ŞÃ‚h-ı Nakşibend Hazretleri ’nin kendisinden keramet isteyenlere verdiği cevap.Birgun murîdleri ŞÃ‚h-ı Nakşibend Hazretleri ’nden kerÂmet istemişlerdi. Buyurdular ki:
“–Bizim kerÂmetimiz acıktır. İşte bakınız; omuzlarımızdaki bunca gunah yukune rağmen ayakta durabiliyor ve yeryuzunde yuruyebiliyoruz. Bundan daha buyuk kerÂmet mi olur?”
Ardından tasavvufta muhim olan hususun kerÂmet değil istikÂmet olduğunu bir kez daha hatırlatarak şoyle buyurdular:
“–Bir kimse bir bahceye girse ve orada her ağacın yaprak yaprak dile gelip: «Ey AllÂh ’ın velîsi merhabÂ!» diye seslendiğini duysa, zÂhiren de bÂtınen de bu sese asl iltifÂt etmemeli! BilÂkis kulluktaki gayret ve azmi daha da ziyÂdeleşmelidir.”
Bunun uzerine bazı muridleri:
“–Efendim, ne kadar uzerini ortseniz de sizden de zaman zaman kerÂmet zÂhir olmakta!..” dediler.
O buyuk tevÂzû Âbidesi:
“–O muşÃ‚hede ettikleriniz, murîdlerimin kerÂmetleridir.” buyurdu.
Cunku o oyle bir mahfiyet (hÂlini gizleme) icerisindeydi ki, hayatta iken soz ve kerÂmetlerini yazmak isteyen murîdi HusÂmeddîn HÂce Yûsuf ’a musÂade etmemişti.
Dustur: İslÂm buyukleri, Hak yolunda kendilerine dÂim kerÂmeti değil istikÂmeti dustur edinerek nÂil oldukları yuce makÂmlara erişebilmişlerdir. Onlar, kerÂmet sÂyesinde havada ucan kuşun, suda yuzen balığın sahip olduklarından daha fazla bir değer kazanmadıklarını dile getirmişlerdir. Yine onlar, yegÂne mÂrifetin, kuş ile balığın yaptığını taklide yonelmek değil, Hakk ’ın rızÂsına rÂm olarak yuksek bir kulluk şuuru icinde istikÂmet uzere yaşayabilmekte olduğunu, her vesîle ile ifÂde etmişler ve bunu hÂlleriyle de gostermişlerdir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan