Ahmak Firavun ’u Kızıldeniz ’in girdaplarında yok eden mûcizeli, asÂlı Hazret-i Mûs -aleyhisselÂm- ve O ’na yardımcı kılınan sÂlih kardeşi HÂrûn -aleyhisselÂm- kimdir?
Hazret-i Mûs -aleyhisselÂm-, “ulu ’l-azm” Peygamberlerin ucuncusudur. Ya ’kûb ’un -aleyhisselÂm- neslindendir. Benî İsrÂîl Peygamberidir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de ismi en cok zikredilen Peygamberdir. Muhtelif Âyetlerde ceşitli vesîlelerle 136 defa ismi zikredilmektedir.

Mûs -aleyhisselÂm- ile HÂrûn -aleyhisselÂm- kardeştir.

MISIR ’IN FİRAVUNLARI

Hazret-i Yûsuf ’u -aleyhisselÂm- ulkesinin mÂliye nÂzırı (hazîne bakanı) yapan Mısır firavunlarından ReyyÂn bin Melik mu ’min idi. Kendisinden sonra KÂbus firavun oldu. Bu şahıs, Yûsuf ’a -aleyhisselÂm- îmÂn etmedi, ancak O ’nu vazîfesinden de almadı. Daha sonra gelen firavunlar ise, Benî İsrÂîl ’e kıymet vermediler.

Yûsuf -aleyhisselÂm- ’dan sonra İsrÂîloğulları Mısır ’da kaldı. Bunlar, Yûsuf, Ya ’kûb, İshÂk ve İbrÂhîm -aleyhimusselÂm- ’ın dînine bağlı idiler. Mısır ’ın eski yerlileri olan Kıptîler ise, putperestti. Yıldızlara ve putlara taparlardı. Benî İsrÂîl kavmini de hor ve hakîr gorurlerdi. Firavunları gaddar ve zÂlim insanlardı. Benî İsrÂîl ’in coğalmalarından endişe duymaktaydılar. Cunku Sıptî denilen Benî İsrÂîl kavmi coğalırsa, iktidar onların eline gecebilirdi.

Bu duruma daha fazla tahammul gosteremeyen Kıptîler, başta firavunları olmak uzere Sıptîlere zulum ve eziyet etmeye başladılar. Onların gittikce şiddetlenen zulumlerine dayanamayan Sıptîler ise, icinde bulundukları hÂlden iyice usandılar. Artık burada ictimÂî ve siyÂsî haklarını tamamen kaybetmişlerdi. Ya ’kûb ’un -aleyhisselÂm- yurdu olan Kenan diyÂrına gitmek istediler. Ancak bir turlu muvaffak olamadılar. Cunku Firavun, onları piramitlerin yapımı gibi ağır işlerde calıştırıyor ve bu yuzden bırakmak istemiyordu.

FİRAVUN ’UN ZULUMLERİ

On iki kabîle olan İsrÂîloğullarının her biri, Ya ’kûb ’un -aleyhisselÂm- oğullarından birine bağlı idi. Firavun, onları zor şartlarda calıştırıyor, zulmediyor ve devamlı baskı altında tutuyordu. Calışamayacak olanlara dahî ağır vergiler koyuyor, guneş batmadan vergisini getirmeyenlerin kollarını bağlatıyor ve bir ay o şekilde bırakıyordu. Firavun ’un bu zulumleri Âyet-i kerîmelerde şoyle bildirilmektedir:

“Firavun Mısır toprağında gercekten azmış, halkını ceşitli zumrelere bolmuştu. Onlardan bir zumreyi gucsuz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Cunku o, bozgunculardan idi.” (el-Kasas, 4)

“…Şuphesiz Firavun, HÂmÂn ve askerleri yanlış yolda idiler.” (el-Kasas, 8)

Bu zulum ve buhran devrinde Hak TeÂlÂ, Mûs -aleyhisselÂm- ’ı gonderdi:

“Biz ise, o yerde gucsuz duşurulenlere lutufta bulunmak, onları onderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vÂris kılmak istiyorduk. Ve o yerde onları hÂkim kılmak; Firavun ’a, HÂmÂn ’a ve ordularına, onlardan (İsrÂîloğulları ’ndan gelecek diye) korktukları şeyi gostermek (istiyorduk).” (el-Kasas, 5-6)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan