İhtiyar oduncunun nefis terbiyesi...Buyuklerden biri, arkasına odun yuklenmiş, guclukle yuruyen bir ihtiyara rastladı. Onun hÂline bakarak:
“–Ey ihtiyar! Senin rızık verici olan AllÂh ’a îtimÂdın kalmadı mı ki, şu yaşında hÂl bu mihneti cekiyorsun? Yoksa sana bakacak kimse yok mu?” dedi.
İhtiyar oduncu, muhÂtabının mÂnevî idrÂk eksikliğini gidermek icin gozlerini semÂya kaldırıp ellerini acarak
“–YÂ Rabbî! Şunları altına donuştur!” der demez odunlar altın oluverdi.
Bu kerÂmeti goren zÂt, bu defa şaşkınlıkla:
“–Boyle bir mertebeye ulaşmış bir kimse, nicin odun taşıyor?” diye sordu.
İhtiyar oduncu dedi ki:
“–EvlÂdım, bunu nefsimin beni kul olarak bilmesi ve kulluk dÂiresinin dışına cıkmaması icin yapıyorum. Zîr Hak katında makbûliyet, kulluktaki istikÂmet nisbetindedir…”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan