Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet ’in peygamberlere iman hususundaki farklılıkları nelerdir?Yahudiliğe gore peygamberlik milli bir karakter taşımaktadır. Başka bir ifade ile peygamberlerin buyuk coğunluğunun yahudi ırkından geldiği kabul edilir. Peygamberlere ve onların getirdiği haberlere iman, yahudiliğin 13 maddelik inanc esaslarından biridir.
Yahudiliğe gore peygamberler, hakiki ve sahte olmak uzere iki kısma ayrılır: Hakiki peygamber, insanları tanrıya kulluğa cağırmalı ve Allah ’ın dışındaki tanrılara tapmaktan menetmelidir. Ayrıca bu peygamberler geleceğe dair haber verdiklerinde bu haberler doğru cıkmalıdır.
Sahte peygamberler ise puta tapmaya davet eder, icki icer, her turlu kotuluğu işler ve geleceğe dair verdikleri haberler gercekleşmez.
Yahudiliğe gore peygamberlik, Hz. İbrahim ile başlar. Hz. Musa yahudilerin en buyuk peygamberidir ve peygamberlik onunla kemale ermiştir. Hz. Musa ’dan sonra Kral Davud ve Suleyman ’ın zamanında Samuel, Natan, Gad; Kuzey ve Guney krallığı zamanında Ahiya, Mikaya, İlya ve Elişa; Yahudilerin surgun hayatı yaşadıkları donemde Hezekiel gibi peygamberler gonderilmiştir.
Daha sonraki donemlerde yazar/klasik peygamberler olarak bilinen ve Esk-i Ahid icerisinde kendilerine ait kitapları bulunan Hoşea, Yunus, İşaya ve Yeremya gibi daha bir cok peygamber gelmiştir. Bu grup icerisinde gecen Malaki, yahudilikte peygamberlerin sonuncusu olarak kabul edilir. Yalnız Malaki, kendinden sonra İlya adında bir peygamberin geleceğini bildirmiş, ancak boyle bir peygamber yahudilik tarihinde henuz gorulmemiştir. Yine yahudiler Hz. İsa ve Hz. Muhammed ’in peygamberliğini de kabul etmezler.
Yahudiler, Hz. İbrahim ’den onceki peygamberleri peygamber olarak değil daha cok birer kabile reisi (Patriarch) olarak kabul ederler. Yahudilere gore Tanrı, Hz. Musa ’nın kızkardeşi olan Miryam, Debora ve Noadya gibi kadın peygamberler de gondermiştir.
Yahudilikte peygamberlik inancı cok acık değildir. Krallar ve kahinlerin de peygamberliğe benzer dini konumları bulunur. Onlara tam olarak peygamber denmese bile bazen Eski Ahit ’te Tanrı ’nın vahyine muhatap oldukları gorulur. Mesela Hz. Davud ve Suleyman kral olarak, Harun ise kahin olarak kabul edilir. Yahudi geleneğinde bazen peygamberler, bazen kral ve kahinler daha on planda yer almışlardır.
Yahudilikte peygamberler Tanrı ’nın vahyini İsrail Oğulları ’na tebliğ etmekle mukelleftirler. Bunun dışında diğer insanlardan hicbir farkları yoktur. Eski Ahit ’te yasaklanmış olmasına rağmen[1] peygamberlerin pekala gunah işleyebildikleri ifade edilmiştir.
ESKİ AHİT ’TE PEYGAMBERLERE İSNAD EDİLEN GUNAHLAR
Yahudilerin kutsal kitabı olan Eski Ahid ’e gore Hz. Nuh, sarhoş olmuş, soyunmuş ve kendisini bu halde goren oğlu Ham ’ı lanetlemiştir.[2]
Hz. Lut, şarap icip sarhoş olmuş, daha sonra da iki kızıyla zina yapmıştır.[3]
Hz. Yakub, babası İshak ’a şarap ikram etmiş,[4] yine o annesi ile beraber bir oyun tezgahlayıp babası İshak ’ı kandırmış ve kendini babasına kardeşi Esav diye tanıtmış ve babası da onun sozune kanarak kendisini takdis etmiştir.[5]
Hz. Davud kendi ordu komutanının karısı ile zina etmiş, daha sonra da o komutanı katlettirmek maksadiyle en on safta savaşa surmuş ve oldurulmesine sebep olmuştur.[6]
Hz. Harun put yapmış, Hz. Suleyman da putlara tapmış, Hz. Eyyub şarap icmiştir.[7]
İslÂm inancına gore adı gecen peygamberler de diğer butun peygamberler gibi masum elcilerdir. Onlar, yahudilerin bu isnad ve iftiralarından butunuyle uzaktırlar. Zira onlar guzel ahlak sahibi, seckin ve ornek şahsiyetlerdir.[8]
B-HIRİSTİYANLIKTA PEYGAMBERLERE İMAN Hıristiyanlar, Eski Ahid ’i kabul ettikleri icin Hz. Musa, Davud, Suleyman gibi Eski Ahit ’te adı gecen butun peygamberlere inanırlar. Nitekim Yeni Ahit ’te bu peygamberlere zaman zaman atıfta bulunulur.[9] Yine hıristiyanlar, yahudilerden farklı olarak Hz. Zekeriyya ve onun oğlu vaftizci Yahya ’yı da peygamber olarak kabul ederler. Yahudiler ise adı gecen peygamberlere inanmazlar.
İncillerde iki kez İsa kendisinin peygamber olduğunu belirtir. Nitekim Markos incilinde şoyle denilir: “İsa onlara dedi: Bir peygamber kendi memleketinden, akrabaları arasından ve evinden başka bir yerde itibarsız değildir.”[10]
Gosterdiği mucizelerden dolayı etrafındaki insanlar, Hz. İsa ’yı peygamber olarak kabul etmişlerdir. Bilindiği gibi hak peygamberler peygamber olduklarını ispat etmek icin bir takım mucizeler gostermişlerdir. Hz. İsa ’da da oluleri diriltmek, korleri, sıtmalıları, verem ve saralıları iyileştirmek gibi bir takım mucizeler gorulmuştur.[11]
Başlangıcta Hz İsa ’nın nebevî gorevi İsaril Oğulları ’na yoneliktir. O, İsrail Oğulları ’nın kaybolmuş koyunlarını toplamak yani dağılmış ve parcalanmış olan İsrail Oğulları ’nı tekrar birleştirmek icin tebliğ vazifesiyle gonderildiğini bildirmiştir. İsa carmıha gerilip tekrar dirildikten sonra havarilerini tebliğ vazifesiyle gorevlendirdiği zaman onları tum dunyaya yonlendirdiği bildirilmiştir. Dolayısıyla İsanın tebliği, onceleri İsrail Oğulları ’na hasredilmişken sonraları tum dunyaya yayılmıştır.
Hıristiyanlığın peygamberlik anlayışı, Yahudiliğin ve İslÂm ’ın nubuvvet anlayışından oldukca farklıdır. Bu konu ile ilgili aşağıda daha detaylı bilgi verilecektir.
C- YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIKTAKİ PEYGAMBER İNANCININ İSLAM İTİKADI ACISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 1-İslÂm ’da Peygamberlere İman İslÂm ’da peygamberlere iman, amentude sayılan 6 iman esasından biridir. Peygamberlere iman demek, insanlara doğru yolu gostermek icin Allah tarafından seckin kimselerin gonderildiğine ve bu kimselerin Allah ’tan getirdiği butun bilgilerin gercek ve doğru olduğuna inanmak ve peygamberlere has ozellikleri bilip onları tasdik etmek demektir. Allah Teala, her muslumana aralarında hicbir ayırım yapmaksızın butun peygamberlere inanmayı farz kılmıştır. Kur ’an-ı Kerim ’de şoyle buyrulur:
“Deyin ki: Biz Allah ’a, bize indirilene, İbrahim ’e, İsmail ’e, İshak ’a, Yakub ’a ve onun torunlarına indirilenlere, Musa ’ya, İsa ’ya verilenlere ve butun peygamberlere iman ettik. Onlardan hicbirini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz Allah ’a teslim olan kimseleriz.”[12]
Kur ’an ’da belirtildiği uzere Yuce Allah, asırlar boyunca peygamberler gondermiş, insanları onlar aracılığı ile gerceği kabul edip yaşamaya cağırmıştır. Kendilerine peygamber gonderilmeyen hicbir toplum yoktur.
Nitekim Kur ’an ’da “Gecmiş her ummet icerisinde de mutlaka bir uyarıcı peygamber bulunagelmiştir.”[13] buyrulur.
a-Peygamberlerin Sıfatları 1-Sıdk
Peygamberler, soz ve fiillerinde daima doğruluk uzeredirler. Onların soz ve filleri birbirinin aynası durumundadır. Onların yalan soylemeleri imkansızdır. Onların doğrulukları kendilerine iman etmeyenler tarafından bile tasdik edilmiş bir yuceliktir. Mesela şu hÂdise Hz. Peygamber ’in doğruluğunu ispat eden onemli bir olaydır.
Bizans imparatoru Herakliyus, Hz. Peygamber hakkında malumat edinmek icin henuz iman etmemiş olan Ebu Sufyan ’a “Onun hic sozunde durmadığı oldu mu?” diye sormuş, Hz. Peygamber ’e muhalif olmasına rağmen Ebu Sufyan “Hayır, o verdiği her sozu tutar” diyerek Hz. Muhammed ’in dosdoğru bir insan olduğunu itiraf etmiştir.
Peygamberlik icin doğruluk hayatî bir onem arzetmektedir. Allah ’tan getirdiklerini insanlığa tebliğ etmek durumunda olan peygamberlerden doğruluğu, durustluğu ihlal edip golgeleyecek yalan, hainlik gibi ozellikler sadır olmamıştır. Bu ozelliklerin sıradan insanlar icin dahi tasvip edilmesi mumkun olmadığına gore, insanlar icin inandırıcı olmak durumundaki peygamberler hakkında duşunulmesi ise mumkun değildir. Yalan soylediği vaki olan bir peygamberin, halkının gozunde inandırıcılığı kalmaz, tebliğ ettiği konularda hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu bilinemez.
2-Emanet
Peygamberler, beşeriyetin en guvenilir insanlarıdır. Mumin olmayanlar bile peygamberlere sonsuz bir guven icerisinde olmuşlardır. Nitekim Hz. Peygamber hakkında soylenen Muhammed ’ul-emin tabiri, muşriklerin bile dillerinden duşmezdi. Onlar en kıymetli emanetlerini yakınlarına değil, Hz. Muhammed ’e teslim ederlerdi. Hatta Hz. Muhammed (s.a.) hicret edeceği zaman dahi yanında muşriklerin bir takım emanetleri vardı. Hz. Peygamber, olum tehlikesine rağmen Hz. Ali ’yi Mekke ’de bırakıp bu emanetleri sahiplerine teslim ettirmişti.
Bir peygambere emanete hıyanet yaraşmaz. Bu husus, peygamberlerin kendi yaşantılarında guvenilmeyen kimseler oldudukları sonucunu doğurur. Bu da onların inandırıcılığını ve getirdiklerine inanmayı engeller.
3-Fetanet
Fetanet, peygamberlerin zeki, akıllı ve dikkatli olmaları anlamına gelen bir sıfattır. Zıddı olan ahmaklık, peygamberler hakkında duşunulemez. Peygamberler son derece akıllı, zeki, dikkatli ve karşısındakileri ikna gucune sahip olan kimselerdir.
Peygamberler akıllı ve zeki oldukları icin kendilerine vahyedilen Âyetleri kolayca anlar, ezberler ve muhafaza ederlerdi. Kur ’an-ı Kerim ’de “Biz sana Kur ’an ’ı okutacağız ve asla onu unutmayacaksın.”[14] buyurularak Hz. Peygamber ’e Allah tarafından ustun bir zeka ve hafıza yeteneğinin verilmiş olduğuna dikkat cekilmektedir.
4-Tebliğ
Tebliğ, peygamberlerde bulunması gereken vasıflardan birisidir. Peygamberler, aldıkları emir ve yasakları aynen, eksiltmeden ve artırmadan insanlara ulaştırmakla vazifelidirdir. Tebliğin zıddı olan gizlemek (kitman), peygamberler hakkında caiz değildir. Her peygamber kimseden korkmadan, cekinmeden ve her turlu tehlikeye goğus gererek bu elcilik vazifesini yerine getirir. Aldığı butun vahiyleri eksiksiz olarak ummetine tebliğ eder.
Peygamberler tebliğlerinde yanlış yaparlarsa vahiy vazifesine hainlik etmiş ve Allah ’ın kendilerine verdiği risalet gorevini yerine getirmemiş olurlar. Nitekim Âyette şoyle buyurulmuştur: “Ey peygamber! Rabb ’inden sana indirileni tebliğ et. Eğer tebliğ vazifesini yapmazsan risalet gorevini yerine getirmemiş olursun.”[15]
Peygamberler, dini tebliğ ederken, dini hukum ve esasları acıklama, oğretme, ummetini kotuluklerden temizleme ve arındırma vazifesini de yerine getirmiş olurlar.
Peygamberler, devamlı olarak vahyin kontrolu altında bulunduklarının bilinci icindedirler. İnsanaları inandıkları takdirde guzel şeylerle mujdeleme, inkar ettiklerinde de kendilerini tehlikelerlere karşı uyarma ve onları Allah ’ın yoluna davet etme metodunu kullanmışlardır. Onlar, her turlu sıkıntıya rağmen inkarda devam edenleri yine kendi hallerine terketmeyerek mesajlarını hatırlatmaktan da geri durmamışlardır.
Peygamberler, tebliğ vazifelerini butun samimiyetleriyle dunyevî bir karşılık beklemeden yapmış ve mukafaatlarını da Allah ’tan beklediklerini bildirmişlerdir. Nitekim Âyette “Buna karşı ben sizden hicbir ucret istemiyorum. Benim ucretimi verecek olan ancak Âlemlerin Rabb ’i olan Allah ’tır.”[16] buyurulmuştur.
5-İsmet
İsmet sıfatı, peygamberlerin gunah işlememesi ve gunahlardan korunmuş olmaları anlamına gelen bir terimdir. Peygamberler, Allah ’ın kulları arasından sectiği, ozellikle onları bu vazife icin hazırlamış olduğu elcilerdir. Âyette “Doğrusu onlar, bizim katımızda seckin ve iyi kimselerdir.”[17] buyurulmuştur.
Diğer bir Âyette ise şoyle buyurulmuştur: “Muşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnad etmen icin seni neredeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan bir dost kabul edeceklerdi. Eğer seni korumamış olsaydık, neredeyse birazcık onlara meyledecektin.”[18]
Soz konusu Âyetler, Allah Teala ’nın peygamberimizi muşriklere uymak ve onlara yardımcı olmaktan koruduğunu haber vermektedir. Allah Teala ’nın engellemesi ve sebat vermesiyle Resulullah ’ın korunmuşluğu acık bir şekilde ifade edilmiştir.
Meleklerde olduğu gibi peygamberlerden gunah işleme ozelliği butunuyle alınmış değildir. Ancak onlar Allah ’ın kendilerine bahşettiği guclu iradeleri ile gunahlardan uzak dururlar. Başka bir ifade ile ismet sıfatı, gunah işletmeyen bir ozellik değildir. Nitekim peygamberlerin zelle niteliğinde kucuk hatalar yaptıkları gorulmuştur.
Mesela Hz. Peygamber ’in kendisine gelen ama Abdullah b. Ummi Mektum ’e surat asıp yuzunu ekşitmesi buna bir ornek sayılabilir. Peygamberler, hata yaptıkları bu tur durumlarda kendi başlarına bırakılmayıp Allah TeÂl tarafından uyarılmış ve doğru yola yoneltilmişlerdir. Hatalarının farkında olan peygamberler ise hemen Allah ’a yonelip yaptıkları hatadan dolayı tevbe-istiğfar etmişlerdir.
İslÂm alimlerine gore peygamberler, ozellikle nubuvvetten sonra masum kabul edilmişlerdir. Ancak onlar peygamberlik oncesinde de toplum icerisinde saygın kimseler olarak telakki edilmiş, soz ve fiillerine itibar edilmiştir. Toplum icerisinde onlardan şahsiyetlerini zedeleyecek, onurlarını kıracak ileride tebliğ vazifelerine engel olabilecek her turlu yuz kızartıcı davranışlardan uzak durmuşlardır.
Peygamberler, ozellikle iman ve tebliğ konusunda masumdurlar ve onların bu konulardaki masumluğunda şuphe yoktur. Başka bir ifade ile onlar, hayatlarının hicbir doneminde kufur, şirk, nifak, Allah ’a itaatsizlik gibi imanî konularda tevhidi zedeleyici hicbir davranışta bulunmamışlardır. Aynı şekilde onlarda, kendilerine vahyedilenleri gizleme, değiştirme, eksiltme ve cogaltma gibi tebliğ vazifelerine halel getirebilecek hicbir davranış gorulmemiştir.
b-Hz Muhammed ’i (s.a.) Diğer Peygamberlerden Ayıran Ustun Ozellikler 1-Allah ’tan getirmiş olduğu mesajlar manzumesi olan Kur ’an-ı Kerim, hicbir değişikliğe uğramadan gunumeze kadar gelmiştir.
2-Onceki peygamberler, belli toplumlara gonderildikleri halde Hz. Muhammed butun insanlığa gonderilmiştir. Onun mesajı cihanşumul ve evrenseldir. Nitekim bu konu ile ilgili Âyette şoyle buyurulmuştur: “Biz seni butun insanlara mujdeleyici ve uyarıcı bir peygamber olarak gonderdik.”[19]
3-Peygamberliği kıyamet gunune kadar surecektir. Peygamberlik zinciri onunla sona ermiştir. Ondan sonra başka bir peygamber gonderilmeyecektir. Nitekim Âyette “Hz. Muhammed Allah ’ın Resûlu ve peygamberlerin sonuncusudur.”[20] buyurulmuştur.
4-Getirdiği din en son ve en mukemmel dindir. Bu husustaki bir Âyette “Bugun size dininizi kemale erdirdim. Size olan nimetimi tamamladım.”[21] buyurulmuştur.[22]
Son peygamber olan Hz. Muhammed hakkında yeterli bilgi ve malzeme bu gun elimizde mevcuttur. Onun butun hayatı baştan aşağı tespit edilmiş, yazılı ve şifa­hi olarak hafızalara nakşedilmiştir. Dunya tarihinde hayatı Hz. Muhammed ’in hayatı kadar en ince ayrıntılarına kadar tetkik edilen, hakkında muslumanlar ve gayr-ı muslimler tarafından sayısız araştırma yapılan başka bir insan yoktur.
Yahudilik veya Hıristiyanlık hakkındaki bilgilerin eksikliği, var olan bilgilerin de cok sonraları tespit edilmesi, Hz. Musa ve Hz. İsa'nın hayatı hakkında verilen bilgiler, bazı kuşkular meydana getirmektedir. Bu gun batıda Hz. İsa ’nın gercekten yaşayıp yaşamadığı, efsanevi bir kişi olup olmadığı şeklinde tartışmalar bile yapılmaktadır. Eksik bilgilerden kaynaklanan soz konusu şupheler de dikkate alındığında Hz. Peygamber ’in tarih sahnesinde cok berrak, acık ve secik bir hayatı olduğu gorulur.
Hz. Muhammed'in hayatının boylece tespit edilmesi, onun getirdiği mesaja olan guveni artırmaktadır. Hz. Peygamber hakkında bircok bilgilere sahip olan tarih, onun getirdiği mesajlar hakkında da gercek bilgilere sahiptir.
Kur'an-ı Kerim, ilk nazil olduğu andan itibaren ezberlenmeye başlanmış ve yazıya gecirilmiştir. Bu cift metod, onun gunumuze kadar eksiksiz gelmesini sağlamıştır. Boyle bir koruma metoduna hicbir kutsal kitap sahip ola­mamıştır.
Hz. Muhammed (s.a.), kendisine vahiy gelen bir peygamberdir. Bunun dışında o da bizim gibi bir insandır. O, peygamberliğinin yanında beşer olması sebebi ile beşer fıtratının tum gereklerini yerine getirmiş, bir beşer olarak evlenmiş, cocuk sahibi ol­muş, ticaret yapmıştır. Bu ozellikleriyle o, toplumun her seviyesindeki insanlar icin model bir şahsiyet olmuştur.[23]
Dinin gayesini gercekleştirebilmesi icin insanın muşahhas bir rehbere ve model şahsiyete ihtiyacı vardır. Peygamberlerin gonderilmesindeki hikmetlerden biri de onların insanlar icin mukemmel bir numune-i imtisal olmalarıdır.
İnsanlara ornek olma keyfiyeti, Hz. Peygamber ’de bir zirve teşkil etmiştir. Bu durum Âyette şoyle dile getirilmiştir: “Şuphesiz Allah Resulu, Allah ’a ve ahiret gunune kavuşmayı umanlar ve Allah ’ı cok zikredenler icin guzel bir ornektir.”[24]
Onun hayatı kıyamete kadar butun insanlara ornek olmaya devam edecektir. Zira o, en guzel ve en ustun bir ahlaka sahiptir. Yuce Allah bu hususta şoyle buyurmuştur: “Şuphesiz sen yuce bir ahlak uzere bulunuyorsun.”[25]
Hz. Peygamber dinî liderliği, devlet başkanlığı, aile reisliği, ordu komutanlığı ile ornektir. Yine o, nimet icerisinde bulunduğu zamanlar şukur ve tevazuu ile, zor zamanlardaki sabır ve teslimiyeti ile, ganimet mallarını dağıtmadaki comertliği ile ornektir.
Ayrıca ailesine şefkati ile, zayıflara, kimsesizlere, kolelere merhameti ile, gunahkarlara af ve musamahası ile ornektir.[26]
2-Yahudilikte Peygamberelere İmanın Değerlendirilmesi Yahudilikte peygamberler, Tanrı ’nın vahyini İsrail Oğulları ’na tebliğ etmekle mukelleftirler. Bunun dışında diğer insanlardan hicbir farkları yoktur. Onlar da kotuluk yapar ve gunah işleyebilirler. Nitekim yukarida ifade edildiği gibi yahudilere gore Hz. Nuh sarhoş olmuş ve ahlaksızlık yapmıştır. Hz. Lut, iki kızıyla zina yapmış, Hz. Yakub babası İshak ’ı kandırarak kardeşi Esav ’ın hakkını gasbetmiş, Hz. Davud zina etmiş, Hz. Harun put yapmış, Hz. Suleyman da putlara tapmıştır.
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşıldığı uzere Eski Ahit ’te suc sayılmasına rağmen peygamlerler gunah işleyebilmektedirler. Bu nedenle yahudi peygamberlerinin toplumlarına ornek olmaları soz konusu değildir.
Ayrıca Eski Ahit ’te yahudi peygamberlerinin tanrı Yehova ’ya itiraz ettikleri, risalet vazifesini kabulde cekimser davrandıkları, hatta Tanrı ile tartışıp onu sorguya cektikleri gorulmektedir. Bu durum Tanrı ’ya bir acziyet atfetmekte, onun gucunu sınırlandırmakta ve Tanrı ’yı basite indirgemektedir.
İslÂm inancına gore adı gecen peygamberler de diğer butun hak peygamberler gibi masum elcilerdir. Onlar, yahudilerin bu isnad ve iftiralarından butunuyle uzaktırlar. Zira onlar guzel ahlak sahibi, seckin ve ornek şahsiyetlerdir.
3-Hıristiyanlıkta Peygamberlere İmanın Değerlendirilmesi Yeni Ahit ’te, Eski Ahit ve Kur ’an ’dan farklı olarak nubuvvet muessesesinde koklu değişiklikler soz konusu olmuştur. Tanrı, ilahî vahyin kaynağı olarak takdim edilse de İsa, peygamberliğin de otesinde bir misyon kazanmış, Tanrı ’nın kendisine hulul ettiği, yaşayan bir vahiy ve nihayet havarilerin onun adına peygamberlik yaptıkları Rab konumuna gecmiştir.
Bu noktada ilahî dinlerin bilinen nubuvvet anlayışlarından bir sapma soz konusu olmaktadır. Yani peygamber, Tanrı kabul edilmiş, vaktiyle onun tebliğde bulunduğu havarileri de yine onun tarafından gorevlendirilmek suretiyle peygamberlik yapmaya başlamışlardır. Yeni Ahit ’te peygamber olduğunu iddia eden şahıslar, İsa mesih tarafından nasıl peygamberlikle gorevlendirildiklerini bizzat anlatmaktadırlar.[27]
Doğrusu Tanrı-insan ilişkisinde İsa ’nın şahsında gercekleştirilen bu statu değişikliği Eski Ahit ve Kur ’an ’ın nubuvvet telakkisiyle uyuşmamaktadır.
Yeni Ahit ’te de Eski Ahit ’te olduğu gibi kadın peygamberlerin varlığından bahsedilmektedir. Mesela Fanuel ’in kızı Anna ve Havari Filipus ’un 4 kızı, kabul edilen kadın peygamberlerdendir.
İslÂm inancına gore Hz. İsa da diğer peygamberler gibi Allah tarafından vahiy ve tebliğle vazifelendirilen peygamberlerden birisidir. Yuce Allah kendisine İncil diye bilinen kitabı indirmiştir. Ancak zaman icerisinde dini ve siyasi sebeplerden dolayı Hıristiyanlar, Hz. İsa ’yı tazimde aşırı gitmiş ve neticede onu Tanrı ’nın oğlu diye nitelendirmişlerdir. Boylece o, peygamber İsa iken, sonra Tanrı ’nın oğlu İsa konumuna yukseltilmiştir. Havariler de Tanrı İsa ’nın tebliğle gorevlendirdiği peygamlerleri olarak kabul edilmiştir.
Yine İslÂm ’da Hz. İsa carmıha gerilmemiş (Yahudiler ona benzeyen birini Muhtemelen Yahuda İskaryot ’u carmıha germişler), O Allah tarafından goklere yukseltmiştir.
Bu durum Âyetlerde şoyle bildirilmiştir: “Allah ’ın Resulu olan Meryem oğlu İsa ’yı oldurduk demelerinden dolayı onları lanetledik. Gercekte onu ne oldurduler ne de astılar. Fakat oldurdukleri kimse onlara İsa gibi gosterildi. Onun hakkında ihtilafa duşenler tam bir kararsızlık icendedirler. Onların zandan başka hicbir sağlam bilgileri yoktur ve kesin olarak İsa ’yı oldurmediler. Bilakis, Allah, onu nezdine yukseltmiştir. Olumunden once ehl-i kitaptan herbiri ona iman edecek ve olumunden sonra da o insanlara şahid olacaktır.”[28]
Yuce Allah ’ın peygamber olan Hz. İsa ’yı kendisini oldurmek isteyen yahudilerden koruduğu acıktır. Onu kendi katına cıkardığı da şuphesizdir. Ancak bunun Allah katına yukselişinin şekli ve zamanı tam olarak belli değildir. İslÂm alimlerinin coğunun yorumuna gore Allah onu kudretiyle manevî semalardaki hususi mevkiine kaldırmıştır. Kıyametten once onu tekrar dunyaya gonderecektir. O zaman butun ehl-i kitap onun peygamber olduğuna iman edecektir. Hz. İsa dunyada kaldığı muddetce Kur ’an ’la amel edecektir.
Yahudiler, Hz. İsa ’nın ve Hz. Muhammed ’in peygamberliğini kabul etmezler. Hıristiyanlar Hz. Muhammed ’in peygamber olduğuna inanmazlar. Muslumanlar ise başta Hz. Musa ve İsa olmak uzere Hz. Adem ’den itibaren Allah tarafından gonderilen butun peygamberlere iman ederler. Bu da İslÂm dininin cihanşumul, en son hak ve gercek din olduğunun en acık gostergesidir.[29]
Dipnotlar:
[1] Zina etme, yalan soyleme, adam oldurme ve puta tapmanın yasak olması hakkında sırasıyla bk. Tesniye, 22/22; Tesniye, 5/20; Cıkış, 21/12; Tesniye, 5/7-9. Eski Ahit ’te şarap icmek doğrudan yasaklanmamış olsa bile peygamberler tarafından cirkin bir davranış olarak kabul edilmiştir (İşaya, 28/7-8, Mika, 2/11.)
[2] Tekvin, 9/20-25.
[3] Tekvin, 19/30-38.
[4] Tekvin, 27/25, 27.
[5] Tekvin, 27. bab.
[6] II. Samuel, 11. bab.
[7] Sırasıyla bk. Cıkış, 32/1-20; I. Krallar, 11/1-13; Eyyub, 1/13.
[8] Eski Ahit ’te peygamberlere isnad edilen gunahlar hakkında daha geniş bilgi icin bk. Salih İnci, Eski Ahit ’te Peygamberlere İsnad Edilen Ahlaki Zaaflar/Gunahlar (Basılmamış Yuksek Lisans Tezi, Sakarya Universitesi Sosyal Bil. Enst., 2001.)
[9] Bk. Matta 1/22; 2/17, 3/3; 24/15; Luka, 4/27; Resullerin İşleri 1/16-19; 3/24.
[10] Markos, 6/4; Luka, 3/33.
[11] Hz. İsa ’nın mucizeleri hakkında bk. Matta, 9/27-31, 8-5-13; Markos, 3/1-6, 5/35-43; Luka, 11/14.
[12] Bakara, 2/136.
[13] Fatır, 35/24.
[14] A ’la, 87/6.
[15] Maide, 5/67.
[16] Şuara, 26/109.
[17] Sad, 38/47.
[18] İsra, 17/73-74.
[19] Sebe ’, 34/28.
[20] Ahzab, 33/40.
[21] Maide, 5/3.
[22] M. Saim Kılavuz, Gunluk Yaşayış Ansiklopedisi, “Peygamberlik” md.
[23] Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Konya, 1995, s. 390-391.
[24] Ahzab, 33/21.
[25] Kalem, 68/4.
[26] O. Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 4, İstanbul, 1998, s. 326-328.
[27] Resullerin İşleri, 22/6-10.
[28] Nisa, 4/157-159.
[29] Daha geniş bilgi icin bk. Mustafa Sinanoğlu, Kitab-ı Mukaddes ve Kur ’an-ı Kerim ’de Nubuvvet (Basılmamış Doktara Tezi), İstanbul 1995, s. 214-220, 394-400.
Kaynak: Dr. Erdoğan Baş, Salih İnci, Ana Hatlarıyla Yahudilik Hıristiyanlık ve İslÂm, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
"LÂ ilÂhe illallah" Dediği Halde Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e İman Etmeyen Cennete Giremez