
Gunumuzde berberleri ayda veya senede bir gun gormeye, belki her seferinde bambaşka bir berber dukkÂnına gidiyoruz. Peki berberler Osmanlı toplumunda nasıl bir yer teşkil ediyordu?Kanuni Sultan Suleyman devrine kadar ciddi bir kaydı bulunmayan ve seyyar olarak hizmet veren berber esnafı, kahvehÂnelerin acılmasıyla daha bilinir ve gorulur hÂle gelmişti. KahvehÂnelere gelen muşterileri tıraş ederek gecinen berberler icin Sultan IV. Murad'ın kahvehÂnelere getirdiği yasak bir donum noktası olmuş, berberler artık mustakil olarak calışmak zorunda kalmışlardı. Fakat bu durum kısa surdu. Sultan IV. Murad'ın vefatı, bircok berberin yeniden alışık oldukları yere yani kahvehÂnelere geri donmesine sebep oldu.
KİMİ SEYYAR KİMİ YERLEŞİK
İstanbul, Galata, Eyup ve Uskudar'da ayrı loncaları olan berberler, dukkÂn sahibi olanlarla seyyar calışanlar olmak uzere ikiye ayrılıyordu. Ayrıca hem tellÂklık hem berberlik yapan hamam berberleri de bulunmaktaydı.
Evliy Celebi, İstanbul'da seyyar berberlerin iki bin kişi olduğunu soyluyor. Daha cok Yeni Camiî ya da Tahtakale civarında konuşlanan seyyar berberlerin dışında bir de Nuruosmaniye'de, yuzdeki tuyleri ip mÂrifetiyle alan ibrişim berberleri vardı. Nispeten daha temiz ve duzenli olan dukkÂn sahibi berberler ise en cok tuccar ve ileri gelen eşrafın tıraşını yapardı.
Sultan II. Mahmud zamanında Avrupa tarzı tıraşların yapılmaya başlanmasıyla birlikte berberlik yeni bir devre girmiş ve işler daha da artmıştı.
HEM BERBER, HEM HEKİM
Berberlerin aynı zamanda diş cektiği, sunnet ve hacamat hizmetleri verdiği, şişe cektiği, suluk tedÂvisi uyguladığı ayrıca ceşitli merhemler hazırladıkları bilinen bir husustu. Berberler bu tedÂvileri hÂnelere giderek husûsî olarak da tatbik ederdi. Hatta hekimbaşı tarafından verilen bir izinnÂme ile cerrahlık yapabilen berberler bile vardı.
Berberler, uzun bir muddet (1876) ayakta nalı ve cıplak bir hÂlde, kolları ise sıvanmış bir şekilde halka hizmet vermişlerdi. Bunun sebebi el ve ayak temizliğinin muşteriler tarafından gorulup kendilerine duyulan îtimadın artmasını sağlamaktı. Kılık kıyÂfetleriyle daha cok hamam tellÂkları gibi gorunen berberler Sultan II. Abdulhamid devriyle birlikte takunya ve peştamalları cıkartmış, beyaz iş gomlekleri giymeye başlamışlardı. KıyÂfet reformu yapan, dukkÂnlarının ic dekorasyonunu Avrupai tarzda değiştiren yeni berberler kendilerini geleneksel kalmaya devam eden meslektaşlarından ayırmak icin “perukÂr” adını kullanmayı tercih etmişlerdi. Ayrıca kadınlar icin berberler uzun bir muddet daha acılamamış, bilhassa Rum ve Ermeni berberler konaklara cağrılarak hanımların saclarıyla ilgilenmişlerdi.
İslam ve İhsan