
Medîne ’de kurulan ve yaklaşık dort yuz Âileden muteşekkil kucuk İslÂmî site devletinin hudutları, on senede Irak ’a ve Filistin ’e ulaştı.Allah Rasûlu ’nun vefÂtı esnÂsında İslÂm orduları Bizans ve İran ’la harb etmekteydi. LÂkin ashÂbın on sene evvelki hÂli, tavrı, yaşayış tarzı, refah seviyesi ve evlerinin hendesesi değişmemişti. RiyÂzat hÂlinde yaşamaya devam ediyorlardı. Aşırı tuketim, oburluk, luks ve gosteriş, sahÂbe toplumunun tanımadığı bir hayat tarzıydı. Onlar dÂimÂ; “Yarın bu nefsin konağı mezar olacaktır.” idrÂki icinde idiler. Bu sebeple dunya nîmetlerini kendi nefislerine tahsis etmekten ve haddinden fazla kullanmaktan dÂim kacındılar. ÎmÂnın lezzet ve heyecanı ile bu nîmetleri insanlığın hidÂyet ve saÂdeti icin vÂsıta olarak kullandılar. Hayatlarını AllÂh ’ın rızÂsını kazanma istikÂmetinde şekillendirdiler.
Nitekim İslÂm ’ın mazlum, ezilmiş, dışlanmış ve somurulmuş insan toplulukları arasında sabahın fecri gibi sur ’atle ve berrak bir şekilde yayılmasının başlıca sebeplerinden biri de, ashÂbın, ulaştığı her yerde mukemmel bir İslÂm kimliği sergilemesi idi. Zira Allah Rasûlu ’nun has talebeleri olan ashÂb-ı kirÂm, AllÂh ’ın kullarına Hakk ’ın şefkat ve merhamet nazarı ile bakan, diğergÂm, durust, Âdil, ganî gonullu, tebliğ heyecanı ile dolu mustesn mu ’minlerdi.
Onlar dostluğun merkezine Allah ve Rasûlu ’nu yerleştirmişlerdi. Boylece okuma yazma dahî bilmeyen bir toplum, medeniyette zirveleşmişti. Zira gonuller dÂimÂ; “Allah bizden ne ister, Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- bizi nasıl gormek ister?” duşuncesinin ulvî heyecanı icindeydi.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı SaÂdet Toplumu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan