Hz. Meryem (a.s.) bir peygamber mi yoksa Allah ’ın veli bir kulu mudur? Hz. Meryem ’in (a.s.) diğer kadınlardan faziletli olması ile ilgili ayet ve hadis.Allah TeÂl ’nın ustun meziyetler verdiği ve meleklerine hizmet ettirdiği Hz. Meryem ’in bir peygamber mi, yoksa CenÂb-ı Hakkın veli bir kulu mu olduğu konusu bilginler arasında tartışılmıştır. Hz. Peygamber şoyle buyurmuştur: “Erkeklerden kemÂle erenler coktur. Kadınlardan ise Meryem binti İmran ile Firavun ’un karısı Âsiye ’den başka kemÂle eren yoktur. Kadınlar uzerine Âişe ’nin ustunluğu, tiridin diğer yiyeceklere ustunluğu gibidir.” [1]
HZ. MERYEM (A.S.) BİR PEYGAMBER Mİ YOKSA ALLAH ’IN VELİ BİR KULU MUDUR? Bazı bilginler bu hadisi delil alarak Âsiye ile Meryem ’in peygamber olduklarını soylemişlerdir. Cunku insan nev ’inin en kemÂllileri once peygamberler, sonra veliler, sıddîkler ve şehidlerdir. Ancak bu goruşe coğunluk muctehitler karşı cıkmış, hadisteki “kemÂl sahibi” ifadesinin; Âsiye ile Hz. Meryem ’in kadınlar arasında butun faziletlerin en ustun derecesine vardıkları anlamına geldiğini soylemişlerdir.
Kirmanî; “Kadınlardan peygamber gelmediği konusunda goruşbirliği (icma) naklolunmuştur” demiş, ancak İmam Eş ’arî ’nin (o.260/873) kadınlardan altı peygamber geldiğini soylediği nakledilmiştir. Bunlar: Hz. Havva, SÂre, Hz. Mûs ’nın annesi, Asiye, Hacer ve Meryem ’dir.[2] el-Kurtubî (o.671/1273) şoyle demiştir: “Sağlam goruşe gore Hz. Meryem peygamberdir. Cunku Allah TeÂl ona melek aracılığı ile vahiy gondermiştir. Âsiye ’ye gelince, onun peygamberliğine delÂlet eden bir nakil yoktur.” [3]
Sonuc olarak kadınlardan peygamber gelip gelmediği konusunda goruş ayrılığı bulunmakla birlikte, coğunluk bilginler gelmediği kanaatindedir. Bu duruma gore Hz. Meryem ’in Yuce AllÂh ’ın “veli” bir kulu olduğunda şuphe yoktur. Kur ’Ân ve Sunnetin bu derece onem verdiği ve gercek yonlerini ortaya koyduğu Hz. Meryem ve Hz. İsa ’nın Hristiyanlarca yanlış algılanması ve ozellikle Hz. İsa ’nın “AllÂh ’ın oğlu” olarak nitelendirilmesi kiliselerin cozmesi gereken onemli bir problemdir. Nitekim Hristiyanların onemli bir bolumu “tevhid” inancına ulaşmakla birlikte, diğer bolumu gunumuzde de “teslis (ucleme)” inancını korumaktadır. Bu uc ilÂh; baba (Allah), oğul (Hz. İsa ve Rûhu ’l-Kudus ’ten ibarettir. Hz. İsa ’nın tebliğ ettiği din tevhide yani AllÂh ’ın birliği esasına dayandığı halde, Hristiyanların sonraki yorumları boyle bir kargaşaya yol acmıştır. Kur ’Ân-ı Kerîmde de belirtildiği gibi “AllÂh ’ın kelimesi” ve “AllÂh ’ın rûhu” ifadeleri onların yanılma noktasını teşkil etmiştir. Âyette şoyle buyurulur:
“Ey ehli kitap! Dininiz hususunda aşırı gitmeyin. AllÂh ’a karşı yalnız hakkı soyleyin. Meryemoğlu İsa Mesih, sadece AllÂh ’ın peygamberidir. Meryem ’e ilk ettiği kelimesi ve O ’ndan bir rûhtur. AllÂh ’a ve peygamberlerine îman edin. “Allah uctur” demeyin. Bundan vazgecin. Bu sizin icin daha hayırlıdır. Allah ancak bir tek ilÂhtır. O cocuk sahibi olmaktan munezzehtir. Goklerde ve yerde ne varsa O ’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” [4]
Gunumuz İncil nushalarında Hz. Meryem ’den şoyle soz edilir: “Meryem ’den Mesih diye tanınan İsa doğdu.” [5] “Tanrı, melek Cebrail ’i Celile ’de bulunan NÂsıra adlı kente, Davud ’un soyundan Yûsuf adındaki kişi ile nişanlı kıza gonderdi, kızın adı Meryem idi. Onun yanına giren melek: “Selam sana, ey Tanrı ’nın lutfuna eren kız! Rab seninledir.” dedi.[6] Bundan sonra meleğin, Hz. Meryem ’le Kur ’Ân-ı Kerîm ’dekine benzer şekilde konuşmaları yer alır.[7]
Burada, bir defasında yolumuz duşen Efes ’te Meryem Ana ’ya izafe edilen yeri ziyaretimizle ilgili bir hatıramızı nakletmek isteriz. Yuce AllÂh ’ın bu derece faziletinden soz ettiği Hz. Meryem ’in ve bir peygamber olan Hz. İsa ’nın elbette İslÂm ummetinin gonlunde ve kalbinde onemli bir yeri vardır. Mu ’min olmanın şartları arasında Hz. İsa ’ya peygamber olarak inanmak da vardır. Ziyaret sırasında Hristiyanlığı tanıtıcı bir broşur vermek icin yanımıza gelen yaşlı ve tesetturlu bir rahibe hanıma Hz. Meryem ve Hz. İsa ile ilgili İslÂm ’ın getirdiği mesajı anlatmaya calıştık. Bu arada Hz. Meryem ’in bir peygamber olduğunu soyleyenler bile olmuş, ama en azından onun bir “evliya (azize)” olduğunda İslÂm bilginleri arasında goruş birliği vardır.” sozlerimiz uzerine gozyaşlarını tutamayan rahibe, bu konuda birkac kelime daha duyabilmek icin, aracımızın yanına kadar gelmiş ve bizi yolcu etmişti. Demek ki, Hristiyanlık ve Yahudilik Âleminde İslÂmı tanıma noktasında onemli bir bilgilenme eksikliği vardır. Tarafsız bir yaklaşımla, İslÂm ’ı ve Kur ’Ân ’ı inceledikleri zaman tevhid inancına kavuşacaklarında şuphe yoktur.
HZ İSA ’NIN (A.S.) HAK DİNE DAVETİ Hz. İsa kendisinin bir peygamber olduğunu soylemiş ve insanları hak dine cağırmıştır. Kur ’Ân ’da onun insanlara şoyle seslendiği bildirilir:
“Ben size benden once gonderilen Tevrat ’ı tasdik etmek uzere ve daha once size haram kılınan bazı şeyleri helÂl kılmak icin (gonderildim). Size Rabbinizden acık bir mûcize getirdim. O halde, AllÂh ’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin! Şuphe yok ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Oyleyse O ’na kulluk edin. İşte dosdoğru yol budur.” [8]
Dipnotlar:
[1] bk. BuhÂrî, EnbiyÂ, 32, 46, FazÂilu AshÂbî ’n-Nebî, 30. At ’ime, 25; Muslim, FazÂilu ’s-SahÂbe, 70; Tirmizî, At ’ime, 31; İbn MÂce, At ’ime, 14; Ahmed b. Hanbel, IV, 394, 409. [2] Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Muslim Terc. ve Şerhi, İstanbul 1979, X, 286. [3] Kurtubî, age IV, 53, 54; Davudoğlu, age, X 286. [4] bk. NisÂ, 4/171. [5] Matta, I/16. [6] Luka, I/26-28. [7] bk. Luka, I/29-38. [8] Âl-i İmrÂn, 3/50. Teslis inancını reddeden Âyetler icin bk. MÂide, 5/17, 72, 73.
Prof. Dr. Hamdi Donduren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan