Sultan 2. Abdulhamit tarafından 1 Eylul 1900 ’de temeli atılan, Şam ’dan Medine ’ye kadar uzanan Hicaz Demir Yolu, 1 Eylul 1908 ’de hizmete acıldı.Hicaz bolgesine demir yolu yapılmasına dair ilk fikirler 19. yuzyılın ikinci yarısında ortaya atıldı.
Alman asıllı Amerikalı muhendis Zimpel, 1864 ’te, Kızıldeniz ile Şam ’ı birleştirecek bir demir yolu hattının inşası icin Osmanlı Devleti ’ne teklifte bulundu. Ancak bu teklif deniz yolu taşımacılığının demir yolu inşaatına gore daha ucuz olduğu gerekceleriyle reddedildi.
Hicaz kumandanı Osman Nuri Paşa da 1891 ’de İstanbul ’a gonderdiği bir raporda, Cidde-Mekke arasına doşenecek bir şimendifer hattının bolge icin gerekliliği ve onemi uzerinde durdu. Osman Nuri Paşa ’nın bu raporu bir sure sonra uc kişilik bir komisyonda ele alındı ve makul bulunarak Cidde-Mekke arasında yapılacak bir demir yolunun ozellikle hacıların yol boyunca cektikleri sıkıntıları ortadan kaldıracağı ifade edildi.
Hicaz bolgesine demir yolu inşasına dair en kapsamlı teklif 1891 ’de Ahmet İzzet Efendi ’den geldi. O sırada Cidde evkaf muduru olan İzzet Efendi sunduğu raporda, Şam ’dan başlayarak Medine ’ye kadar getirilecek bir demir yolunun Hicaz ’a yonelecek dış saldırılarla bolgede cıkabilecek isyanlara karşı onemli bir savunma vasıtası oluşturacağını, aynı zamanda hac yolculuklarını da buyuk olcude kolaylaştıracağını yazmaktaydı.
Sultan 2. Abdulhamit, ilgisini ceken bu teklifi incelemek ve goruşunu bildirmek uzere Erkan-ı Harbiyye Feriki Mehmet Şakir Paşa ’ya havale etti. Mehmet Şakir Paşa, demir yolu hattının tahmini maliyetini de hesaplayarak gececeği guzergahı gosterir bir harita ile padişaha sundu. 2. Abdulhamit, 2 Mayıs 1900 ’de yayımladığı bir irade ile inşaata başlanmasını emretti ve inşaat 1 Eylul 1900 ’de yapılan resmi bir torenden sonra başladı. İlk aşamada Şam ’dan Mekke ’ye ulaşması planlanan demir yolu hattının ileride Akabe ve Cidde ’ye bağlanması, hatta Yemen ’e kadar uzatılması duşunuldu.
DEMİR YOLU İLE 50 GUNLUK HAC YOLU 5 GUNE İNDİ Hicaz Demir Yolunun yapılmasındaki sebeplerin başında askeri, siyasi ve dini amaclar vardı.
Her şeyden once demir yolu bolgeye asker sevkini hızlandıracağından muhtemel ayaklanmalara ve dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı savunma rolu ustlenecekti, Osmanlı Devleti ’nin askeri etkinliğinin artması, siyasi otoritenin de bolgede guclenmesine yardım edecekti. Yalnız savaş ve isyan durumlarında değil normal zamanlarda da Hicaz ile Yemen ’e asker ve muhimmat sevkiyatı demir yoluyla yapılacak, boylece Suveyş Kanalı ’na duyulan ihtiyac ortadan kalkacaktı.
Hicaz hattı, buyuk zorluklarla yapılabilen hac yolculuğunu kolaylaştırarak, buyuk bir dini hizmete yardımcı olacaktı. Cunku Suriye ’den Medine ’ye yaklaşık 40, Mekke ’ye 50 gun suren, uzun ve bedevilerin saldırıları sebebiyle tehlikeli olan yolculuk 4-5 gune inecekti. Ustelik demir yolu, hacıların gidiş geliş masraflarını oncekiyle kıyaslanamayacak derecede azaltacak ve bu durum yakın gelecekte hacıların sayısını da arttıracaktı. Proje aynı zamanda 2. Abdulhamit ’in İslam alemindeki itibar ve nufuzunu da kuvvetlendirecek, Muslumanların ortak bir eser ve amac etrafında dayanışmasını sağlayacaktı.
Bunların yanı sıra demir yolunun işletmeye acılmasıyla birlikte ticari faaliyetlerin gelişeceği, ekonomik canlılıkla şehirleşmenin de hızlanacağı tahmin ediliyordu.
Padişahın hattın yapımına başlanmasını emreden iradesinden hemen sonra butun idari, mali ve teknik on hazırlıklar tamamlandı. Oncelikle inşaatın organizasyonunu yurutecek olan Komisyon-ı Ali teşkil edildi.
Hicaz Demir Yolu ’nun tahmini maliyeti 4 milyon lira olarak hesaplanmıştı. Bu maliyet zor donemlerden gecen Osmanlı maliyesi icin buyuk bir meblağdı.
HİNDİSTAN ’DAN GUNEY AFRİKA ’YA KADAR BAĞIŞ YAPILDI Maliyeti boylesine yuksek bir projenin gercekleştirilmesi icin finansman meselesinin Muslumanlardan toplanacak bağışlarla cozumlenmesine, inşaatın başlangıcında ortaya cıkacak acil para ihtiyacını karşılamak uzere de Ziraat Bankası ’ndan kredi alınmasına karar verildi.
Yurt dışındaki Osmanlı temsilcilikleriyle İslam ulkelerindeki resmi-sivil bircok kişi bağış kampanyasına destek verdi ve ilk bağış 50 bin lira ile 2. Abdulhamit ’ten geldi. Cok sayıda memur kendi arzusuyla birer maaşını bağışladı. Osmanlı vatandaşları dışında başta Hindistan, Mısır, Rusya ve Fas Muslumanları olmak uzere Endonezya ’dan, Singapur ’dan, Guney Afrika ’dan, Avrupa ’daki bazı İslam cemiyetlerinden, Tunus, Cezayir, hatta ABD ’den bağışlar geldi.
Ayrıca Fas emiri, İran şahı ve Buhara emiri gibi Musluman devlet idarecilerinden de yardımlar yapıldı.
Bu geniş katılım, Hicaz Demir Yolu projesinin butun dunya Muslumanlarınca benimsendiğinin bir işaretiydi. Bağışta bulunanları odullendirmek icin İzzet Paşa ’nın tavsiyesiyle nikel, gumuş ve altından Hicaz Demir Yolu madalyaları ihdas edildi ve bu madalyalar halkı bağış yapmaya yonlendirmede onemli bir rol oynadı.
İnşaatın ilerlemesiyle artan masraflar icin iane pulları, kartpostallar, cuzdanlar, cıkarılıp, kurban derileri satıldı. Ayrıca ceşitli harc ve vergiler konulup bazı madenlerin işletme imtiyazları Hicaz Demir Yolu Komisyon-ı Alisi ’ne verildi. Boylece başarılı bir mali yonetim sonucu 1900-1908 yılları arasındaki inşaatın gelirleri giderlerinden fazla olarak gercekleşti.
1 EYLUL 1908 ’DE SULTAN ABDULHAMİT TARAFINDAN ACILDI Demir yolunun teknik işlerinin idaresi 1901 ’de Alman muhendisi Meissner ’e verildi. Onunla birlikte 17 ’si Turk ve diğer milletlerden toplam 43 muhendis calışıyordu. İnşaat ilerledikce Avrupalı muhendislerin sayısı azalırken Osmanlı muhendislerinin sayısı arttı ve edindikleri tecrube sayesinde kutsal topraklardaki inşaatı tamamen Musluman muhendisler gercekleştirdi. İşciler buyuk olcude askeri birliklerden sağlandı. İnşaatta calışan erlere de işleri karşılığı belirli bir ucret veriliyor, ayrıca terhisleri erken yapılıyordu.
Demir yolu inşaatına Şam-Der ’a arasında başlandı ve 1903 ’te Amman ’a, 1904 ’te Maan ’a ulaşıldı. Maan ’dan Akabe Korfezi ’ne bir şube hattı doşenerek Kızıldeniz ’e cıkmak istendi. Demir yolunun Kızıldeniz ’e ulaşması ile gerektiğinde asker ve silah sevkiyatı kolaylaşacağından bu kıyıların savunma gucu artacaktı. Ancak Osmanlı Devleti ile Mısır arasında 1906 ’da beliren sınır anlaşmazlığı konusunda bolgedeki gucunu tehlikeye duşurmek istemeyen İngiltere ’nin, Mısır lehinde girişimlerde bulunması uzerine hattın inşasından vazgecildi.
Hayfa demir yolu, 1905 ’te tamamlandı ve Der ’a Hayfa ’ya bağlandı. Boylece Hicaz Demir Yolu Akdeniz kıyılarına ulaştı. Demir yolunun 460. kilometredeki Maan ’a varmasından sonra inşaatla işletme işleri birbirinden ayrılarak bir işletme idaresi kuruldu ve demir yolunda yolcu ve eşya taşımacılığına başlandı.
Aynı yıl Mudevvere ’ye, bir yıl sonra Medain-i Salih ’e ulaşıldı. Bu noktadan sonraki inşaatın tamamı Musluman muhendis, teknisyen ve işciler tarafından gercekleştirildi. el-Ula ’ya 1907 ’de, Medine ’ye 1908 ’de varıldı. Hayfa şubesiyle birlikte 1464 kilometreyi bulan Hicaz Demir Yolu 1 Eylul 1908 ’de yapılan bir torenle bizzat 2. Abdulhamit tarafından işletmeye acıldı.
1909 ’da Hayfa-Şam arasında her gun, Şam ile Medine arasında ise haftada uc gun karşılıklı yolcu ve ticari eşya taşınıyor, ihtiyac halinde inşaat malzemeleri, askeri erzak ve hacıların nakli icin ilave tren seferleri duzenleniyordu. Hat guzergahında irili ufaklı cok sayıda istasyon bulunması ve hareket saatlerinde namaz vakitlerinin dikkate alınması yolcular acısından kolaylık sağladı.
Bu arada, Hicaz Demir Yolu ’nun lokomotif, vagon, ray ve celik travers gibi onemli makine ve malzemeleri Almanya, Belcika ve ABD ’den sağlandı. Bazı yolcu vagonları da Tersane-i Amire ’de yapıldı.
Demir yolunun inşaatı aşırı sıcaklık, kuraklık, su sıkıntısı ve kotu arazi şartlarının getirdiği tabii zorluklarla bedevilerin engellemelerine rağmen kısa kabul edilebilecek bir surede tamamlandı.
Bedeviler hac yolcularını develerle taşıma, rehberlik ve muhafızlıktan buyuk miktarda para kazanıyordu. Ote yandan Osmanlı Devleti ’nden maaş ve hediye almalarına karşın zaman zaman kervanlara ve hac kafilelerine saldırıp yağmacılık yapıyorlardı. Demir yolunun işletmeye acılmasıyla hac ve ticaret trafiğinin değişmesi onların bu kazanc kaynaklarına zarar verdi. Ayrıca Bedevi liderleri, Hicaz Demir Yolu ’nun bolgede Osmanlı ’nın askeri ve siyasi etkinliğini arttırıp yerel guclerin nufuzunu kıracağından endişe ediyorlardı. Bu sebeplerle bedeviler defalarca demir yolu ve telgraf hatlarına saldırı duzenledi. Demir yolu calışanları ve hattı koruyan Osmanlı askerlerine onemli kayıplar verdiler.
TOPLAM BİN 750 KİLOMETRELİK DEMİR YOLU HATTI 2. Abdulhamit ’in 26 Nisan 1909 ’da tahttan indirilmesinden once resmi belgelerde “Hamidiye Hicaz Demir Yolu” olarak da gecen Hicaz Demir Yolu 1917 yılına kadar yapılan Akka-Beleduşşeyh (17 kilometre), Afule-Lud (100 kilometre), Vadiussur-el-Avca (155 kilometre), et-Tin-Beytulhanum (39 kilometre) şube hatları ve Kademişerif ’ten Şam ’a doşenen raylarla 1750 kilometre uzunluğa erişti.
Yapımı butun Muslumanların ortak isteği olan Medine-Mekke ve Mekke-Cidde hatları ise Şerif Huseyin ve onun kışkırttığı bedevi şeyhlerinin karşı koyması uzerine gercekleşmedi.
1 Ağustos 1914 ’te Hicaz Demir Yolu Mudiriyyet-i Umumiyyesi Evkaf Nezareti ’ne bağlandı ve demir yolu bir vakıf kurumu sayıldı. Bu demir yolu, vakıf muessesesi olarak dunyada, devlet tarafından yaptırılan tek ulaşım yatırımıydı. Hicaz Demir Yolu, I. Dunya Savaşı patlak verince Evkaf Nezareti ’nden ayrılarak Harbiye Nezareti ’ne bağlandı. 1916 yılının haziran ayında Şerif Huseyin ’in İngilizlerle gizlice anlaşarak isyan etmesi Hicaz Demir Yolu ’nun da sonunu hazırladı. 10 Ocak 1919 ’da Medine ’nin teslim olmasıyla birlikte Hicaz Demir Yolu uzerindeki Osmanlı hakimiyeti de sona erdi.

HAT BOLGE İCİN ONEMLİ SONUCLAR ORTAYA CIKARDI Demir yolu tamamlandıktan sonra Osmanlı Devleti ’nin kısa omrune rağmen onemli askeri, siyasi, iktisadi ve sosyal sonuclar doğurdu.
Demir yolu, 1. Dunya Savaşı ve Hicaz isyanı sırasındaki nakliyat ve askeri operasyonlarda hayati bir ulaşım aracı oldu. Medine ’de bulunan mukaddes emanetlerle sivillerin Suriye ’ye gonderilmesi yine demir yolu sayesinde gercekleşti. Butun cephelerde alınan yenilgilere rağmen Medine ’nin 1919 başına kadar teslim olmamasında da hattın onemli payı vardır.
Demir yolu hattının işletmeye acılmasından sonra bircok şehrin ve yerleşim biriminin ekonomisi hızla gelişti. Aynı şekilde imar ve inşa faaliyetlerinin artmasında ve bircok kamu binasının yapımında demir yolunun bolgeye getirdiği değişimin payı vardı. Ozel tren seferleri duzenlenmesi turistik seyahatleri de coğalttı. Hatta bir kısım bedevinin yerleşik hayata gecmeye başladığı, bazı Cerkez gocmenlerin demir yolu yakınlarına yerleştiği goruldu.
Hicaz Demir Yolu, Muhendishane-i Berri-i Humayun cıkışlı pek cok muhendisin de ilk tecrube ve yetişme yeri oldu. Boylece ileride Cumhuriyet doneminde demir yollarının yapımı aşamasında gerekecek bilgi ve tecrube birikiminin temeli atıldı ve azımsanmayacak kadar cok teknik eleman yetişti.
Hicaz Demir Yolu, meydana getirdiği maddi sonucların yanı sıra dunya Muslumanları arasında ortak bir hedef ve ideal etrafında yardımlaşma ve dayanışma bilincinin oluşmasına da onemli katkı sağladı.
1. Dunya Savaşı ’ndan sonra demir yolu dort kısma ayrıldı. Hayfa-Semah hattı Filistin ’de, Mudevvere-Medine hattı Hicaz Haşimi Krallığı ve daha sonra Suudi Arabistan ’da, Şam-Der ’a, Der ’a-Semah hattı Suriye ’de, Der ’a-Mudevvere hattı ise Urdun ’de kaldı. Suriye, Urdun ve Filistin ’deki hatlar İngiliz ve Fransız mandası altındaki hukumetlerce idare edildi. 1948 ’de Suudi Arabistan, Urdun ve Suriye demir yolunun yeniden yapımını goruşmek uzere bir komite oluşturdu. Ancak Arap-İsrail anlaşmazlığı hattın Der ’a-Hayfa bolumunun kapanmasına sebep oldu. İngiliz hukumeti, Filistin meselesinden dolayı gucendirdiği Arapları memnun edebilmek icin tamirat işlerini ustlendi, fakat bu da 1967 Arap-İsrail Savaşı yuzunden gercekleşmedi. Demir yolunun Suriye ve Urdun ’de kalan kısımlarda bazı yolcu ve eşya taşıma trafiği surdu. Suudi Arabistan sınırları icinde kalan kısım atıl, istasyonlar ise metruk bir halde kaldı.
Kaynak: AA
İslam ve İhsan