
Filistinliler o gune Nekbe diyor. Nekbe Arapca'da "felaket" demek. Nekbe yaklaşık 750 bin Arabın Filistin'den topluca goc ettirilmesini ifade ediyor. Bir cok kişiye gore goc 1948'de başladı ama aslında Nekbe cok daha oncesine dayanıyor.
1799'da Fransa'nın Arap dunyasını işgali sırasında Napolyon Filistin'i Fransız koruması altında Yahudilere anavatan olarak sunan bir kanun yayınladı. Bu aynı zamanda bolgedeki Fransız varlığını sağlamanın da bir yoluydu. Napolyon'un Ortadoğu'da bir Yahudi devleti fikri o donemde gercekleşmedi ancak ortadan da kalkmadı. 19. yuzyılın sonlarında plan İngilizler tarafından yeniden gundeme getirildi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılıp, Filistin'de İngiliz mandasının kurulmasından sonra, somurgeci İngiliz gucler Filistin topraklarında Siyonist bir devlet yaratma planını uygulamaya başladı. Aynı donemde Siyonist hareket somurgeci gucler uzerinde Yahudilerin Filistin'e kitlesel gocunu desteklemeleri ve Siyonistlerin toprak talebini tanımaları yonunde lobi faaliyetleri yurutuyordu.
İNGİLİZ BAŞBAKANI DA SİYONİSTLERİ DESTEKLEDİ
1917'de yayınlanan Balfour Deklarasyonu İngilizlerin Filistin'de ulusal bir Yahudi anayurdunu desteklediğini ilan ediyordu. Deklarasyon donemin İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour'un İngiliz Siyonist hareketinin onderi Baron Rothschild'e yazdığı bir mektuptu. 1914 yılında Siyonist olan donemin İngiliz başbakanı David Lloyd George da mektubun arkasında durdu.
Mektupta İngiltere'nin bu amacın gercekleşmesi icin elinden gelen cabayı gostereceği belirtiliyordu. Siyonistler icin bu acık bir zaferdi. Siyonistlerin Filistin'e İngiliz desteğiyle gercekleşen akını Filistinlilerin sert direnciyle karşılaştı. Siyonist yerleşimler icin Yahudilerin toprak satın almasıyla on binlerce Filistinli yerinden yurdundan edildi. Tum surec İngiliz desteğiyle yurutuluyordu.
FİLİSTİNİLERİN İKİ DUŞMANI
Kudus'teki Filistin yonetimi toprak sorunuyla ilgili goruşmeleri surdurme konusunda ısrar ederken, 1922'ye kadar Hayfa'da yaşayan Suriyeli bir lider olan İzzettin El Kassam İngilizlere ve Siyonistlere karşı silahlı mucadele cağrısı yaptı. 1935'te El Kassam'ın cevresi İngiliz gucleri tarafından kuşatıldı ve Kassam birkac adamıyla birlikte olduruldu. Onun direnci pek cok Filistinliye oncu oldu. 1936'dan itibaren İngiliz emperyalizmi ve Siyonizm'e karşı bir Arap isyanı başladı. 1939 yılında İngilizler isyanı bastırdı. Filistinliler kendilerini iki duşmanla birden savaşırken buldular: Somurgeci İngiliz gucler ve Siyonist milis gucleri.
İngilizler başta Yahudilerin Filistin'e kitlesel gocunu desteklemiş olmasına rağmen, daha sonra Arap direncini yumuşatmak amacıyla ulkeye gelecek Yahudi sayısına sınırlama getirdiler. Bu sınırlama Siyonsitleri hayal kırıklığına uğrattı. İngilizleri ulkeden cıkarmak icin İngiliz yetkililerine karşı bir dizi terorist saldırı başlattılar. Siyonistler Arap Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurma hayallerini surdurmeye devam ettiler. Ote yandan direnişci Filistin guclerinin yetersizliği ve silahsızlığı ortadaydı. İngilizlere ve Araplara karşı Siyonist saldırılar arttıkca, İngilizler Filistin sorununu yeni kurulan Birleşmiş Milletler'e devretmeye karar verdi.
FİLİSTİNLİLER YA TOPRAKLARINI TERK EDECEKLERDİ YA DA OLECEKLERDİ
Kasım 1947'de, BM Genel Kurul'u Filistin'in bir Yahudi, bir de Arap devleti olarak ikiye bolunmesini ongoren bir plan teklifinde bulundu. Filistin'de bir coğu henuz birkac yıl once Avrupa'dan gelen Yahudiler, nufusun ucte birini oluşturuyordu ve tarihi Filistin'in %5,5'inden bile azının kontrolunu ellerinde bulunduruyordu. Ancak BM'nin teklifine gore tarihi Filistin'in %55'ine sahip olacaklardı. Filistinliler ve Arap muttefikleri plana karşı cıktılar. Ancak Siyonist hareket Arap topraklarında bir Yahudi Devleti duşuncesini meşrulaştıracağı perspektifiyle planı kabul etti. Fakat onlar da teklif edilen sınırları kabul etmeyip tarihi Filistin'in daha buyuk bir kısmını işgal etmek icin mucadeleye devam ettiler. Filistin'de İngiliz mandasının etkili olduğu 1948 yılı başlarında Siyonist gucler onlarca koy ve şehri ele gecirmişti. Bircok defa organize soykırımlar gercekleştirdiler. Siyonistlerin mesajı cok acıktı: Filistinliler ya topraklarını terk edeceklerdi ya da oleceklerdi.
FİLİSTİNLİLER BİR GECEDE DEVLETSİZ KALDI
14 Mayıs 1948'de İngiliz mandası sona erecekti. Bu tarih yaklaştıkca, Siyonist gucler Filistin topraklarını ele gecirme cabalarına hız verdiler. Nisan 1948'te Siyonistler en buyuk Filistin şehirlerinden biri olan Hayfa'yı ele gecirdi. Daha sonra gozlerini Yafa'ya cevirdiler. İngiliz guclerinin ulkeden resmen ayrıldığı gun Siyonistlerin o donemki lideri David Ben Gurion İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. Filistinliler bir gecede devletsiz kaldı. Dunyanın iki buyuk gucu ABD ve Rusya İsrail Devleti'ni dakikalar icinde tanıdı.
Siyonistler, Filistinliler uzerindeki etnik temizlik kampanyalarına devam edince, komşu Arap ulkeler ve Yahudi devleti arasında bir savaş patlak verdi. BM İsvecli diplomat Folke Bernadotte'yi Filistin arabulucusu olarak tayin etti. Bernadotte Filistinlilerin cektiği acıların farkına vardı ve bu noktaya dikkat cekti. Ancak İsvecli diplomatın devam eden etnik temizliği sona erdirme ve barışcı bir cozum getirme cabaları Eylul 1948'te Siyonistler tarafından bir suikast sonucu oldurulmesiyle sona erdi.
1949 yılına kadar 700 binin uzerinde Filistinli multeci durumuna duştu ve 13 binden fazla Filistinli İsrail ordusu tarafından olduruldu. BM savaşan İsrail ve Arap ulkeleri arasında bir ateşkes anlaşması sağlama calışmalarına devam etti.
Bernadotte'nin yerine Amerikalı yardımcısı Ralphe Bunche atandı. Bunche Arap ulkeleri ve İsrail arasındaki goruşmelere liderlik etti. Goruşmeler Arap ulkelerinin yeni kurulan Siyonist devlete daha fazla Filistin toprağı vermesiyle sonuclandı. İsrail Mayıs 1949'da BM'ye kabul edildi ve tarihî Filistin topraklarının %78'i uzerindeki hakimiyeti tescillenmiş oldu. Kalan %22'si ise hala işgal altındaki Gazze Şeridi ve Batı Şeria olarak şekillendi. Halihazırda yuz binlerce Filistinli multeci, multeci kamplarında eve donmeyi bekliyor.
Siyonist anlayış Filistinlileri kendi topraklarından temizlemeyi amacladı. Aynı zamanda Filistin kultur ve mirasını da silmeye calıştı. Genel amac Filistinlileri dunya haritasından tamamen silmekten başka bir şey değildi. Nekbet 1948'de sona ermedi. Filistin'in etnik temizliği hala devam ediyor. Tabii ki buna bağlı olarak Filistin direnişi de devam ediyor.
Kaynak: Al Jazeera Turk
İslam ve İhsan