HudÂyî ’ye karşı son derece hurmetkÂr davranan Sultan Ahmed ’e onun her nedense, son derece mustağnî bir tavır icinde olduğu gorulmektedir. Nitekim şu olay buna bir ornektir...Sultan Ahmed, HudÂyî ’ye bir hediye gonderir, o da kabul etmeyerek iade eder. PÂdişah da hediyeyi bu sefer devrin şeyhlerinden Abdulmecid Sivasi ’ye gonderir. Abdulmecid Efendi hediyeyi kabul edince Sultan:

- Ben bu hediyeyi Hz. HudÂyî ’ye gondermiştim, fakat kabul buyurmamıştı. Siz kabul buyurdunuz, deyince Abdulmecid Sivasi der ki:

- HudÂyî bir ankadır ki lÂşeye tenezzul etmez.

Cevaptan memnun kalan Sultan bir kac gun sonra karşılaştığı HudÂyî hazretlerine:

- Sizin kabul etmediğiniz o hediyeyi Abdulmecid Efendi kabul buyurdu, deyince HudÂyî şu cevabı verir:

- Sultanım, Abdulmecid Efendi bir deryÂdır. Koca deryÂya bir damlacık mÂsiva pisliği duşmesi onu kirletmez.

Bu menkıbe her iki şeyhin birbirine karşı olan iltifatını ve ozellikle HudÂyî ’nin kemalini gostermesi bakımından ilgi cekicidir.

HudÂyî ile Sultan Ahmed ’in yakınlıkları sultanın kendisini sarayda misafir edebileceği bir seviyeye kadar ulaşır. Hatta Sultan Ahmed kendi adıyla anılan camiini yaptırırken temel kazma, dua etme ve acılışında ilk hutbeyi okuma gibi gorevleri Hz. HudÂyî ’ye yaptırır. Camiin ibadete acılışından sonra HudÂyî hazretleri yaşlılığına rağmen Sultan ’ın talebi uzerine her ayın ilk pazartesi gunu burada vaaz vermeye rÂzı olur.

Sultan Ahmed, camiinin inşası sırasında Mısır ’da Sultan Kayıtbay turbesinde bulunan “Nakş-ı kadem”i Eyup Sultan turbesine getirtmişti. Camiin inşaatı tamamlanınca da bunu kendi camiine koydurdu. Sultan bu nakil işleminin yapıldığı gece şoyle bir ruya gorur: “Butun sultanların toplandığı yuce bir meclis kurulmuş ve Hz. Peygamber (s.a.) de kadılık makamında oturmaktadır. Sultan Kayıtbay, turbesini ziyarete vesile olan bu kadem-i saadetin alınıp İstanbul ’a getirilmesinden dolayı Sultan Ahmed ’den davacıdır. Hz. Peygamber kadı sıfatıyla kadem-i şerif resminin derhal geri gonderilmesine hukmeder.” Sultan dehşetle uyanır ve ruyasını iclerinde HudÂyî ’nin de bulunduğu ulema ve meşayıha tÂbir ettirir. Yapılan yoruma gore denilir ki: “Ruya gayet acıktır. Yoruma bile gerek yoktur. Emanet derhal geri gonderilmelidir.”

Sultan Ahmed emaneti yerine iade etmekle birlikte Hz. Peygamberin ayak izine benzer bir sorguc yaptırıp uzerine şu dortluğu yazdırır:

N ’ola tacım gibi başımda gotursem dÂim
Kadem-i resmini ol Hazret-i ŞÃ‚h-ı rusûl ’un
Gul-i gulzar-ı nubuvvet o kadem sahibidir
Ahmed durma yuzun sur kademine o gulun

Sultan Ahmed, vefat ettiğinde cenazesini yıkamak uzere Hz. HudÂyî davet olunursa da o: “Yaşlıyım, cok severim, dayanamam.” diyerek bu iş icin zÂkirbaşısı Şaban Dede ’yi gondermişti.

Kaynak: Aziz Mahmud HudÂyi Hayatı ve Menkıbeleri, Prof. Dr. Hasan KÂmil Yılmaz, Aziz Mahmud HudÂyi Vakfı Yayınları, 2004
İslam ve İhsan