İlk sûfîlerden ve MelÂmetiyye ’nin ilk temsilcilerinden Ahmed Hadraveyh Belhî Hazretleri ’nin nefsi ile mucadelesi.CenÂb-ı Hak buyuruyor:
BismillÂhirrahmÂnirrahîm.
“…Cunku nefis aşırı şekilde kotuluğu emreder…” (Yusuf, 53)
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular:
“En azılı duşmanın nefsindir.” (Aclûnî, Keşfu ’l-hafÂ, I, 143)
Nefsini seven kimse, hem Allah ’ın hem de kendisinin duşmanını dost edinmiştir. Gercekten nefis, emredildiğin şeye karşı gelir ve doğru olan Hak yoldan yuz cevirir. Kendisini sevip uyan kimseyi ilk elde mahveder.
AHMED HADRAVEYN BELHİ HAZRETLERİ ’NİN NEFSİ İLE MUCADELESİ Ahmed Hadraveyh Belhî -radıyallahu anh- der ki;
Nefsimi her turlu riyÂzet ve mucÂhedelerle yenmiştim. Bir gun nefsim gazÂya gitme isteği ile doldu, nefisten ibÂdete dÂir bir istek olmayacağını bildiğim icin bu duruma şaşırdım. Dedim ki; bu sozun altında acaba hangi hile var? Yoksa nefsim kendisine devamlı oruc tutturduğum icin, artık dayanacak gucu kalmadığından sefere cıkıp orucu bozmak mı istiyor? Bunun uzerine;
“Ey nefis, bu sefere gitsem de orucumu bozmayacağım” dedim.
“RÂzıyım, tamam” dedi. Bu sefer;
“Yoksa gece namazına guc yetiremiyor da, seferde uyumak mı istiyor?” diye duşunerek;
“Seferde gece namazımı azaltmam, hazardaki gibi kılarım” dedim. O yine
“Tamam, rÂzıyım” dedi. Sonra;
“Acaba bu sefere gitme sebebi insanlara karışma isteğinden olmasın? Zira halvet ve uzleti tercih etmekteyim, acaba muradı insanlarla sohbet etmek mi?” diye duşundum. Dedim ki;
“Ey nefis bu seferde nereye gidersem, harabelerde konaklayacağım ve hic kimseyi goremeyeceksin.” O yine
“RÂzıyım, olur” dedi. Artık nefse soyleyecek bir şey bulamadım, Allah ’a yalvarıp onun hilesini acığa vurması icin tazarruda bulundum, sonunda Allah onun hilesi konusunda bana bilgi verdi. Anladım ki bunu istemesinin sebebi, gazÂda bir seferde olmek ve butun dunya halkının Ahmed Hadraveyh gazÂda şoyle şehit oldu denmesini sağlamakmış. Dedim ki;
“Hem bu dunyada yaşarken munafıklık, hem de oldukten sonra ikiyuzluluk ayıplarıyla nefsi yaratan Allah ’ı tesbih ederim. Nefis ne bu dunyada, ne de ahrette İslam ’ın hakîkatini istiyor.” O vakit dedim ki;
“Ey nefs-i emmÂre, Allah ’a yemin olsun ki bu gazÂya gitmiyorum ve sen ibÂdet ve tÂat altında zunnÂr bağlayacaksın. Burada yaptığım riyÂzÂt ve mucÂhedeleri de arttırıyorum.” (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu ’l-BeyÂn, 21.Cilt, Erkam Yay.)
İslam ve İhsan