
Hz.MûsÂ'nın oğutlerine karşılık onu tehdit edip, meydan okuyan Firavun ve avanesi...Hazret-i Mûs ’nın gosterdiği mûcizeler, Firavun ’un kibir duygularını alt-ust etmiş; boylece o, tanrılık dÂvÂsını bir kenara bırakıp etrafındaki ileri gelenlerden fikir almaya mecbur kalmıştı.
“Dediler ki:
«–Onu ve kardeşini biraz burada beklet ve şehirlere toplayıcı vazîfeliler gonder; ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa getirsinler!»” (eş-ŞuarÂ, 36-37)
O donemde sihirbazlık cok ilerlemişti. Firavun, bu sebeple yapılan teklîfi hemen kabûl etti.
AllÂh TeÂl buyurur:
“And olsun Biz ona (Firavun ’a) butun delillerimizi gosterdik; yine de yalanladı ve diretti. Dedi ki:
«–Bizi, yaptığın buyu ile yurdumuzdan cıkarmak icin mi geldin, ey MûsÂ?! Oyle ise, muhakkak sûrette biz de Sana, aynen onun gibi bir buyu getireceğiz. Şimdi Sen, bizim aramızda, ne Sen ’in, ne de bizim muhÂlefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla!»” (TÂhÂ, 56-58)
Mûs -aleyhisselÂm-:
«–Buluşma zamanımız, bayram gunu kuşluk vaktinde insanların toplandığı zaman olsun!» dedi.
Bunun uzerine Firavun donup gitti.
Butun hîle (vÂsıtalarını) topladı; sonra geri geldi.” (TÂhÂ, 59-60)
“Boylece sihirbazlar, belli bir gunun tÂyin edilen vaktinde biraraya getirildi. Halka:
«–Siz de toplanıyor musunuz?! (Haydi hemen toplanın!)» denildi.” (eş-ŞuarÂ, 38-39)
MusÂbaka gunu herkes toplanmıştı. Halk, olacakları izlemek icin sabırsızlanıyordu.
“(Firavun ’un adamları

Sihirbazlar geldiklerinde Firavun ’a:
«–ŞÃ‚yet biz ustun gelirsek, muhakkak bize bir mukÂfat vardır, değil mi?» dediler.
Firavun cevap verdi:
«–Evet, o takdîrde hic şuphe etmeyin; gozde kimselerden olacaksınız!»” (eş-ŞuarÂ, 40-42)
Firavun sordu:
“–Peki, Mûs ’ya gÂlip gelebilecek misiniz?”
Baş sihirbaz şoyle dedi:
“–Biz sihrin son noktasındayız! Bu işi, yeryuzunde bizden daha iyi bilen kimse yoktur! YÂni biz, zirvenin de nihÂyetiyiz! Oyle ki, gokten bozucu bir guc inmedikce, onu mutlak yeneriz. Elbette biz daha guclu ve kuvvetliyiz!”
Mûs -aleyhisselÂm- ise, sihirbazları îkÂz etti:
“Mûs onlara:
«–Yazık size! AllÂh hakkında yalan uydurmayın! Sonra O, bir azÂb ile kokunuzu keser! İftir eden, muhakkak perîşÃ‚n olur!» dedi.” (TÂhÂ, 61)
Bu îkÂz sihirbazları duşunmeye sevk etti:
“Bunun uzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar; gizli gizli fısıldaştılar. Şoyle dediler:
«–Bu ikisi (Mûs ve HÂrûn) muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan cıkarmak ve sizin ornek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar sÂdece.»” (TÂhÂ, 62-63)
Bunun uzerine Mûs -aleyhisselÂm- şoyle dedi:
“–Oyle ise hîlenizi kurun; sonra sıra hÂlinde gelin! Muhakkak ki bugun, ustun gelen kazanmıştır.” (TÂhÂ, 64)
Her şeye rağmen sihirbazlar, yine de Hazret-i Mûs ’ya hurmet ve nezÂketen:
“Dediler ki:
«–Ey MûsÂ! Ya sen (once) at veya once atan biz olalım!»
(MûsÂ

«–Hayır, (once) siz atın!» dedi…” (TÂhÂ, 65-66)
“Mûs onlara:
«–Siz ne atacaksanız atın!» dedi.
Bunun uzerine iplerini ve değneklerini atarak:
«–Firavun ’un kudreti hakkı icin elbette bizler gÂlip geleceğiz.» dediler.” (eş-ŞuarÂ, 43-44)
“…(MûsÂ) bir de baktı ki, buyuleri sÂyesinde ipleri ve sopaları, kendisine gercekten koşuyor gibi gorunuyor. MûsÂ, birden icinde bir korku duydu. (Ona):
«–Korkma! Ustun gelecek olan kesinlikle sensin! Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun! Yaptıkları sÂdece bir buyucu hîlesidir. Buyucu ise, nereye varsa (ne yapsa) iflÂh olmaz!» dedik.” (TÂhÂ, 66-69)
Bundan sonra Mûs -aleyhisselÂm-, kendisini toparladı. İcindeki urperti zÂil oldu:
“Onlar (iplerini) atınca, Mûs dedi ki:
«–Sizin getirdiğiniz sihirdir. AllÂh onu boşa cıkaracaktır. Cunku AllÂh, bozguncuların işini duzeltmez.»” (Yûnus, 81)
Âyet-i kerîmeden de anlaşıldığı gibi sihirbazlık, yÂni buyuculuk, sÂdece bir aldatma, yaldızlama ve fesatcılıktan ibÂrettir.
“Sonra Mûs asÂsını attı; bir de ne gorsunler, onların uydurduklarını yutuveriyor!” (eş-ŞuarÂ, 45)
“Biz Mûs ’ya, «–AsÂnı at!» diye vahyettik. Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor!” (el-A ’rÂf, 117)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
HZ.MUSA VE HZ.İSA'NIN ŞEMALİ NASILDI?