
Seleme ibni Hişam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ’in “ferrar değil kerrar” iltifatına mazhar bir sahabi!...
İslÂm ’ın ilk yıllarında musluman olup muşrik ailesinin işkencelerine karşı sabırla direnen bir iman eri!...
O, Mekke ’de doğup buyudu. Kureyş kabilesinin en itibarlı kollarından Beni Mahzum ’a mensuptur. Adı, Ebû HÂşim Seleme b. HişÃ‚m b. el-Mugīre el-Mahzûmî el-Kureşî ’dir.
İslam ’ın azılı duşmanı Ebû Cehil ’in ve Mekke ’nin fethi esnasında musluman olan HÂris ibni HişÃ‚m ’ın oz kardeşidir. HÂlid ibni Velîd radıyallahu anh ’in amcasının oğludur. Annesi şair sahÂbîlerden ve ilk muslumanlardan DubÂa bint Âmir ’dir. Seleme hakkında soylediği şu mısralar meşhurdur:
Ey kendisine hurmet edilen, selam verilen KÂbe ’nin Rabbı olan Allahım!
Seleme ’yi butun duşmanlarına karşı galib eyle, onu guclendir.
Ey Allahım! Ona butun işlerinde iki el ver!
Birisiyle devamlı versin comert olsun, oburuyle de ikram olunsun. (UsdulgÂbe II, 531)
Seleme ibni Hişam, Mekke doneminde İslÂmiyet ’i kabul etti. İslÂm nurunun Mekke ufuklarını aydınlattığı ilk yıllardı. Hidayet nuru ile kalbler, gonuller aydınlanmaya başlamıştı. Cehalet ve zulum karanlıklarında kalan insanlık, vahşetle paslanan ruhlar, zulmetten kurtuluyor ve bir bir huzura kavuşuyor, aydınlığa cıkıyordu.
SON DİN İSLÂM'A DÂVET
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanları gonulden fethetmeye calışıyor, son din İslÂm ’a dÂvet ediyordu. Yakın akrabalarını bir bir uyarıyor, insanlığı şirkin ve kufrun korkunc pencesinden kurtarmaya gayret ediyordu.
İslÂm ’ın muhabbet, merhamet ve şefkatiyle insanlar arasında o kadar guclu, sağlam bir kardeşlik kurulmuştu ki, herkesin safı netleşmişti. Kufur cephesinde kalanlarla, îmÂn safında yer alanlar arasında daha once mevcut olan kan bağı, akrabalık munÂsebetlerinden hic bir eser kalmamıştı. Muşrik baba, mu ’min oğlunu en buyuk duşman biliyor, îmÂnsız kardeş, İslÂmiyeti secen kardeşini en azılı hasım olarak goruyordu.
Bu tablo HişÃ‚m ’ın beş oğlu arasında cok acık bir şekilde muşÃ‚hede ediliyordu. Seleme ile HÂris, Peygamber efendimizin yanında yer alırken, aynı babadan gelen Ebû Cehil, Âs ve HÂlid kufur ve şirkin elebaşılığını yapıyorlardı. Bu nasîbsiz uclu Bedir ’de kufur uzere olmuşlerdir. (İstiab II, 643; İsÂbe III,130.)
Buyuk kardeşi Seleme ibni Hişam radıyallahu anh ’ın îmÂn ettiğini duyunca, Ebû Cehil ’in hısımlığı hasımlığa donuşuvermişti. Kendi Âilesinden bir ferdin Allah Rasûlunun safına gecmesini hic hazmedemedi. Onu vazgecirmek icin her turlu yola başvurdu. Fakat butun cabaları boşa cıktı. ÎmÂnın lezzetini kalbinde tadan bir kimsenin, tekrar donup kufrun zehirini ağzına alması hic mumkun muydu? Elbette değildi.
İLK MUSLUMANLAR NEDEN HİCRET ETTİ?
Seleme ibni Hişam radıyallahu anh, muşriklerden cok işkence gordu. ZÂlim kardeşinin eza ve cefasına dayanamadı. İlk kafile ile Habeşistan ’a hicret etmek zorunda kaldı. Orada dinlerini, inanclarını rahatlıkla yaşamaya başladılar. Memleketlerinden hicret edeli uc ay olmuştu. Kulaklarına; “Mekkeliler îmÂn etti, Velîd ibni Mugîre musluman oldu” diye bir haber geldi. Bu haber uzerine iclerinden bazıları geri dondu. Fakat Mekke ’ye yaklaştıklarında duydukları haberin asılsız olduğunu oğrenince hayÂl kırıklığına uğradılar. Habeşistan ’a tekrar geri donemediler. Mekke ’ye de kefilsiz girmek mumkun değildi. Mekke ’ye girmek demek, muşriklerin rev gorecekleri ez ve cefÂları peşinen kabûl etmek demekti.
Boyle bir tehlikeyi savuşturmak icin bir kısmı Mekke ’de bulunan akraba ve yakınlarının himÂyesine girmeyi duşundu. Bir kısmı da himÂyeyi kabul etmeyip Mekke ’ye gizlice girdi ve uzun muddet saklandılar. Fakat bir sure sonra muşrikler tarafından yakalandılar. Seleme bin HişÃ‚m, Velîd bin Velîd, HişÃ‚m bin Âs, Abdullah bin Suheyl ve daha birkac sahÂbî muşrikler tarafından tutulup hapsedildiler.
BASKI VE ZULUM GOREN SAHABİ
İslÂm ’ın azılı duşmanı Ebû Cehil, kendi oz kardeşi Seleme ibni HişÃ‚m radıyallahu anh ’e işkence yapıyordu. Yoruluncaya kadar dovuyor, turlu hakÂretler ediyor, ac susuz bırakıp gunlerce acı ve ızdırap cektiriyordu. Butun bu zulumleri, “Belki direnci kırılır da dîninden vazgecer” duşuncesiyle yapıyordu. Halbuki iman nuru ile kalbini doldurmuş olan Seleme radıyallahu anh ’de kÂinÂta meydan okuyacak kadar kuvvetli bir îmÂn, bitip tukenmez bir Rasûlullah sevgisi vardı.
Bu uc sahabi îmÂnda en ufak bir tereddude kapılmadı. Kendilerine rev gorulen işkencelere aldırmadı. Sabrettiler!.. Direndiler!..
Bu îmÂn fedÂîlerinin acıklı hÂlini bilen, onların cektiği sıkıntıyı kendi rûhunda hisseden İki Cihan Guneşi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir ay muddetle her sabah namazında onlar icin du etti ve: “Allahım, Velîd bin Velîd ’i kurtar! Allahım, Seleme bin HişÃ‚m ’ı kurtar! Allahım, Iyaş bin Rebia ’yı kurtar! Allahım, mu ’minlerin zayıf olanlarını kurtar!” diye niyazda bulundu.
Peşinden şu Âyet-i kerimeyi okudu: “Onların hicbir careye gucu yetmiyor, hicbir yol bulamıyorlar.” (Nisa: 98)
Hadisteki Velid ibni Velid, Hazreti HÂlid ’in kardeşi ve Velid bin Muğîre ’nin oğludur. Bedir ’de muşriklerin safındaydı, muslumanlara esir duştu ve fidyeyle kurtuldu. Sonra musluman oldu, lÂkin Mekke ’den bırakmadılar.
Mekke muşriklerinin elinde bulunan bu uc sahÂbî birbirlerinin amca cocuklarıydı. Mugîre ucunun de dedesiydi. Velîd ibni Velîd musluman olup Mekke ’ye gidince hapsedilmiş, Iyaş bin Rebia hicret esnÂsında Ebû Cehil tarafından kandırılmıştı. Bu uc sahÂbî de bir aradaydı. Ucunu birbirlerine bağlamışlardı. Seleme ibni Hişam, Iyaş ve HişÃ‚m radıyallahu anhum Medîne ’ye hicret emri cıkınca bile esÂret zincirinden kurtulamadı. Hatt bu yuzden Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katılamadılar. (İbn Sa‘d, IV, 130-131)
Bu dualar hurmetine Allah Teala onlara bir cıkış yolu lutfetti. Bir muddet sonra Velîd ibni Velid radıyallahu anh bir fırsatını bularak kactı ve Medîne ’ye geldi. Sevgili Peygamberimiz onu gorunce cok sevindi. Velîd ’e diğer kardeşleri Seleme ile Iyaş ’ın durumunu sordu. Velîd de, onların ayaklarının birbirine bağlı bulunduğunu, şiddetli azÂb ve işkence icinde kıvrandıklarını haber verdi.
BEKLENEN KURTARICI
Fahr-i KÂinat sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, bu mağdûr ashabını muşriklerin elinden kurtarmak istiyordu. Bunun icin ashabına donerek:
“- Bunları kim kurtarıp Medîne ’ye getirir?” diye sordu.
Velid ibni Velid radıyallahu anh hemen ayağa kalktı ve:
“- Onları ben kurtarıp size getiririm y Rasûlallah!” diye cevap verdi.
Mekke ’ye giden Velîd radıyallahu anh gizlice şehre girdi. Bir kadından Seleme ile Iyaş ’ın bulundukları yeri oğrendi. Geceleyin oraya varan Velîd, bağlandıkları ipi kesti, onları devesine bindirerek Mekke ’den cıkardı. Sabahleyin onların kactıklarını oğrenen muşrikler peşlerine duştulerse de ele geciremediler. Velîd radıyallahu anh iki arkadaşıyla birlikte Medîne ’ye geldiğinde yurumekten ayak parmakları parcalanmış, kanlar icinde kalmıştı. İki mumtaz sahÂbînin kurtulduğunu oğrenen Sevgili Peygamberimiz cok sevindi.
AllÂh Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem onlar icin on beş gun veya bir aya yakın dua etmişlerdi. Ramazan Bayramı ’nın sabahında bu duayı bıraktılar. Hazreti Omer radıyallahu anh bunun sebebini sorduğunda: “–Onların geldiğini bilmiyor musun?” buyurdular. Tam o esnÂda yol acıldı, Velid ibni Velid radıyallahu anh arkadaşlarını getiriyordu. Velid nefes nefese AllÂh Rasûlu ’nun huzuruna geldi ve rûhunu teslim etti. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem onun hakkında: “–Bu kişi şehittir, ben buna şÃ‚hidim!” buyurdular. (Ebû DÂvûd, Vitir, 10/1442; Beyhakî, es-Sunenu ’l-kubrÂ, II, 200)
Seleme ibni HişÃ‚m radıyallahu anh artık rahatlamıştı. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ’in huzurunda bulunmanın mutluluğunu yaşıyordu. Mescid-i Nebi ’de peşinde namaz kılıyor, yakın cevresinde yer alarak hizmetinde ve sohbetinde bulunuyordu. Gozunu İki Cihan Guneşi Efendimiz ’den hic ayırmıyordu. Kendisiyle birlikte savaşlara katıldı. Efendimiz ’in vefÂtına kadar Medîne ’de kaldı.
FURRÂR DEĞİL KURRÂR
Mûte Savaşı ’nda bir ara mucahidler geri cekilmek zorunda kalmışlardı. Me­dine ’ye donunce bazı kimseler onlar hakkında “furrÂr” (savaştan kacanlar) ifadesini kullandılar. Bu sozden rahatsız olan Seleme ibni HişÃ‚m radıyallahu anh bir muddet insanların arasına ve mescide namaz kılmaya cıkmadı.
Bu durumun farkına varan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz onlar hakkında: “Seleme ve arkadaşları savaştan kacanlar (ferrÂrun) değil yeni bir saldırı icin geri cekilenler (kurrÂr) ’dır” buyurdu ve Seleme ’nin evden cıkmasını istedi. (VÂkıdî, II, 764-765; İbnu ’l-Esîr, II, 284)
Seleme ibni HişÃ‚m radıyallahu anh, Hazreti Ebû Bekir Sıddıyk radıyallahu anh ’in hilÂfeti doneminde Suriye tarafına gercekleştirilen seferlere katıldı. Hazreti Omer radıyallahu anh ’in halîfeliği sırasında vuku bulan 14 hicri/ 635 miladi yılında Bizanslılar ’la yapılan Mercissuffer savaşında şehîd duştu. (İbn Sa‘d, IV, 131)
Allah ondan razı olsun.
Rabbimiz cumlemize Seleme ibni Hişam radıyallahu anh ’ın imÂnî heyecan,sadakat ve sabrından hisseler nasib eyleyip şefaatlerine nail eylesin. Âmin.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 362, Nisan 2016
İslam ve İhsan