın evine saygısızlık gostermeye, dışarıdan şehre gelenlere karşı kotu davranmaya başladılar. Rivayete gore bu yuzden zemzem bir sure sonra cekildi (İbn HişĂ‚m, I, 132). Curhumluler seylu ’l-arim dolayısıyla bolgeye gelen HuzĂ‚a ve onları destekleyen KinĂ‚neoğulları ’yla giriştikleri mucadelede yenilgiye uğradılar. Bunun uzerine Hacerulesved ’i yerinden sokup bir yere gomdukten sonra icine kıymetli eşyalar atılan Zemzem Kuyusu ’nu kapatıp yerini belirsiz duruma getirdiler ve ardından Yemen tarafına gittiler. Asırlarca uzerinden sel sularının gectiği kuyu tamamen kapandı (Ezrakī, II, 41; Harbî, s. 484-485).
ZEMZEM KUYUSUNUN ORTAYA CIKARTILMASI Daha sonra Zemzem Kuyusu, Hz. Peygamber ’in dedesi Abdulmuttalib tarafından yeniden ortaya cıkarıldı. Rivayete gore Abdulmuttalib ’e ruyasında Mescid-i HarĂ‚m ’da karınca yuvasının yakınında bulunan Zemzem Kuyusu ’nu kazması emredilmiş, Mekkeliler ’in o zaman kurban mahalli olarak kullandıkları İsĂ‚f ve NĂ‚ile putları arasındaki bu yeri kazmaya başladığında putlarına bir zarar gelir endişesiyle Kureyşliler ’den tepki gormuş, baskılara rağmen Abdulmuttalib ’in kararlı tutumu uzerine Kureyşliler direnmekten vazgecmiştir (İbn İshak, s. 3-5).
Abdulmuttalib, hayatta bulunan tek oğlu HĂ‚ris ’in yardımıyla Zemzem Kuyusu ’nu meydana cıkardı. Kuyunun cevresini onarması sırasında Kureyşliler kendisini rencide ettiler. Savunmasız kalan Abdulmuttalib on erkek cocuğu dunyaya geldiği takdirde birini kurban etmeyi adadı. Arzusu gercekleşince oğulları arasında cektiği kura Abdullah ’a cıktı, onun yerine 100 deve kurban ederek adağını yerine getirdi. Kuyunun ortaya cıkarılmasından sonra uhdesindeki sikāye ve rifĂ‚de gorevlerine Zemzem Kuyusu ’nun bakımı işi de eklenince Abdulmuttalib ’in toplumdaki itibarı daha da arttı.
Kuyu acılırken icerisinden iki adet heykelin yanında silĂ‚h, kılıc, zırh ve ceşitli sus eşyasıyla uzerinde Arapca ibareler bulunan bazı taşların cıkması bu eşyaların kuyuya adak olarak atıldığını gostermektedir (a.g.e., s. 4; FĂ‚kihî, II, 12, 15). Cıkan eşyada Kureyşliler ’in hak iddia etmeleri uzerine bunları fal oku cekmek suretiyle boluşturen Abdulmuttalib kendi payına duşen kıymetli eşyaları KĂ‚be ’ye ayırdı ve başta kapısı olmak uzere KĂ‚be ’de ilk suslemeyi o gercekleştirdi.
Ayrıca Zemzem Kuyusu ’na biri su dokunmek, diğeri icmek icin iki havuz yaptırdı. Bu havuzlar bazı Kureyşli gencler tarafından geceleri bozuluyor, ertesi gun Abdulmuttalib, oğullarıyla birlikte bunları onarıyordu. Zemzem Mekke ’de cıkan ceşitli sulara gore daha bol, daha temiz ve lezzetli bir kaynaktı. KĂ‚be ’yi ziyarete gelenler zemzemden faydalanıyor ve memleketlerine de goturuyorlardı. İslĂ‚m oncesinde yılda bir defa Zemzem Kuyusu ’nun etrafında toren duzenlenir, boylece suyun yıl boyunca eksilmeyeceğine inanılırdı. Mekkeliler ’in inancına gore şĂ‚ban ayının ortalarındaki bir gece kuyunun su seviyesi yukselir, tadı cok guzel olurdu; bu gecede herkesin katıldığı torenler yapılırdı (İbn Cubeyr, s. 103-104).
PEYGAMBERİMİZ'İN HAYATINDA ZEMZEMİN YERİ Cocukluk ve genclik yıllarında sikāye gorevini yerine getiren amcası Ebû TĂ‚lib ’e kuyunun bakımı sırasında yardım eden Hz. Muhammed ’in hayatında zemzemin cok ozel bir yeri vardır. Onun dort beş yaşlarında sutannesinin yanında iken, on yaşlarında bulunurken, kendisine ilk vahiy geldiğinde Hira ’da ve Mi‘rac gecesinde olmak uzere dort defa goğsunun yarılarak kalbinin cıkarılıp zemzemle yıkandığı rivayet edilir (ŞĂ‚mî, II, 82-86). İnşirĂ‚h sûresinin, “Biz senin goğsunu acıp genişletmedik mi?” meĂ‚lindeki ilk Ă‚yeti, Hz. Muhammed ’in cıkarılan kalbinin zemzemle yıkandıktan sonra ilim ve hikmetle doldurulup tekrar yerine konulduğu şeklinde yorumlanmıştır (BuhĂ‚rî, “Tevĥîd”, 37, “MenĂ‚ķıbu ’l-enśĂ‚r”, 42; Muslim, “ÎmĂ‚n”, 261-263). Resûl-i Ekrem, Ebû TĂ‚lib ’den diğer amcası Abbas ’a intikal eden zemzemle ilgili gorevi (sikāye) Mekke fethinin ardından tekrar Abbasoğulları ’na verdi. Fetih gunu KĂ‚be putlardan temizlenince Hz. Peygamber ve beraberindekiler Zemzem Kuyusu ’ndan kovalarla su cekerek KĂ‚be ’nin icini ve dışını yıkadılar.
Daha sonra da KĂ‚be ’nin yılda bir veya iki defa zemzemle yıkanması Ă‚det oldu (İbn Cubeyr, s. 108). Mekke fethinde Mescid-i HarĂ‚m ’da devesinin uzerinde iken kendisine getirilen zemzemi icen Resûlullah, VedĂ‚ haccında ve umreleri sırasında KĂ‚be ’yi tavaf ettikten sonra Makām-ı İbrĂ‚him ’in arkasında iki rek‘at tavaf namazı kılar ve Zemzem Kuyusu ’na giderek zemzem icerdi. Onun bu uygulaması sebebiyle hac ve umrede tavafın ardından kılınan namazdan sonra kuyunun başına gidip su icmek, mumkunse uzerine dokmek veya serpmek, hac gunlerinde Mina ’ya gitmeden once bunu tekrarlamak bir gelenek halini almıştır. Tavafın ardından icilen zemzem ve yapılan sa‘y, Allah ’ın yardımıyla HĂ‚cer ’in su arayışını ve anne sevgisini simgeler.
Zemzem tarih boyunca KĂ‚be ’yi ziyaret edenlerin su ihtiyacını karşılamıştır. Zemzemin susuzluğun yanı sıra yemek ihtiyacını da giderdiğine dair İslĂ‚m oncesine ve sonrasına ait cok sayıda ornek vardır.
Hz. Peygamber ’in dadısı Ummu Eymen onun sabahleyin zemzem icerek gune başladığını, bazan gun boyunca yemek yemediğini soyler (İbn Sa‘d, I, 133). Ebû TĂ‚lib ’in kızı Ummu HĂ‚nî ’nin evinde icine zemzem konan kova “ac doyuran” diye meşhur olmuştur (FĂ‚kihî, II, 47). Mekke ’de zemzem dışında hicbir su kaynağı halktan ilgi gormuyordu. Emevîler ’in Mekke valisi HĂ‚lid b. Abdullah el-Kasrî ’nin Zemzem Kuyusu ’nun yanına yaptırdığı ceşme de rağbet gormemiş ve AbbĂ‚sîler ’in ilk Mekke valisi DĂ‚vûd b. Ali tarafından yıktırılmıştır (Ezrakī, II, 108; FĂ‚kihî, III, 150).
ZEMZEM KUYUSUNUN BOLUMLERİ Zemzem Kuyusu birincisi ağızdan itibaren 12,80 m., ikincisi kayalar icine oyulmuş haliyle 17,20 m. uzunluğunda iki bolumden meydana gelir, derinliği de 30 metredir. IX. yuzyıldan itibaren bilinen kayıtlara gore 1,5 ile 2,5 m. arasında değişen kuyunun capı, orulmemiş ve kaya icinde kazılmış olan yerinde bir insanın icine girip calışmasına yetecek genişliktedir.
Zemzemin biri Hacerulesved, diğeri Ebûkubeys dağı ve SafĂ‚ tepesi, bir diğeri Merve tepesi hizasından 13 m. aşağıdan cıkıp kuyuyu besleyen uc kaynağı vardır. Hacerulesved ’in karşısında bulunan, ağzı 45 cm. uzunluğunda ve 30 cm. yukseklikteki kaynak zemzemin ana kaynağıdır. Zemzemin kutsiyetiyle ilgili haberlerde de Hacerulesved tarafındaki kaynak one cıkarılmaktadır (Kurtubî, IX, 370).
Muhtemelen 1027 (1618) yılındaki calışmalar, Ebûkubeys dağı ile SafĂ‚ tepesi tarafındaki kaynakları işlevsiz hale getirmiş ve bunlardan sayıları yirmi bire kadar ulaşan kucuk catlaklardan su sızmaya başlamıştır (Ali b. TĂ‚ceddin es-SincĂ‚rî, III, 565). Zemzemin su seviyesi mevsimlere, hatta gunlere gore değişiklik arzeder. AbbĂ‚sî doneminden itibaren su seviyesini yukseltmek icin en cok kullanılan yontem kuyunun tabanını genişletmek olmuştur. 223 (838) ve 224 yıllarında kuyudaki su miktarının cok azaldığına bizzat şahit olan Ezrakī kuyunun tabanını genişleterek suyun arttırılmasına calışıldığını ve 225 ’te (840) yağan yağmurlarla, gelen sellerle tekrar eski seviyesine cıktığını kaydeder (AħbĂ‚ru Mekke, II, 61). 1068 yılı Zilkade ’sinde de (Ağustos 1658) benzer bir durum ortaya cıkmış, su seviyesi ciddi oranda azalarak Zilhicce (Eylul) ayında en duşuk seviyeye inmiştir (Abdullah b. Muhammed el-Gāzî el-Mekkî el-Hanefî, I, 603).
ESKİDEN ZEMZEM NASIL İCİLİYORDU? Abdulmuttalib devrinden itibaren zemzem bazan hurma veya kuru uzumle tatlandırılarak iciliyordu. Abdulmuttalib develerini sağar ve sutlerini balla karıştırıp zemzemle beraber hacılara dağıtırdı (Ezrakī, I, 114).
Evliya Celebi, dunya suları lezzetini taşımayan ve biraz tuzlu olan zemzemin gun icinde bile farklı ozellikler gosterdiğini ve sabahtan itibaren yatsıya kadar gul, menekşe, yasemin gibi ciceklerin yanında saf sut kokusu hissedildiğini kaydeder (SeyahatnĂ‚me, IX, 386).
Eyup Sabri Paşa, zemzem binasının acılmasından sonra ilk alınan suyun cok guzel olduğunu soyler ve bunu su kaymağı diye niteler (Mir ’Ă‚tu ’l-Haremeyn, I, 976-978). XIX. yuzyılın ikinci yarısından itibaren başta İngilizler olmak uzere bazı Batılı devletler, Osmanlı Devleti ’nin Mekke ’deki etkinliğini azaltmak ve hac ziyaretini engellemek kastıyla sozde tahliller yaptırarak zemzemin koleranın ana maddesini teşkil ettiğini ileri surmuşlerse de Osmanlı Devleti zemzemi tahlil ettirip bu iddiaların asılsızlığını ortaya koymuş ve bu husus Batılı seyyahlar tarafından da doğrulanmıştır (Sarıyıldız, s. 296-300).
SahĂ‚bî Ebû RĂ‚fi`‘in kuyunun yanına ağactan oyduğu su tasları zemzemin bilinen en eski su kaplarıdır. Zamanla zemzem taşımak ve ikram etmek uzere ceşitli eşyalar imal edildi. Topkapı Sarayı Muzesi ’nde sergilenen, kıymetli taşlarla suslu altın zemzem ibrikleri bunların en gelişmiş ornekleri arasında sayılabilir. Mekke ’de, zemzem koymaya mahsus sırca kap veya şişeye “zevrak” denir, Osmanlı doneminde hacılara zemzem dağıtan gorevlilere yollanan hediyeleri bildiren mektuba da zevrak adı verilirdi.
ZEMZEM İŞLERİNE BAKAN GOREVLİ: SİKAYE Hz. Peygamber zamanından itibaren, Abdulmuttalib ’in yaptırmış olduğu iki havuzdan Hacerulesved ’in onundeki icmek, kuyunun arka tarafındaki ise abdest almak icin kullanılırdı (Ezrakī, II, 59). Uzerinde herhangi bir korunak bulunmayan kuyudan cıkrık veya makara ile cıkarılan zemzem kovalarla bu iki havuza dokulurdu. Velîd b. Abdulmelik zamanında Mekke valisi olan HĂ‚lid b. Abdullah el-Kasrî, Hacerulesved ’in karşısına bir direk diktirerek uzerine koydurduğu kandillerle hac aylarında tavaf edenlerin cevrelerini ve kuyuyu aydınlattı (FĂ‚kihî, II, 245). Yine bu donemde, Mekke ’nin fethinden sonra sadece zemzemle ilgili işlere bakan sikāye gorevlisi icin kuyunun yakınında ozel bir yer inşa edildi.
AbbĂ‚sî Halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr doneminde zemzem işlerine bakanlardan birinin kuyuya duşmesi uzerine etrafı taştan orulmuş kısa bir duvarla cevrili olan Zemzem Kuyusu ’na ilk ızgara yapıldı ve cevresine mermer doşendi. Izgara sayısını ikiye cıkaran Mehdî-BillĂ‚h, HĂ‚cer ’in İsmĂ‚il ’i yanına bıraktığı ağacı merkeze alıp basit bir cardakla kapatılan kuyunun uzerine bir kubbe yaptırdı. 220 ’de (835) Mu‘tasım-BillĂ‚h bu kubbeyi kaldırarak, sac ağacından ic kısmı altınla kaplanan ve donemin en guzel suslemelerini iceren bir tavanın yer aldığı buyuk kubbeli hale getirdi. Tavanın sacaklarına hac zamanlarında Zemzem Kuyusu ’nu aydınlatacak kandiller koydurdu ve havuzların bulunduğu yerin tavanını mozaikle kaplattı. AbbĂ‚sîler zemzem binasının gorunmesine ozel onem veriyorlardı. Onların başlattığı bu calışmalar daha sonra da surduruldu.
OSMANLILAR ZAMANINDA ZEMZEM SUYU Osmanlılar ’a kadar zemzem binasında bazı tamirat ve tĂ‚dilĂ‚t yapıldı. Osmanlı devrinde, gerek yerli halkın gerekse hac mevsimlerinde hacıların zemzemden rahatca faydalanmaları icin ceşitli tedbirler alındı. 933 ’te (1527) başlayan zemzem binasını yenileme faaliyetleri 948 (1541) yılında Emîr Hoşgeldi tarafından tamamlandı. Kuyunun uzerine bir sacak, onun uzerine de kurşunla kaplanmış bir kubbe inşa edildi; ahşap tavan suslemeleri ve zemin mermerleri yenilendi. 1021 ’de (1612)
Sultan I. Ahmed kuyunun giriş kısmına demir bir kafes koydurarak daha emniyetli hale getirdi. Kuyunun demir ağızlığı uzerine cıkan dort kişi, buradaki demir kafeslere dayanıp demir makaralar ve demir catal kovalarla devamlı su cekerlerdi. Evliya Celebi, su cekmede elleri ayakları kınalı Araplar ’dan kırk kişinin dorder kişilik gruplar halinde nobetleşe gorev yaptığını kaydeder (SeyahatnĂ‚me, IX, 386).
Sultan I. Abdulhamid zamanında zemzem binası yenilendi, zemzemle ilgili hadisler binanın ceşitli yerlerine yazıldı. KitĂ‚besinde, I. Abdulhamid ’in bu işi gercekleştirmekten duyduğu sevinc ve kuyunun İsmĂ‚il ile annesi HĂ‚cer ’in zamanındaki ozelliklerinin aynen korunduğu vurgulanmaktadır.
Sikāye gorevlisi tek başına hacıların ihtiyacını karşılayamaz duruma gelince Mescid-i HarĂ‚m ’ın ceşitli yerlerinde sakalar gorevlendirildi. Osmanlı doneminde İslĂ‚m ulkelerinin her vilĂ‚yetinden gelen hacılar icin bir saka gorevlendirildi. Bunların başkanlığı da genellikle Âl-i Zubeyr ’den bir kişiye veriliyordu. Zemzem uzeri acık olan havuzlarda depolanır, hacılar buradaki musluklardan zemzem icerlerdi.
Osmanlı Devleti ’nin sonlarına doğru iki kapalı depo yapıldı ve su cekmek icin pompa yerleştirildi. Ta‘mîrĂ‚t-ı Ă‚liye mudurluğu goreviyle Hicaz ’a gonderilen Hezarfen Edhem Efendi ’nin, ziyaretcilerin icine duşmesini onlemek maksadıyla Zemzem Kuyusu ’nun ustunu kafes şeklinde yekpĂ‚re kurşun dokerek kapatması Osmanlılar ’ın kuyuyla ilgili son icraatı olmalıdır.
ZEMZEM KUYUSUNUN SON HALİ Mekke ’nin idaresi Suûdî ailesine gectikten sonra, zemzem binası izdihama yol actığından Mescid-i HarĂ‚m ’ın genişletilmesi esnasında ortadan kaldırılıp suyun akıtıldığı sebil once Mescid-i HarĂ‚m ’ın altındaki kısma alındı, merdivenlerle aşağıya acılan girişi de revakların onune doğru cekildi. Bunun tavafı engellemesi uzerine giriş tamamen kapatılarak Mescid-i HarĂ‚m ’ın ceşitli yerlerine konulan soğutma ozelliğine sahip sebillerle zemzem dağıtımı yoluna gidildi. Zemzemî denilen gorevlilerin sayısı arttırılıp Mekke, Mina ve Arafat ’ta hacılara duzenli bicimde zemzem dağıtılmaya ve ziyaretcilerin zemzem binasına gelmeden ihtiyacları karşılanmaya calışıldı.
PEYGAMBERİMİZ BOL BOL ZEMZEM İCİLMESİNİ TAVSİYE EDİYOR Hz. İbrĂ‚him ve İsmĂ‚il ’in uyguladığı gelenekleri duzenleyen Hz. Peygamber ashabına bol bol zemzem icmelerini ve memleketlerine goturmelerini tavsiye etmiş, bizzat kendisi de Mekke ’den Medine ’ye sık sık zemzem getirtmiştir (Tirmizî, “Ĥac”, 112; FĂ‚kihî, II, 48-51). Bazı Mekkeliler şehir dışına giderken beraberlerinde zemzem gotururlerdi. Taş, toprak ve topraktan yapılan nesnelerin Harem sınırları dışına cıkarılması konusunda Ă‚limler arasında farklı goruşler bulunsa da zemzem suyunun dışarıya cıkarılması ittifakla cĂ‚izdir. Zaruret olmadıkca zemzemin temizlik icin kullanılması uygun gorulmemiştir.
Resûl-i Ekrem ’in uygulama ve tavsiyeleri doğrultusunda tarih ve edebiyat kitapları ile diğer bazı kaynaklarda zemzemin faziletine dair rivayetler bir araya getirilmiş, hadis kitaplarında bununla ilgili ozel bolumler acılmıştır.
Hz. Peygamber, “Bizimle munafıklar arasındaki alĂ‚met bizim zemzemi bol bol icmemizdir; cunku onlar asla zemzemi bolca icemezler” şeklindeki sozleriyle (AbdurrezzĂ‚k es-San‘Ă‚nî, V, 112-113; Musned, III, 394; İbn MĂ‚ce, “MenĂ‚sik”, 78) zemzemden bolca icilmesini iman alĂ‚meti ve nifaktan uzak olma işareti olarak nitelendirmiştir.
ZEMZEM NASIL İCİLMELİDİR? Zemzem, kıbleye donulerek besmele okunduktan sonra sağ elle ve uc nefeste gozu sudan ayırmadan, “Allahım! Senden faydalı ilim, geniş rızık ve her turlu hastalıktan şifa diliyorum” duasıyla icilmeli ve Allah ’a hamdedilmelidir. Yaygın olan goruş diğer iceceklerin aksine zemzemin ayakta icilmesi yolundadır. “Zemzem hangi niyetle ve ne maksatla icilirse ona şifa olur” (Musned, III, 357; İbn MĂ‚ce, “MenĂ‚sik”, 78); “Hataları doken zemzeme bakmak ibadettendir” (Musned, II, 41) gibi hadislerin yanında onun ceşitli hastalıklara şifa verici ozellik taşıdığına dair cok sayıda rivayet nakledilmiştir (a.g.e., II, 24 vd.). Ortacağ ’da tıpla ilgili olarak ve ozellikle tıbb-ı nebevî konusunda kaleme alınan eserlerde zemzeme mutlaka yer verilmiştir.
İSLAM MEDENİYETİNDE ZEMZEM SUYUNUN ONEMİ Zemzem suyu İslĂ‚m medeniyetinin butun coğrafyalarında apayrı bir oneme sahip olmuştur. Hz. Peygamber ’in, torunları Hasan ile Huseyin ’in dunyaya gelişlerinde damaklarını zemzemle acması (a.g.e., II, 51) sonraki donemlerde surdurulen bir Ă‚det haline gelmiştir.
İlk defa Hz. Ebû Bekir ’in kızı EsmĂ‚ ’nın, oğlu Abdullah b. Zubeyr ’in cenazesini zemzemle yıkadığını kaydeden FĂ‚kihî, Mekke ’de bu uygulamanın son suyun mutlaka zemzem olması biciminde yaygınlaştığını kaydeder (a.g.e., II, 47-48).
Aynı uygulama, Mekke dışındaki yerlerde kefenlerin uzerine zemzem serpilmesi şeklinde gorulmektedir. DĂ‚nişmend Gazi ’nin Turkmenler ’e, Malazgirt Savaşı ’na hazırlık yapılırken elbiselerini temizleyerek zemzemle yıkanmış kefenlerini hazırlamalarını tavsiye etmesi gibi (DİA, VIII, 468), insanların kefenlerini hacca goturup zemzemle yıkamaları veya zemzemle yıkadıkları ihramlarını kefen olarak kullanmaları, ramazan ayında orucun eğer varsa zemzemle acılması, olum doşeğindeki hastanın ağzına zemzem damlatılıp kelime-i şehĂ‚detin telkin edilmesi gelenek halini almıştır.
Osmanlı doneminde mahmil veya surre-i humĂ‚yun vasıtasıyla Hicaz ’a gonderilen ferĂ‚şet cantalarına donuşte konulan şeyler arasında zemzem de olurdu. Mekke şerifinin padişaha yolladığı hediyelerin başında icinde zemzem bulunan murassa‘ bir ibrik ve leğen gelirdi. Ayasofya inşa edilirken kubbesi tutturulamayınca abdal kılığına giren Hızır ’ın yol gosterdiği rahiplerin Mekke toprağı ve zemzemle yaptıkları harcla kubbeyi tutturmaları rivayetinde olduğu gibi (Unver, I/1 [1949], s. 9-10) zemzem halk edebiyatında da sıkca yer almıştır. Mukaddes emanetlerin ziyarete acılması esnasında yapılan sembolik torenlerde su olarak zemzem kullanılması Ă‚dettir.
Turk kulturunde Hacıbektaş ’ta gorulduğu uzere bazı ceşmelerin suyunun diğerlerinden farklı olduğuna inanıldığı icin bunlara zemzem adı verilmiştir. Ayrıca suyun bir farklılığı soz konusu edildiğinde zemzeme benzetilirdi. Bu sebeple başta İstanbul olmak uzere Osmanlı doneminde yapılan ceşmelerin kitĂ‚belerinde zemzem suyu veya kuyusu sıkca yer alır.
Hz. Peygamber ’in bir niyetle icilmesini tavsiye etmesi zemzemin sadece susuzluğu gidermek amacıyla değil aynı zamanda bir ibadet şuuru icinde icilmesini sağlamış, hem maddî hem mĂ‚nevî arınmaya vesile sayılmıştır. “Hayırlı insanların iceceğinden icin, seckinlerin namazgĂ‚hında namaz kılın” diyen İbn Abbas ’a bu sozlerin ne anlama geldiği sorulunca, “Hayırlıların iceceği zemzem, seckinlerin namazgĂ‚hı da altın oluğun altıdır” cevabını vermiştir (Ezrakī, I, 318; II, 53).
ZEMZEMİN MANEVİ YONU İslĂ‚m Ă‚limleri Mekke ’de zemzemden icerken ilimlerinin artması icin temennide bulunur ve zemzemin mĂ‚nevî yonune dikkat cekerlerdi. Bu cercevede zemzem icme Ă‚dĂ‚bı ve erkĂ‚nına dair kitap ve risĂ‚leler kaleme alınmıştır.
Sebteli muhaddis ve seyyah Ebu ’l-Kāsım et-Tucîbî (o. 730/1329) zemzemin faziletiyle ilgili rivayetleri ayrıntılarıyla kaydetmiştir. Hacda zemzem icerken Zehebî derecesinde hadis hĂ‚fızı olmak icin dua ettiği soylenen İbn Hacer el-AskalĂ‚nî MĂ‚u zemzem limĂ‚ şuribe leh adlı bir eser kaleme almıştır (bu eser SĂ‚id BekdĂ‚ş tarafından Fażlu mĂ‚ǿi zemzem isimli kitabın ekinde yayımlanmıştır, Mekke 1413/1993, s. 167-195).
Bursa Gazzî DergĂ‚hı ’nın kurucusu Gazzî Ahmed Efendi ’nin İ‘lĂ‚mu ’l-multezem bi-fazîleti zemzem adlı eseri (Suleymaniye Ktp., LĂ‚leli, nr. 399) bu alanda yazılmış Turkce risĂ‚lelere bir ornektir. NĂ‚bî ’nin 1089 ’daki (1678-79) hac ziyaretinin ardından yazdığı Tuhfetu ’l-Haremeyn ’in “Zikr-i EvsĂ‚f-ı KĂ‚‘be-i UlyĂ‚” başlıklı bolumunde zemzem hakkında bilgi verilmiştir.
Arap ve Turk edebiyatlarında bu turden cok sayıda ornek vardır. Hacıları uğurlama ve karşılama torenleri icin bestelenen ilĂ‚hiler arasında zemzem ilĂ‚hileri de yer alır. Zemzem gunumuzde modern teknolojilerle cıkarılmakta ve ultraviyole ışınlarıyla dezenfekte edildikten sonra icime sunulmaktadır.
Kaynak: DİA
İslam ve İhsan