
HallÂc-ı Mansûr (k.s.) neden idam edildi? HallÂc-ı Mansûr (k.s.) “Ene ’l Hak” sozuyle ne demek istemişti? İşte kendi dilinden HallÂc-ı Mansûr ’un (k.s.) uzerine rahmet yağdıran hÂl...RivÂyet edildiğine gore HallÂc-ı Mansûr ’un -rahmetullahi aleyh- îdÂm edilmeden once yaptığı şu duÂ, onun AllÂh ’a duyduğu muhabbetin seviyesini ve ihlÂsını ne guzel sergilemektedir:
“AllÂh ’ım! Sen ’in kulların, Sana olan yakınlıklarından ve dinlerine bağlılıklarından dolayı beni oldurmek icin toplandılar. Onları bağışla. Cunku Sen, bana lutfettiğin sırları, onlara da nasîb etseydin, hakkımda boyle duşunmeyeceklerdi. ŞÃ‚yet onlardan gizlediğin şeyleri, benden de gizlemiş olsaydın, boyle ifşaatta bulunmayacaktım. Y Rabbî onları affet! Cunku onlar, beni Sana kavuşturuyorlar.”
ENE ’L HAK HallÂc ’ın -rahmetullahi aleyh- hÂlini mÂn Âleminde seyredenlerden nakledilir ki, onu darağacında astıkları vakit iblis yanına geldi ve:
“–Bir «ene» sen dedin, bir «ene» de ben dedim. Nasıl oluyor da bu yuzden senin uzerine rahmet, benim uzerime ise lÂnet yağıyor!” diye sordu.
HallÂc -rahmetullahi aleyh- iblise şoyle cevap verdi:
“–Sen, «ene» demekle kendini Âdem ’den ustun gormuş, kibrini ortaya koymuştun. Ben ise «Ene ’l-Hak» diyerek kendimi Hak ’ta ifn ettim. Benliği ortaya koymak olan kibir, Cehennem alÂmetidir. Benliği ortadan kaldırmak, yÂni Hak ’ta fÂnî olmak ise «hîc»liğin ifÂdesidir. Bu sebepten bana rahmet, sana ise lÂnet ve zillet indi.”
DİNE SADAKAT HallÂc ’ın -rahmetullahi aleyh- kendisini ziyaret eden İbrÂhim bin FÂtik ’e şoyle dediği nakledilir:
“–Ey oğlum! BÂzı insanlar benim kufre duştuğume inanıyorlar, bÂzıları da velî olduğum kanaatindeler. AllÂh katında ve benim nazarımda, kufrumu îlÂn edenler, velî olduğumu soyleyenlerden daha sevimlidir.”
“–Efendim, nicin boyle soyluyorsunuz?” denildiğinde ise:
“–Velî olduğuma inananlar, bana olan husn-i zanlarından dolayı; kufrume kÂil olanlar ise, dinlerine olan bağlılıkları sebebiyle boyle yapıyorlar. Dînine sadÂkat gosteren kimse, sÂdece husn-i zan besleyenden AllÂh katında daha sevimlidir.” buyurmuştur.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan