
Mûs -aleyhisselÂm'a gelen nubuvvet, Allah'ın Hz.Mûs ile konuşması ve buyuk bir mucize ile asÂnın bir hayvana donuşmesi ile Hz.MûsÂ'nın bu olaylara karşı verdiği tepkiler...«NÂlinlerini cıkar!» hitÂbından sonra Mûs -aleyhisselÂm- ’a, asÂsını yere atması emrolundu. As dev bir yılan hÂline geldi. Hazret-i Mûs korktu. Kendisine, korkmaması, zîr emniyet icinde olduğu bildirildi.
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Ve (Mûs ’ya) «AsÂnı at!» (denildi). Mûs (attığı) asÂyı buyuk bir yılan gibi deprenir gorunce, donup arkasına bakmadan kactı. (Bunun uzerine

Mûs -aleyhisselÂm- ’ın asÂsı, onceleri bir hikmet idi. Sonra kudret oldu; hem de, Mûs -aleyhisselÂm-, kendisi taşıyamadığı zamanlar O ’nun azığını taşıyan bir kudret!.. Yine, Mûs -aleyhisselÂm-, yurumekten Âciz kaldığı zamanlar ona binerdi. O otururken veya uyurken kendisine gelebilecek ez ve kotulukleri as bertaraf ederdi. O ’na her cins ve ceşitten meyveler verirdi. Sıcakta oturduğu zaman, uzerine golge olurdu. Azîz ve Celîl olan AllÂh, Mûs -aleyhisselÂm- ’a, kudretini o asÂda gostermişti. Mûs -aleyhisselÂm- da, as vÂsıtasıyla AllÂh ’ın kudreti ile unsiyet etti. (AbdulkÂdir GeylÂnî, el-Fethu ’r-RabbÂnî, s. 192)
AllÂh TeÂlÂ, Mûs -aleyhisselÂm- ’ı peygamber olarak tÂyîn edip O ’nunla konuşunca ve O ’na bazı teklîfler verince, kendisine hitÂben şoyle buyurdu:
“–Şu sağ elindeki nedir, ey MûsÂ?” (TÂhÂ, 17)
Mûs -aleyhisselÂm- da:
“«–O benim asÂmdır. Ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim. Benim ona başkaca ihtiyaclarım da vardır.» dedi.” (TÂhÂ, 18)
Bunun uzerine AllÂh -celle celÂluhû-:
“–Yere at onu, ey MûsÂ!” (TÂhÂ, 19) buyurdu.
Hazret-i MûsÂ, derhal emri yerine getirdi:
“Onu hemen yere attı. Bir de ne gorsun, hızla surunen bir yılan değil mi?” (TÂhÂ, 20)
Bunu goren Mûs -aleyhisselÂm- kacmaya başladı. Ancak:
“AllÂh buyurdu: «Al onu! Korkma! Biz onu şimdi ilk hÂline dondureceğiz.»” (TÂhÂ, 21)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan