“İnsanlara nasihat icin olum kÂfîdir.” hadîsinde de ifÂde edildiği uzere, duşunen ve ibret alan bir kimse icin olumde pek cok dersler vardır.
Dun­ya­nın ge­ci­ci mal, makam, mev­kî ve nef­s­nî gu­zel­lik­le­ri­ni aşı­rı de­re­ce­de sev­mek ve on­la­ra go­nul bağ­la­mak, m­ne­vî has­ta­lık­la­rın ba­şı­dır. Haset, kibir, riy ve nefsÂnî ihtiraslar da dunya sevgisinin urunudur. Bu tur kotu huylardan ve mÂnevî hastalıklardan ko­runabilmek icin en faydalı ilÂclardan biri, olumu, ka­bri ve Âhiret ah­v­li­ni te­fek­kur et­mektir.

TASAVVUF'UN ESAS GÂYESİ

Ta­sav­vuf­ ’un esas g­yesi de, nef­se gÂlip gelerek onun hodgÂmlığından korunmak ve dunya sevgisini kalpten cıkarmaktır. Bu sebeple te­fek­kur-i mevt bircok ta­rî­kat­ta bu mak­sat icin baş­vu­ru­lan bir usûl­ olmuştur. Murîd, gunluk evrÂdını icr ederken beş veya on dakika kadar olumu duşunur.

Osmanlı doneminde kab­ris­tan­la­rın şe­hir ic­le­rin­de, yol ke­nar­la­rın­da ve c­mi av­lu­la­rın­da yapıl­ma­sı, olu­mu du­şu­nmeyi kolaylaştırmak icindir. Bu durumu goren bir batılı seyyah:

“Turkler oluleriyle birlikte yaşıyorlar.” demekten kendini alamamıştır.

Olumu sık sık hatırlayıp nefsÂnî arzuları bertaraf ederek Âhirete hazırlanmak, kişiyi son nefesteki yurek yakan pişmanlıklardan muhÂfaza eder. CenÂb-ı Hak, olum Ânında ruyÂdan uyanır gibi kendisine gelen insanın derin bir pişmanlıkla şoyle dediğini haber verir:

“…Rabbim! Beni(m olumumu) yakın bir sureye kadar geciktirsen de, sadaka verip sÂlihlerden olsam!” (el-MunÂfikûn, 10)

İşte bu acı pişmanlık ve cÂresizliği yaşamamak icin zamanında uyanmamız ve fırsat kacmadan ebedî olan Âhiret hayÂtına hazırlanmamız îcÂb eder.

DUŞUNDUREN SORU

Hasan-ı Basrî Hazretleri bir cenazeye katılmıştı. Defin işleri bittikten sonra yanındaki bir zÂta:

“–Bu vefÂt eden zÂt, acab şu anda dunyaya geri donup sÂlih amellerini, zikirlerini artırmayı ve gunahlarına daha fazla istiğfÂr etmeyi duşunuyor mudur?” diye sordu. O da:

“–Evet, tabiî ki duşunuyordur.” dedi.

Bunun uzerine Hasan-ı Basrî Hazretleri şoyle buyurdu:

“–O hÂlde bize ne oluyor ki onun gibi duşunmuyoruz?” (İbnu ’l-Cevzî, el-Hasenu ’l-Basr&#238

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tefekkur, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan