Belh diyarından bir Allah dostu. Adı Muhammed bin Omer, kunyesi Ebû Bekir, lÂkabı VarrÂk ’tır. Aslen Tirmizli olup, Belh ’de yaşamıştır. Vefatı milÂdi 917 yılıdır.Ebû Bekir Verrak kuddise sırruh hazretleri muamelede ve edebde emsalsizdi. Bu yuzden kendisine “Mueddib-i evliya” (evliy ’nın murebbîsi) denilmiştir.

O, ilim ve hikmet hazinesi idi. Hikmet ile nubuvvet arasında şoyle bir ilgi kurardı:

“-Ehl-i hikmet peygamberlerin halefleridir. Nubuvvetten sonra hikmetten başka bir kapı kalmamıştır.

Hikmet, işi sağlam yapmaktır. Hikmetin ilk işÃ‚reti dile sahip olmak ve sukûttur; ihtiyac olmadıkca konuşmamaktır.”

EBÛ BEKİR VERRÂK HAZRETLERİ'NİN HİKMETLİ SOZLERİ

Onun hikmetli sozlerinden birkacı şoyledir:

“- Uzuvlarını nefsinin istekleriyle tatmin ederek memnun eden, kalbine pişmanlık ağacı dikmiş demektir.”

“- Edeb, konuştuğun zaman dilini, yalnız kaldığın zaman kalbini, dışarıya cıktığın zaman gozunu, yediğin zaman boğazını, sofrada uzattığın zaman elini, yuruduğun zaman ayağını muhafaza etmek ve butun işlerinde vaktini korumaktır. Kim ÂzÂlarını korumaz ve vaktini zÂyi ederse, onun uzuvları edebsizliğe gider. ”

“- Allah TeÂl ile kendi aranda doğruluğu, halkla kendi aranda ise yumuşaklığı sağla.”

“- Âlimler bozulunca din ortadan kalkar. Cunku Âlimler dinin bağıdır. Bağ curuyunce neyi bağlayabilir?”

“-KÂmil mu ’minin dort alÂmeti vardır. Zikir halinde yaşar. Sukut halinde devamlı tefekkur eder. İbret nazarıyla bakar. Hayırlı ameller işler.”

“- Nefsine Âşık olan, kibirli, kıskanc, aşağı ve hakir olur. Nefsin galib gelişinin kokunde arzu ve isteklere uymak vardır.”

“- İnsana nefsinin arzu ve istekleri galip olunca kalb kararır. Kalb kararınca, can sıkılır ve goğus daralır. Can sıkılır ve goğus daralınca huy bozulur. Huyu bozulan kimse insanlardan nefret eder. O nefret edince insanlar da ondan nefret eder. Onu kimse sevmez. Bu sefer insanlara duşman kesilir. İnsanları sevmeyen onlara ez ve cef eder, hatta zulmetmeye başlar. Boyle bir davranışın sonu ise şeytanlıktır.”

“- Şeytanın bir mu ’mini yoldan cıkarma taktiği şudur: O, bir mu ’mine ilk once, “KÂfir ol!” diye vesvese verecek kadar budala değildir. İlk once o mubahlara karşı hırslandırır. Mu ’min, nefsinin helal isteklerine esir duşunce de gunah işlemeye teşvik eder. Sonra ona vesvese vererek kufre duşmesine calışır.”

COCUKLARI AK SACLI EDECEK BİR GUN

Ebû Bekir Verrak kuddise sırruh hazretlerinin talebelerinden biri, birgun hocasına:

“-Efendim! Bize, hem insanlara hem de Allah ’a yaklaştıran bir amel gosterebilir misiniz?” diye sorar.

O da şu karşılığı verir:

“- EvlÂdım! Seni Allah ’a yaklaştıran şey, ihtiyacını O ’ndan istemendir. Allah ’tan talebde bulun! Ona yakın olursun.

Halka sevdiren şey de insanlardan bir talepte bulunmamandır. İnsanlardan bir şey istemezsen onlara yakın olursun.

Yani sadece Allah ’tan isterseniz O ’na yaklaşırsınız; insanlardan da hicbir şey istemezseniz, onlara yakın olursunuz” diye cevap vermiştir.

Rivayete gore Ebû Bekir VerrÂk ’ın bir oğlu vardı. Buyuyunce onu mektebe gonderdi. Cocuk bir gun mektepten benzi soluk bir vaziyette ve tir tir titreyerek eve dondu.

Babası : “-Nedir oğlum bu halin?” dedi.

O da cocuk sÂfiyeti icerisinde:

“-Babacığım! Bugun oğrendiğim Âyet-i kerimenin dehşetinden bir turlu kurtulamıyorum” dedi.

Babası oğluna: “- O hangi Âyettir” diye sordu.

Cocuk da hocasının oğrettiği Âyet-i celileyi okudu.

Bu Âyet-i celilede meÂlen: “Eğer nankorluk ederseniz cocukları ihtiyarlatacak bir gunden nasıl sakınırsınız?” (el-Muzzemmil, 73/ 17) buyurulmaktadır.

Rabbimizin bu ikazından dehşete kapılan cocuk hastalandı. O kıyamet gununun sıkıntıları gonlunu sardı ve bir sure sonra da oldu.

Ebû Bekir VerrÂk (k.s) Hazretleri zaman zaman oğlunun kabri başına gider, kendi kendine yanıp yakılır ve şoyle tazarru ve niyazda bulunurdu:

“-Ey Ebu Bekr! Oğlun bir Âyet işitti ve canını verdi. Sen ise bunca yıldır Kur ’an okuyorsun, kılın bile kıpırdamıyor. Yoksa kalbintaş mıkesildi?” diye hayıflanırdı.

Ebû Bekir Verrak kuddise sirruh omur boyu Hızır aleyhisselÂm ’la goruşmeyi arzulardı. Her gun ibret almak maksadıyla kabristana gider gelir, bu esnÂda da bir cuz Kur ’Ân okurdu. Bir gun, yine bu maksatla evinden cıkarken nûr yuzlu bir ihtiyar kendisine selam verdi. Ebû Bekir Verrak kuddise sirruh hazretleri selamı aldı.

"BENİMLE SOHBET ETMEK İSTER MİSİN?"

Yaşlı zÂt:

“–Benimle sohbet etmek ister misin?” dedi.

Verrak hazretleri:

“–İsterim!” deyince, beraber yola revÂn oldular. Yolda giderken, dinlenirken hep sohbet ettiler. Eve donene kadar, yol boyunca, gidiş ve gelişlerinde sohbetleri devam etti.

Yaşlı zÂt, ayrılma vakti gelince Ebû Bekir Verrak kuddise sirruh hazretlerinden musaade istedi ve şunları soyledi:

“–Omur boyu gormek istediğin Hızır benim! Bugun benimle sohbet ettin, ama bir cuz Kur ’an okumaktan da mahrum kaldın!...” dedi. (Attar, s: 568-569)

Hızır ’la sohbet etmenin neticesi bu olursa, diğer insanlarla, ehli gafletle sohbet etmenin neticesi nasıl olur acaba? Rabbimiz cumlemizi ehl-i gafletten uzak durup Kur ’an ’la dost olan kullarından eylesin. Amin.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 292, Haziran 2010
İslam ve İhsan