
Hz. Omer (r.a) halife olduktan sonra halka sorduğu soru ve aldığı cevap karşısındaki tavrı...Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh- hilÂfete gectiği zaman:
“–Ey nÂs! Ben haktan, adÂletten ayrılırsam ne yaparsınız?” diye sormuştu. AhÂliden biri:
“–YÂ Omer! Sen eğrilir, haktan inhirÂf edersen, seni kılıcımızla doğrulturuz!” cevÂbını verince Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh-:
“–ElhamdulillÂh! Eğrilirsem beni kılıcları ile doğrultacak arkadaşlarım varmış!..” diyerek şukretti ve sevindi.
Yine Hazret-i Omer, bilindiği uzere hilÂfeti esnÂsında maddî sıkıntı icinde idi. Zor geciniyordu. HÂlbuki hazine ganîmetlerle dolmuş durumdaydı.
AshÂbdan bÂzı ileri gelenler, Hazret-i Omer ’in kızı Hazret-i Hafsa -radıyallÂhu anhÂ- ’ya, babasının hazîneden gecinecek kadar bir tahsîsat almasını teklîf etmesini telkîn ettiler. Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in zevcesi olan Hazret-i Hafsa da babasına bu teklifi yapınca, Halîfe Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh- kızına:
“–Kızım sen Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in zevcesiydin. Bana soyler misin, Hazret-i RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in yemede icmede hÂli nasıldı?” diye sordu.
“–KifÂyet miktarı idi.” cevÂbını alınca Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh- sozune devam etti:
“–İki arkadaşım (Hazret-i Peygamber, Hazret-i Ebû Bekir) ve ben, ucumuzun hÂli, aynı yolda giden uc yolcuya benzer. Biri (Hazret-i Peygamber) makamına vardı. Diğeri (Hazret-i Ebû Bekir), aynı yolda giderek birinciye erişti. Ucuncusu (ben) de arkalarından onlara ulaşmak isterim. Fazla yukle gidersem, onlara erişemem!..” buyurdu.
O, fetihlerin cokluğuna, hazinenin zenginliğine bakmayıp; yaşadığı muddetce, kifÂyet miktarından fazla hicbir şey kabul etmemişti. Ve hicbir zaman duny servetine tenezzul etmedi. VefÂt ederken de borclu idi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Mesnevî Bahcesinden BİR TESTİ SU, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan