
Kosova Fatihi, Veli, Şehit, Gazi HunkĂ‚r, 3. Osmanlı Sultanı 1. Murat (HudĂ‚vendigĂ‚r) kimdir? Sultan 1. Murat ’ın hayatı ve yaptıkları...1. Murat, Murad-ı HudavendigĂ‚r veya Gazi Hunkar, Osmanlı Devleti ’nin ucuncu padişahıdır.
KISACA SULTAN 1. MURAT KİMDİR? - Kısaca Sultan 1. Murat ’ın Hayatı Sultan 1. Murat, 1326 ’da, Bursa ’da doğdu. Babası Orhan Gazi, annesi Bizans tekfurlarından Yar Hisar Tekfuru ’nun kızı olan Nilufer Hatun ’dur (Holofira). Sultan Birinci Murad, uzun boylu, değirmi yuzlu ve iri burunluydu. Kalın ve adaleli bir vucuda sahipti.
Başına mevlevî sikkesi uzerine destar sarılı bir başlık giyerdi. Cok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz elbiseden hoşlanırdı. İlk eğitimini, annesi Nilufer Hatun ’dan aldı. Daha sonra tahsilini tamamlamak icin Bursa ’ya gitti. Buradaki Medreselerde ilim ve sanat adamları ile beraber calıştı.
Sultan Birinci Murad, gayet nazik, sevimli ve cok halim selim bir insandı. Âlim ve sanatkĂ‚rlara hurmet gosterir, fakirlere ve kimsesizlere şefkatli davranırdı. Dahî bir asker ve devlet adamıydı. “Derviş Gazilerin, Şeyhlerinin, Kralı Murad Gazi” diye anılan Sultan Birinci Murad, butun hayatı boyunca plĂ‚nlı ve programlı hareket etti.
Sultan Birinci Murad, fethettiği yerlerde yaşayan Hristiyan halka iyi davrandığı icin onların sevgisini kazanmıştı. 1382 yılından itibaren “Murad HudavendigĂ‚r” diye anılan Sultan Birinci Murad, Birinci Kosova Savaşı ’ndan sonra savaş alanını gezerken, 1389 yılında Sırp AsilzĂ‚desi Milos Obravic (Sırp Kralı Lazar ’ın damadı) tarafından hancerlenerek şehit oldu.
Erkek cocukları: Yakub Celebi, Yıldırım Beyazıt, Savcı Bey ve İbrahim
Kız cocukları: Nefise ve Sultan Hatun
Balkanları Turk yurdu haline getiren Sultan 1. Murat ’ın ayrıntılı hayatı.
SULTAN 1. MURAT DONEMİ (1360 - 1389) "I. Murat, (1326-1389) yılları arasında hukum suren ucuncu Osmanlı Sultanıdır. Babası Orhan GĂ‚zî, annesi Nilufer Hatun ’dur. Doğduğu sene, dedesi Osman GĂ‚zî vefat etti ve Bursa fethedildi.
Sultan 1. Murat Han, devrinin zĂ‚hirî ve bĂ‚tınî ilimlerinde otorite olan buyuk şahsiyetler tarafından yetiştirilmiştir. Ağabeyi Rumeli fĂ‚tihi Suleyman Bey ’in vefatı uzerine veliaht tĂ‚yin edildi. Kısa bir muddet sonra babası vefat etti. Bursa ’ya dĂ‚vet edilerek Osmanlı tahtına oturtuldu. HudĂ‚vendigĂ‚r ve GĂ‚zî-HunkĂ‚r diye anıldı.
Bir devlet adamında bulunması gereken mumtaz vasıflara mĂ‚lik olan Murat Han, aynı zamanda kalbî derinliğe de sahipdi. İşte bu kalbî derinlik sebebiyle velîlik, ahî şeyhliği ve şehîdlik gibi mĂ‚nevî pek yuce makamlara vĂ‚sıl oldu.
PENCİK SİSTEMİ NEDİR? O, Anadolu ’da sukûn ve huzûru kısa bir zamanda sağladıktan sonra istikĂ‚metini Rumeli ’ye cevirdi. O ’nun zamanında futûhĂ‚t, Avrupa ’ya yayıldı, İslĂ‚m hukûkuna gore harpte elde edilen ganîmetlerin beşte biri devletin hakkı olduğundan “Pencik (beşte bir) KĂ‚nûnu” cıkarıldı. Fethedilen yerlerde Osmanlı devlet teşkilĂ‚tı mukemmel bir sûrette te ’sîs edildi. Kimse ac ve acıkta bırakılmayıp, fakir-zengin, muslim-gayr-i muslim herkes buyuk bir huzûr ve seĂ‚dete kavuşturuldu.
SIRPSINDIĞI ZAFERİ Butun bu guzel hamleler devam ederken Osmanlı ’nın batıdaki futûhĂ‚tı neticesinde krallıklarının son bulacağından endîşe eden Avrupalı Hıristiyan devletler, 60-100 bin kişilik bir “haclı seferi” duzenlediler.
Bunun uzerine Sultan I. Murat, Hacı İlbey kumandasındaki dortbin kişilik bir orduyu, keşif maksadıyla onların uzerine gonderdi. Diğer taraftan haclılar da, Meric ’i gectikleri halde hicbir mukĂ‚vemet ile karşılaşmadıklarından zafer cığlıkları atarak şenlikler yapmaya başlamışlardı. Yiyip icip sarhoş olduktan sonra uyudular. Duşmanın gafletinden istifĂ‚de eden Hacı İlbey, uc koldan duşman uzerine bir gece baskını yaptı.
Dortbin kişilik Osmanlı askerinin hucûmu ile neye uğradığını şaşıran ve paniğe kapılan muttefik haclı askerleri buyuk bir bozguna uğradılar. Gece karanlığında pek coğu birbirini kırarak cekilirken, geriye kalanların ekserîsi de Meric Nehri ’nde boğuldu. Kurtulabilen cok az bir kısmı kacabildi. Tan yeri ağardığında artık butun kĂ‚firler tamamen helĂ‚k olup gitmişti. Boylece tĂ‚rîhteki meşhur “Sırpsındığı” zaferi meydana gelmiş oldu. Haclılar perîşĂ‚n oldular. Bu hĂ‚diseden sonra başşehir, Bursa ’dan Edirne ’ye nakloldu.
CĂ‚miler, medreseler, bircok kultur muesseseleri inşĂ‚ edilerek Edirne, devletin aynı zamanda bir medeniyet merkezi hĂ‚line getirildi. Anadolu ’dan yeni fethedilen yerlere goc eden Muslumanlar, oralarda da İslĂ‚m ’ın yuce hayat tarzını ve yaşayışını sergilediler. AhlĂ‚k ve fazîlet numûnesi oldular. Devletin Ă‚dil idĂ‚resi ve kurduğu hayır muesseseleri, her yerde buyuk bir hoşnutluk meydana getirdi. Hudutlar, tĂ‚ orta Avrupa ’ya kadar dayandı. Artık sıra Avrupa ’da fitnenin başı olan Sırp unsûrunu bertaraf etmeye gelmiş oldu.
KOSOVA ’YA DOĞRU Priştine ’nin guney batısındaki Kosova sahasında, muttefik haclı kuvvetleri ile Osmanlı ordusu karşı karşıya geldi. Muttefikler, yaklaşık 150 bin kişilik bir guce sahipti. Osmanlı ordusu ise, ancak 60 bin kişi idi.
Şafak sokerken Osmanlı ordusu, muhĂ‚rebe nizĂ‚mına girdi. Merkeze Sultan I. Murat Han, sağ cenĂ‚ha ŞehzĂ‚de Yıldırım BĂ‚yezîd, sol cenĂ‚ha da ŞehzĂ‚de Ya ’kûb Celebi kumanda ediyordu. Baba ve oğulları, tek bir kalp ve tek bir nefes hĂ‚line gelmişlerdi.
SULTAN 1. MURAT ’IN DUASI Sultan, 8 Ağustos 1389 ’da Kosova ovasına girdiğinde ortalığı toza dumana katan bir fırtına ile karşılaşmıştı. Bu durumda Ă‚detĂ‚ goz gozu gormuyordu. İşte o gece BerĂ‚t Gecesi idi. I. Murat Han, iki rekĂ‚t namaz kıldıktan sonra, gozyaşları icinde şu duĂ‚yı yaptı:
“YĂ‚ Rabbî! Bu fırtına, şu Ă‚ciz Murat kulunun gunĂ‚hları yuzunden cıktıysa, mĂ‚sûm askerlerimi cezĂ‚landırma!..
AllĂ‚h ’ım! Onlar ki buraya kadar sadece Sen ’in adını yuceltmek ve İslĂ‚m ’ı teblîğ etmek icin geldiler!..
İlĂ‚hî! Bunca kerre beni zaferden mahrûm etmedin. DĂ‚imĂ‚ duĂ‚mı kabul buyurdun. Yine sana ilticĂ‚ ediyorum; duĂ‚mı kabûl eyle! Bir yağmur nasîb eyle! Bu toz bulutu kalksın.. KĂ‚firin askerini Ă‚şikĂ‚r gorup, yuz yuze cenk edelim!..
YĂ‚ İlĂ‚hî! Mulk de, bu kul da Sen ’indir. Ben Ă‚ciz bir kulum.. Benim niyetimi ve esrĂ‚rımı en iyi Sen bilirsin.. Mal ve mulk maksadım değildir. Yalnız Sen ’in rızĂ‚nı isterim..
YĂ‚ İlĂ‚hî! Bu mu ’min askerleri kuffĂ‚r elinde mağlûb edip helĂ‚k eyleme!.. Onlara oyle bir zafer lutfet ki, butun muslumanlar bayram eylesin!. Dilersen o bayram gununde şu Murat kulun yolunda kurbĂ‚n olsun!..
YĂ‚ İlĂ‚hî! Bunca musluman askerin helĂ‚kine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar icin ben cĂ‚nımı kurbĂ‚n ederim; yeter ki tek Sen beni şehîdler zumresine kabûl eyle!.. AsĂ‚kir-i İslĂ‚m icin teslîm-i rûha rĂ‚zıyım. Tek ki, bu mu ’minlerin uğruna benim rûhum fedĂ‚ olsun.. Beni gĂ‚zî kıldın. Sonunda da lutfen ve keremen şehîd eyle! Âmîn!..”
Bu Ă‚bidĂ‚ne munĂ‚caattan sonra Sultan, fevkalĂ‚de bir huzûr icinde Kur ’Ă‚n-ı Kerîm tilĂ‚vetine başladı. Cok gecmeden rahmet bulutları peydĂ‚h oldu. Kosova meydanı uzerine sağnak hĂ‚linde yağmur boşandı. RuzgĂ‚r durdu. Toz bitti..
RuzgĂ‚rın kesilmesi ve yağmurun toz bulutlarını sindirmesi uzerine butun Osmanlı ordusunda buyuk sevinc ve memnunluk yaşandı. I. Murat Han, secde-i şukrĂ‚na kapandı. O gun sevinc gozyaşları, yağmur damlalarıyla kardeş oldu.
SULTAN 1. MURAT ’IN KOSOVA ’DA ASKERLERİNE YAPTIĞI KONUŞMA Harp başlamadan evvel I. Murat Han, mumtaz askerlerine şu tĂ‚rihî hitĂ‚bede bulundu:
“–Yiğitlerim! Bugun gayret gunudur. İbrĂ‚z-ı hamiyyet vakti, erlik zamanı ve mertlik demidir...
Bunca senedir vatan sizinle fahreder. Şimdi dahî sizden cihĂ‚na yayılmış bulunan şĂ‚n ve şerefle dolu gecmişimizi te ’yîd edecek buyuk muvaffakıyetler bekler.
Bugun mehĂ‚betinizle titreyen şu Kosova meydanı, bi-izni ’llĂ‚h muzaffer bir şekilde dalgalanacak olan şanlı sancağımızın Macaristan iclerine doğru gitmesini bundan sonra hicbir duşman hamlesi durduramayacaktır. Bugun kazanacağımız şanlı bir galebe, butun Rumeli ’nde i ’lĂ‚-yı kelimetullĂ‚ha sebep olacaktır.
İnsanın omru uzun olsa da ebedî değildir. Âkıbet bitecektir. DĂ‚im bĂ‚kî olan yalnız AllĂ‚h Azîmu ’ş-şĂ‚n ’dır. İ ’lĂ‚-yı kelimetullĂ‚h ile cennete kavuşmak isteyenlere, işte şu meydĂ‚n-ı şĂ‚n u celĂ‚det duruyor.
GĂ‚zîler! Benimle beraber AllĂ‚h sadĂ‚ları ile hucûm ve savlet eyleyiniz!”
1. KOSOVA ZAFERİ Bu sozlerin ardından başlayan şanlı mehterin cenk marşları arasında yukselen «AllĂ‚h, AllĂ‚h...» sesleri ile duşman saflarına hucûm başladı. 8 Ağustos 1389 sabahı başlayan meydan muhĂ‚rebesi, sekiz saat surdu. Hemen hemen duşmanın tamamı imhĂ‚ oldu.
MuhĂ‚rebenin sonunda zaferin kesinleştiğini goren I. Murat Han, bunun şukrĂ‚nesi olarak muhĂ‚rebe sahasında geziniyor, bir şehîde rastladığında:
“Muhakkak ki biz, AllĂ‚h iciniz ve hic şuphesiz ki biz O ’na donduruleceğiz!..” (el-Bakara, 156) diyordu.
Yaralı bir cengĂ‚verinin yanına geldiği zaman ise, onu okşuyor ve ızdırabı olup olmadığını, bir arzusunun bulunup bulunmadığını sorarak merhamet ve şefkat gosteriyordu. Bu esnada oluler arasından yaralı bir Sırp askeri kalkarak;
“–Beni bırakınız; Sultanın elini opup musluman olacağım! Ayrıca size bir mujdem var! Kral Leyan da yakalandı. Getiriliyor..” dedi.
HunkĂ‚r ’ın muhĂ‚fızları, bir anlık gafletle, getirilmekte olduğu soylenen kralı gormek uzere etrafa bakınırken, yaralı taklidi yapan Sırplı, Sultanın elini oper gibi yaptı ve koltuğunun altında sakladığı hancerini hızla cıkararak kaşla goz arasında HunkĂ‚r ’ın goğsune sapladı. MuhĂ‚fızlar, neye uğradıklarını şaşırmışlardı. KĂ‚tili yakalayıp bir anda paramparca ettiler.
Boylece I. Murat HĂ‚n ’ın duĂ‚sı da kabul olmuş oldu. ZîrĂ‚ Sultan I. Murat Han, daha once Rabbinden şehîdlik temennî eden ve tĂ‚rihde meşhur olan bir duĂ‚ yapmıştı.
SULTAN 1. MURAT ’IN SON SOZLERİ HunkĂ‚r ’ın şehît olmadan onceki son sozleri şunlardı:
“–İslĂ‚m ’ın muzafferiyeti, benim şehîd olmama bağlı ise, şehîdlik şerbetini nasîb buyurmasını CenĂ‚b-ı Hakk ’dan duĂ‚ ve niyĂ‚z etmiştim. Demek ki duĂ‚m kabûl buyuruldu. AllĂ‚h ’a hamd ve senĂ‚ olsun ki, İslĂ‚m askerlerinin zaferini gordukten sonra hayĂ‚tım son bulmaktadır!..
Ben artık sizleri, muzaffer askerlerimi ve devletimi MevlĂ‚ ’ma emĂ‚net ediyorum..”
Bu sozlerinin ardından Sultan I. Murat ’ın temiz nĂ‚şı, şehĂ‚detin mubĂ‚rek kanlarına burunerek, ilĂ‚hî ve ebedî yolculuğa sefer etti!..
MEŞHED-İ HUDAVENDİGAR Sultan 1. Murat ’ın ic organlarının gomulu olduğu Kosova ’daki yer de “Meşhed-i HudĂ‚vendigĂ‚r” olarak meşhûr oldu. Meşhed, ism-i mekĂ‚n olduğundan Sultan 1. Murat ’ın şehîd olduğu yere “Meşhed-i HudĂ‚vendigĂ‚r” ismi verildi. Meşhed-i HudĂ‚vendigĂ‚r, o kadar mukaddes sayılmıştır ki, Osmanlı, Balkanlar ’dan cekilirken bile imzaladığı anlaşmalara bu yer icin husûsî bir madde koydurtmuştur.
Arnavut asıllı Kosovalı rahmetli hocam Ali Yakub Efendi, Osmanlıları cok sever ve hep rahmet ile anardı. Şoyle derdi:
“–Ben Osmanlılar ’ı nasıl sevmeyeyim ki, onlar gelmeseydi, bizler kufrun karanlığı icinde kalacaktık... Bizim memlekette Osmanlı ile dîn muhabbeti oyle mecz olmuştur ki, Osmanlı ile Muslumanlık, değişik lafızlarla birbirlerinin yerine kullanılmıştır. Oyle ki, bazen gayr-i ihtiyĂ‚rî olarak İslĂ‚m ’ın şartı yerine «Turkluğun şartı kactır?» diye sorulur olmuş, cevaben de İslĂ‚m ’ın şartları sayılmıştır. Ben her gun bir hatm-i şerîf okusam, her nefeste «YĂ‚ Rabbî! Bu kavme rahmet eyle!» diye duĂ‚ etsem, yine de Osmanlıların haklarını odeyemem!..”
SULTAN 1. MURAT ’IN LAKAPLARI Halkı ve askeri tarafından cok sevilen I. Murat Han, bircok unvĂ‚n ve lĂ‚kaplarla yĂ‚d olunur. Bunların başlıcaları:
SultĂ‚nu ’l-guzĂ‚t ve ’l-mucĂ‚hidîn (gĂ‚zîlerin ve mucĂ‚hidlerin sultanı), Meliku ’l-meşĂ‚yıh (murşidlerin sultanı), GıyĂ‚su ’d-dunyĂ‚ ve ’d-dîn (dîn ve dunyĂ‚ işlerine imdĂ‚d edici, yardım edici), Ebu ’l-feth (fethin babası), Es-sultĂ‚nu ’l-adl (adĂ‚letli sultan), Leysu ’l-İslĂ‚m (İslĂ‚m ’ın arslanı), Ve en meşhûru olarak da HudĂ‚vendigĂ‚r (mucĂ‚hid, kahraman, sahip ve hukumdar) ’dır.
I. Murat HudĂ‚vendigĂ‚r, yirmidokuz sene hukumdarlığı muddetince zaferden zafere koştu. Mağlûbiyet yuzu gormedi. Babasından kucuk bir beylik olarak aldığı devleti, kısa zamanda yuce bir imparatorluk haline getirdi. Gercekten babası Orhan GĂ‚zî ’nin vefĂ‚tında 95.000 km2 olan Osmanlı ’nın toprakları, I. Murat Han devrinde 500.000 km2 ’ye ulaşmıştır.
HRİSTİYAN ALEMİNİ ACİZ BIRAKAN CİHANGİR Sultan I. Murat Han, 27 senelik saltanatı muddetine 37 muhĂ‚rebe sığdırmış, omrunu harp meydanlarında gecirmiş ve tĂ‚rihin ender şahsiyetlerinden olmuştur.
Butun Hristiyanlık Ă‚leminin lideri olan Papa dahî, O ’nun satvetine karşı Ă‚cizdi. ŞĂ‚ir bu ihtişĂ‚mı şoyle anlatır:
Cunku ol GĂ‚zî Murat ’a erdi baht,
Buldu arĂ‚yiş anınla tĂ‚c u taht..
O, ağabeyinin Rumeli ’de başlattığı futûhĂ‚tı, buyuk bir ihlĂ‚s ve azim ile kısa zamanda geliştirdi ve Orta Avrupa ’ya kadar genişletti. Balkanlar kĂ‚milen Turk nufûsuna dĂ‚hil olmuş, Bizans, Bulgaristan ve Sırbistan, Osmanlılar ’ın harac-guzĂ‚rı olmuştu.
I. Murat Han, fethettiği yerlere, devrin mĂ‚nevî buyuklerini yerleştirdi. Oralara, zamanının en mukemmel ilim ve irfĂ‚n muessesesi olan tekke ve zĂ‚viyeler inşĂ‚ ettirdi.
Ayrıca, ciddî bir iskĂ‚n siyĂ‚seti takip etti. Turkmen aşîretlerini getirip bu bolgelere yerleştirdi. Bu gocler sĂ‚yesinde torunlarının futûhĂ‚tı, Viyana onlerine kadar ilerleyebildi. Rumeli ’de beşyuz yıl devam edecek olan Osmanlı Devleti hĂ‚kimiyetinin temelleri atılmış oldu.
HUNKÂR ’I UZEN HADİSE Osmanlı sultanları, kuffĂ‚ra karşı gazĂ‚ ve cihĂ‚t uzre iken Anadolu ’daki birtakım beylikler tarafından zaman zaman saldırılara mĂ‚rûz kalıyorlardı. Nitekim Sultan I. Murat Han, Rumeli ’de gazĂ‚ ve cihĂ‚d uzre iken de boyle bir durum vĂ‚kî oldu ve Karamanoğlu AlĂ‚addîn Bey, Osmanlı topraklarına taarruz etti. Bunu oğrenen HunkĂ‚r, son derece uzulerek yanındakilere:
“–Şu zĂ‚limin yaptığına bakın! Bizler bir aylık mesĂ‚fede kĂ‚firler ile cenk uzre olup gece gunduz gazĂ‚ eyleyelim, o da gelip Muslumanların mulkunu yağma etsin! Ey gĂ‚zîler! İmdi cihĂ‚dı bırakıp da ben nasıl Musluman kardeşlerime kılıc cekeyim?!.” diyerek tevhîd-i ummet icin Anadolu beyliklerine karşı sabır ve tahammul-fersĂ‚ musĂ‚mahasını sergiledi.
Cunku ceddi gibi O da, Anadolu beyliklerine duşman nazarıyla bakmıyordu. Ayrıca, beylikleri kuvvet ve cebir zoruyla kendilerine rĂ‚m etmeyi mahzurlu buluyor, boyle kurulacak bir vahdetin cok cabuk zevĂ‚l bulacağını biliyordu. Bu sebepledir ki O ’nun, ve diğer Osmanlı sultanlarının, Anadolu ’da işi hep ağırdan almaları, bir zaaf eseri değil, kendileri gibi Musluman olan Anadolu ’yu iknĂ‚ yoluyla birleştirip butunleştirmeyi daha munĂ‚sip bulmalarındandır.
ORHAN GAZİ ’NİN OĞLU SULTAN 1. MURAT ’A VASİYETİ Babası Orhan GĂ‚zî, velî ve şehît bir Sultan olan Sultan I. Murat HĂ‚n ’a yaptığı vasiyetinde:
“Nasıl Selcuklular ’ın vĂ‚risi biz isek, Roma ’nın da vĂ‚risi biziz!.” buyurarak oğluna Avrupa ’yı hedef gostermişti.
Sultan I. Murat HĂ‚n da, kendinden sonra gelenlerin onunu acmış ve Avrupa ’yı onların fethine Ă‚mĂ‚de bir hĂ‚le getirmiştir. Avrupa, ova ve yaylaları hĂ‚lĂ‚ O ’nun cevvĂ‚l atının ayak izleri ile doludur.
SULTAN 1. MURAT ’IN ŞAHSİYETİ Butun bunlar da gostermektedir ki I. Murat Han, buyuk bir ahlĂ‚kî, irĂ‚dî ve idĂ‚rî guce sahipti. Yaptıkları dĂ‚hiyĂ‚ne idi. Şer ’î kĂ‚nûnları buyuk bir titizlikle tatbîk ederdi. Geliştirip guclendirirdi. Âni karar vermedeki mĂ‚hirĂ‚ne hasleti, kendisine cok zaferler kazandırmıştır. GĂ‚yet dîndar, ulemĂ‚ ve meşĂ‚yıha karşı hurmetkĂ‚rdı.
Bizans tĂ‚rihcisi Halkondil, Sultan I. Murat hakkında şu îtirafta bulunmuştur:
“Sultan MurĂ‚t, Anadolu ve Rumeli ’de otuz yediden ziyĂ‚de harbi idĂ‚re ederek zafer uzerine zafer kazanmıştır. Duşmandan kactığı ve arkasını donduğu hic gorulmemiştir.
O, askerini bir muddet istirahat ettirmeyi arzu ettiği zamanlarda bile, kendisine bir meşgûliyyet bulurdu. Tembellikten nefret ederdi. İstirahat nedir bilmezdi. Askerleri, istirahat ederken O, ava cıkardı. Yaşlılığında da cevvĂ‚liyetini hic kaybetmemiştir.
KemĂ‚l-i sukûnetle boyun eğen milletlere ve sarayındaki ecnebî cocuklara şefkatle muĂ‚mele ederdi. MukĂ‚fĂ‚t vermede de comert ve sur ’atli idi. Harbe gireceği zaman, askerini cesĂ‚retlendirip coştururdu. Yapılan yanlış hareketleri musĂ‚mahasız cezĂ‚landırırdı. Verdiği soze riĂ‚yet ederdi.
I. Murat HĂ‚n ’ın maiyyeti, O ’nun heybeti ve şiddeti ile titrerdi. Bununla beraber, onlara bir kumandanın gosteremeyeceği yumuşaklık, şefkat ve muhabbetle muĂ‚mele ederdi.”
Gibbons ’un şu ifĂ‚deleri de cĂ‚lib-i dikkattir:
“Otuz sene kadar bir muddet I. Murat Han, zamanının hicbir devlet adamı tarafından fevkine gecilemeyen bir kiyĂ‚set ile Osmanlı mukadderĂ‚tını sevk ve idĂ‚re etmiştir.
Duşmanın bile itirafa mecbur kaldığı şu guzel sıfatların sahibi olan Sultan I. Murat, gerek Anadolu ’da ve gerekse Rumeli ’de yaptırdığı eserlerle de, milletin kalbinde taht kurmuştur. 1364 Sırp Sındığı zaferinin sonunda şukrĂ‚n ifĂ‚desi olarak, Bursa, Bilecik ve Filibe ’de birer cĂ‚mî, Yenişehir ve Bursa Cekirge ’de bir imĂ‚rethĂ‚ne, medrese, kaplıca ve bir han yaptırmıştır.
SULTAN 1. MURAT ’IN TURBESİ - 1. Murat ’ın Kabri Nerede? Sultan I. Murat Han ’ın hancerle parcalanan azîz bedeninin ic organları, şehît olduğu yere gomuldu ve oraya bir turbe yapıldı. Asıl cesedi ise, Bursa ’ya getirilerek Cekirge ’de yaptırmış olduğu cĂ‚mi ve kulliyenin yanına defnedildi. Oraya da ikinci bir turbe yapıldı."
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İbret Işıkları, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan