Zulkarneyn -aleyhisselÂm-, yaptığı seferlerden birinde, olum endişesi ve nefs engelini aşmaya calışan bir kavme uğradı. Oradaki insanların duny serveti nÂmına altın, gumuş gibi hicbir şeyleri yoktu. Rızıklarını sebzeden te ’mîn ederlerdi. Sebzelerini korumakta cok ihtimam gosterirlerdi. Ayrıca bu kavimde herkes, kendi mezarını kazar, her gun onu temizler ve ibÂdetlerini burada yapardı.
Zulkarneyn -aleyhisselÂm-, bunların hukumdarlarını cağırttı. Hukumdar:

“–Ben kimseyi istemiyorum. Beni isteyen de yanıma gelir!” dedi. Zulkarneyn -aleyhisselÂm-, bu soz uzerine hukumdarın yanına giderek:

“–Ben seni dÂvet ettim, niye gelmedin?” diye sordu. Hukumdar:

“–Sana bir ihtiyacım yok, olsa gelirdim.” cevÂbını verdi. Bunun uzerine Zulkarneyn -aleyhisselÂm-:

“–Bu hÂliniz nedir? Sizdeki bu hÂli kimsede gormedim!” deyince, Hukumdar:

“–Evet biz, altın ve gumuşe kıymet vermiyoruz. Cunku baktık ki bir kimsenin eline bunlardan bir miktar gecince, bu sefer daha fazlasını isteyerek huzûru bozuluyor... Onun icin dunyÂlık peşinde değiliz.” dedi.

Zulkarneyn -aleyhisselÂm-:

“–Bu mezarlar nedir? Neden bunları kazıyor ve ibÂdetlerinizi burada yapıyorsunuz?” diye sordu.

Hukumdar:

“–DunyÂlık peşinde koşmamak icin bunu boyle yaptık. Mezarları gorup de oraya gireceğimizi hatırlayınca, her şeyden vazgeceriz.” dedi.

Zulkarneyn -aleyhisselÂm-:

“–Nicin sebzeden başka yiyeceğiniz yoktur? Hayvan yetiştirseniz; sutunden, etinden istifÂde etseniz olmaz mı?” dedi.

Hukumdar:

“–Mîdelerimizin hayvanlara mezar olmasını istemiyoruz. Bitkilerle gecimimizi sağlıyoruz. ZÂten boğazdan aşağı gectikten sonra hicbirinin tadını alamayız!” diye cevap verdi.

KİMSEYE KIZMA! SAKIN ACELE ETME!

Hazret-i Zulkarneyn -aleyhisselÂm- ’ın diğer bir ibretli kıssası da şoyledir:

Birisi Zulkarneyn -aleyhisselÂm- ’a:

“–Bana îmÂnımı ve yakînimi kuvvetlendirecek bir şey oğret!” dedi.

O da:

“–Gazap edip kimseye kızma! Zîr şeytanın insana en cok hulûl edeceği Ân gazap Ânıdır. Sakın acele etme! Acele ettiğin zaman, nasîbini zÂyî edersin. Yakın ve uzağa karşı mulÂyim ol! İnatcı, inkÂrcı ve zÂlim olma!” diye cevap verdi.

HZ. ZULKARNEYN ’İN VASİYETİ

Zulkarneyn -aleyhisselÂm- olmeden evvel şoyle vasiyet etmiştir:

“–Beni yıkayın, kefenleyin! Sonra bir tabuta koyun! Yalnız kollarım dışarıya sarkık kalsın! HizmetkÂrlarım arkamdan gelsin! Hazînelerimi de katırlara yukleyin! Halk, benim son derece ihtişamlı bir saltanat ve duny mulkune rağmen eli boş gittiğimi, hizmetkÂrlarımın da, hazînelerimin de bu dunyÂda kalarak benimle beraber gelmediğini gorsun! Bu yalancı ve fÂnî dunyÂya aldanmasın!..”

Soyledikleri aynen yapıldı. Âlimler bu vasiyeti şoyle tefsîr ettiler:

“Arkamdan gelen ordular ile doğu ve batıya hÂkim oldum. Maiyyetimde bircok hizmetci ve sayısız asker vardı. Hicbiri emrimden dışarıya cıkmadı. DunyÂ, baştanbaşa benim idÂrem altında idi. Sayısız hazînelere sÂhip oldum. Fakat duny nîmetleri kalıcı değildir. İşte gorduğunuz gibi mezarıma eli boş gidiyorum! İşte duny malı dunyÂda kaldı. Sizler Âhirette faydalı olan işleri yapın!..”

Nitekim RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de Hazret-i Zulkarneyn -aleyhisselÂm- ’ın vasiyetiyle işÃ‚ret ettiği hakîkati şoyle beyan buyurmuşlardır:

“Oluyu (kabre kadar) uc şey tÂkip eder: Coluk-cocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi doner, biri kalır. Coluk-cocuğu ve malı doner, ameli (kendisiyle) kalır.” (BuhÂrî, Rikak 42; Muslim, Zuhd 5)

Hazret-i Zulkarneyn, zırh yapıp satar, elinin emeği ile gecinirdi. İhtiyacından fazlasını da infÂk ederdi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan