Omru Kuran'a hizmetle gecen bir insan Hacı Fahri Kiğılı'nın 52. sene-i devriyesinde (23 Aralık 1968) rahmet ve minnetle yÂd ediyoruz. Altınoluk Dergisi 418. sayısında Hacı Fahri Kiğılı'yı anlatan makaleyi sizler icin derledik... “Biz bir musluğuz; suyu akıtan başkası” diyecek kadar da tevazu ve mahviyet sahibi bir gonul insanıydı Hacı Fahri Kiğılı Efendi. Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesinin bÂnîsi aynı zamanda İlim Yayma Cemiyeti ’nin kurucularından olan bu guzel insanı vefÂtının 52. sene-i devriyesinde (23 Aralık 1968) rahmet ve minnetle yÂd ediyoruz.
Butun gayesi yuce kitÂbımız Kur ’Ân-ı Kerîm ’e hizmet olan bir guzel insan: Hacı Fahri Kiğılı...
67 yıllık omrunu; malıyla, canıyla İslÂm ’a ve Kur ’Ân ’a hizmet ederek bereketlendirmiş; ticaret adamı olarak başladığı hayat mucadelesini, Kur ’Ân hÂdimi bir hocaefendi olarak surdurup, zikrullah ile doyuma ulaşmış hassas, duygulu ve rakîk bir kalp ile nihayete erdirmiş.
TEK BİR DERDİ VARDI Tek bir derdi var Fahri Kiğılı Hocamızın; ardından sadaka-i cÂriye olabilecek kalbi imanlı, dili dualı yuz akı bir nesil bırakabilmek…
İşte bunun icin malını ve canını bezletmeyi bilmiş, Kur ’Ân aşığı bir değerimizdi O...
Uzerine titrediği hafızları O ’nun her şeyi idi. En guzel bir şekilde yetişmeleri icin canhıraş bir gayrete soyunduğu hafızlarına yaklaşımı “sizler benim kabul olmuş dualarımsınız” sozunun muşahhas bir misÂliydi.
Allah demenin dahî yasak olduğu - hatta vaazlarından sebep karakolların ikinci adresi olduğu - o zor zamanlarda, Atik Ali Paşa Camii İmam Hatipliğinden eline gecen parayı son kuruşuna kadar hafızlarına harcar, “aman hafızlarıma 5 kuruş daha ayırayım” diye Cemberlitaş ’tan Gaziosmanpaşa Taşlıtarla ’daki bÂnisi olduğu Kur ’Ân Kursuna belediye otobusu ile gidermiş Kur ’Ân hÂdimi bu mubarek zÂt...
MUHTEREM TORUNLARI OSMAN NÛRİ TOPBAŞ HOCAEFENDİ ANLATIYOR Muhterem torunları Osman Nûri Topbaş Hocaefendi anlatıyor:
“Zaman zaman annem, dedemi sıkıştırır ‘babacığım n ’olursun ufak bir araba alsan da şu yaşında bu kadar zahmet cekmesen ’ derdi, dedem ‘peki kızım ’ filan der geciştirirdi. Tek derdi vardı dedemin, tasarruf etmek ve tasarruf ettiği paraları da hafızları icin harcamak.
Hatta bir keresinde, o zamanlar Sultantepe ’de oturuyorduk, dedem Fahri Kiğılı, kalp hastası olmasına rağmen Sultantepe ’nin o dik yokuşunu nefes nefese cıkarak bize geldi. Kendisinin kalp atışlarının hızlandığını goren merhum anneciğim “baba, 2.5 liran yok mu bir taksiye binip taksiyle cıksan olmaz mıydı ’ dedi ama yine dedemi ikna edemedi... Niye? Cunku o 2.5 lirayı kendi rahatı icin değil hafızlarının ihtiyacı icin harcayacak.”
AHİRET BANKASINDAN PARA CEKİLİR Mİ? Ardınızdan miras olarak Kur ’Ân ahlakı ile yetişmiş hafızlar bırakmak gibi bir derdiniz var ise bu hassasiyetleri anlamanız mumkundur.
Yine Osman Nûri Topbaş Hocamızın merhum dedesini anlattığı programdan altını cizdiğim şu anektodu da dikkatlerinize arz etmek isterim:
“Dedem ticaret yaparken kardeşi ile ortaktı. Her ay muayyen bir para cekerlerdi. Kendisi parayı cektiği gibi bir iki gun icerisinde bitirirdi. Rahmetli anaannemin ise aldığı birkac kira parası vardı. Dedem, maaşını aldıktan kısa bir sure sonra ‘Hanım bana biraz borc ver. ’ dermiş. Anaannem, ‘beyim maaşını alalı daha iki gun oldu ’ dediğinde dedem ’o parayı ben bankaya yatırdım ’ der. Anaannem ‘git bankadan cek ’ deyince, dedem, ‘yok hanım o banka ahiret bankası oradan para cekilir mi hic ’ diye mukÂbele edermiş.”
Tum bu misallerin bize hatırlattığı bir hadîs-i şerif var:
“Yalnız iki kişiye gıpta edilir. Biri, AllÂh ’ın, mal verip hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kişi; diğeri de, AllÂh ’ın, kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkasına oğreten (yÂni ilmini infÂk eden) kimsedir.” (BuhÂrî, İlim, 15; Muslim, MusÂfirîn, 266-268)
İşte Merhum Fahri Kiğılı ’nın hayatı da boylesine gıpta edilesi guzellikler ve ornek haller ile zenginleşmiş bereketli bir hayat idi.
40 YAŞINDAN SONRA HAFIZ OLDU Manifaturacılıkla iştigal ederken tecelli eden kimi zuhuratlardan yola cıkarak; 40 yaşından sonra hafız olan, Ramazan ayında evinde kıldırdığı teravih namazlarında 3 gunde bir hatim indiren, omrunu Kur ’Ân-ı Kerîm hizmetlerine ve Kur ’Ân hafızlarının yetişmesine vakfeden, hacca gitmenin yasak olduğu yıllarda - zaman zaman hudutlarda dayak yemek pahasına - kacak yollarla bircok kez hacca gidecek kadar mubarek beldelerin hasreti ile yanıp tutuşan, hac donuşu teberruken Medine-i Munevvere ’nin toprağını getirerek, bereket olsun diye, o mubarek diyarın toprağını en mûten bir hediye olarak saklayan, Merhum Ali Ulvi Kurucu ’ya “Turkiye ’de sadece 7 kişinin hacca gittiği donemler oldu. Bu 7 kişiden biri muhakkak Hacı Fahri Kiğılı olurdu.” cumlesini kurdurtan, zor zamanlarda sozunu sakınmayarak, hak ve hakikatin mudafii olmaktan geri durmayan, “Biz bir musluğuz; suyu akıtan başkası” diyecek kadar da tevazu ve mahviyet sahibi bir gonul insanıydı Hacı Fahri Kiğılı Efendi.
Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesinin bÂnîsi aynı zamanda İlim Yayma Cemiyeti ’nin kurucularından olan bu guzel insanı vefÂtının 52. sene-i devriyesinde (23 Aralık 1968) rahmet ve minnetle yÂd ediyoruz.
Fahri Kiğılı Hocamızın hayattayken ozlenen, vefatının ardından ise hasret kalınan bir değerimiz olduğundan şuphe yok. Şimdi Eyup Sultan Kabristanlığında kıyamet sabahını bekliyor. Kabri purnûr, mekÂnı cennet olsun.
Yazımızı, bundan 84 yıl evvel, boyle bir Aralık ayında (27 Aralık 1936) dunyaya ved eden, bir Kur ’Ân şairi, aynı zamanda hatimle teravih namazı kıldıracak kadar guclu bir hafız olan merhum Âkif Ustad ’ın şu mısraları ile nihayete erdirelim:
“Lafzı muhkem, yalnız anlaşılan, Kur ’an ’ın;
Cunku kaydında değil hicbirimiz mÂnÂnın;
Ya acar Nazm-ı Celîl ’in, bakarız yaprağına;
Yahut ufler geceriz bir olunun toprağına.
İnmemiştir hele Kur ’an, bunu hakkıyla bilin;
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak icin!”
Kaynak: Selahaddin Kocaaslan, Altınoluk Dergisi, 2020-Aralık, Sayı:418

İslam ve İhsan
1950-60 ’lı Yıllardan Manevî Manzaralar ve Kur ’Ân HÂdimi Hafız Fahri KİĞILI