
Aziz Mahmud HudÂyi Hazretleri kendisinden keramet gormek isteyenlere en buyuk keramet olarak bakın neyi gosteriyor.Devrin sultanı, vezir-i a ’zamını azl etmiş ve vezÂret muhrunu Uskudar ’da oturan bir başka vezire gondermişti. Ancak elci, deniz kazasına uğrayarak boğulmuştu. Bu haber sultana ulaşınca derhal HudÂyî ’ye gitti ve olanları anlattı. O da seccÂdenin altından suları damlayarak aldığı muhru sultana takdim etti.
Sultan Ahmed, tenezzuhe cıktığı bir gun et kızartmak icin bir cukur actırıp ateş yaktırmıştı. Et, ateşte guzelce kızartılıp yenilmek uzere hazırlandığında Hz. HudÂyî teşrif etti. Ve pÂdişahı “zehirlidir” diye eti yemekten men etti. Et orada bulunan bir kopeğe verildiğinde kopek bir muddet sonra oldu. Daha sonra ateş yakılan yer kazıldığında HudÂyî ’nin haber verdiği gibi zehirli bir yılanın parcalarına rastlandı.
Sultan Ahmed ’in kendisine buyuk bir muhabbetle bağlı bulunduğu HudÂyî, saraya davetli olduğu bir gunde abdest tazelemek murÂd etmişti. HudÂyî abdestini tazelerken suyunu bizzat Sultan dokmuş, havlusunu da pÂdişahın annesi (vÂlide sultan) tutmuştu. VÂlide Sultan havluyu verirken gonlunden “Hz. Şeyh ’in bir kerÂmetini gorseydim” diye gecirmişti. Hz. HudÂyî de keşfen duruma muttali olunca:
“-Hayret, ba ’zı kimseler bizden keramet isterler. Cihan pÂdişahı elimize su dokuyor, vÂlideleri havlu tutuyor, bundan daha buyuk keramet mi olur?” buyurmuştu.
Kaynak: Aziz Mahmud HudÂyi Hayatı ve Menkıbeleri, Prof. Dr. Hasan KÂmil Yılmaz, Aziz Mahmud HudÂyi Vakfı Yayınları, 2004
İslam ve İhsan