
Mustehap, adap anlamına gelir. Mustehap; işlenmesi sevap olan, terk edilmesi gunah olmayan şeylerdir. Peki İslam ’da mustehabın hukmu nedir?Hak dostlarından BÂyezîd-i BistÂmî Hazretleri ’nin yaşadığı hadise, dînî sa­hada îtibÂr edilecek kimselerin tespitine dÂir, ne kadar ibretli bir misaldir.
BÂyezîd-i BistÂmî Hazretleri bir gun, halk arasında “velî” diye meş­hur olmuş bir şahsı gormek icin muridleriyle yola cıkmıştı. O zÂt evinden cıkıp mescide giderken, kıbleye doğru tukurdu. BÂyezîd Hazretleri, o şahsın bu ham ve lÂkayd hÂlinden cok muteessir oldu ve selÂm bile vermeden geri dondu. Talebelerine de şoyle dedi:
“‒Bu zÂt, Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in oğrettiği edeplerden birine riÂyet hususunda bile guvenilir değil! Hakk ’ın esrÂrı hususunda kendisine nasıl guvenilecek!”
İmÂm-ı RabbÂnî Hazretleri buyurur:
“Mustehapların yerine getirilmesi hususunda gevşeklik gosterilme­melidir. Zira mustehaplar, CenÂb-ı Hakk ’ın sevdiği ve rÂzı olduğu şeylerdir. Kişi, yeryuzunun bir koşesinde Hak TeÂl ’nın sevdiği ve rÂzı olduğu bir ameli bilir ve onu yapma imkÂnı olursa, bunu ganimet bilmelidir. Bu durum, birkac kırık saksı parcasıyla değerli pırlantaları satın alan kişinin hÂline benzer.”
“ALLAH TEKTİR, TEKİ SEVER!” İmÂm-ı RabbÂnî (ks) bir gun talebelerinden birine:
“‒Bahceden birkac karanfil getir!” buyurmuştu. O da gidip altı tÂne ka­ranfil getirdi. Hazret bunu gorunce mahzun bir ed ile şoyle bu­yurdu:
“‒Bizim talebeler hÂl Peygamber Efendimiz ’in; «Allah tektir, teki sever!» hadîs-i şerîfine dikkat etmiyorlar. HÂlbuki buna dikkat etmek mustehaptır.
İnsanlar mustehabı ne zannediyorlar? Mustehap, CenÂb-ı Hakk ’ın sevdiği şeydir. Allah TeÂl ’nın sevdiği bir amelin karşılığında butun dunya ve Âhiret verilse, yine de hicbir şey verilmemiş demektir. Biz mustehaba o kadar riÂyet ederiz ki, yuzumuzu yıkarken bile suyu once sağ tarafımıza getiririz. Zira işlere sağdan başlamak mustehaptır.”
Gorulduğu uzere Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’i en iyi tanıyan Hak dostu Âlim ve Âriflerin en muhim kerÂmeti, buyuk-kucuk butun hÂl ve hareketlerinde Sunnet-i Seniyye ’yi buyuk bir hassÂsiyetle yaşamaya calışmalarıdır.
Şunu da unutmamalıyız ki CenÂb-ı Hak, butun sÂlih amellere gayret edip butun gunahlardan sakınalım diye, rızÂsının da gazabının da hangi amelde tecellî edeceğini gizlemiştir. CenÂb-ı Hakk ’ın rızÂsı da gazabı da bÂzen buyuk, bÂzen orta, bÂzen de cok kucuk bir amelde tecellî edebilir.
KOPEĞE SU VERMESİ AFFINA VESİLE OLDU Nitekim bir hadîs-i şerifte bildirildiği uzere, susuz kalmış bir kopeğe su veren gunahkÂr bir kadın, bu merhameti sebebiyle affedilerek cennetlik olmuştur. Buna mukÂbil, kedisinin aclığına aldırış etmeyen ibadet ehli bir kadın da bu merhametsizliği sebebiyle cehennemlik olmuştur.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmÂm-ı RabbÂnî, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan