
Ders cıkarmamız gereken ibretlik bir kıssa...Ferîduddîn AttÂr ’ın naklettiği şu kıssa, cok ibretlidir:
Bir padişahın sevdiği bir av kopeği vardı. Padişah, ona son derece değer verir ve her ava cıkışında mutlaka onu yanına alırdı. Tasmasını mucevherlerle suslemiş, ayaklarına altın ve gumuşten halkalar taktırmıştı. Sırtı da sırmalı atlas bir culla kaplıydı.
Bir gun padişah, yine onu yanına almış, saray erkÂnı ile ava cıkmıştı. Tasmanın ipek ipi elinde, at uzerinde vakûr bir şekilde ilerleyen sultan, gayet neşeliydi.
LÂkin gorduğu manzara butun neşesini kacırdı. Cok sevdiği kopeği, değersiz bir kemik parcasıyla oyalanmaktaydı. Padişah, once mahzun olarak elindeki ipi cektiyse de kopek direndi; pis kemik parcasını kemirmeye devam etti. Bu hÂl karşısında padişah, hayret ve hiddet hisleri arasında haykırdı:
“–Bunca nimetimle perverde iken, beni bırakıp da iki kemikle meşgul olmak!.. Kabul edilir şey mi?!.” dedi.
Son derece uzuldu. Kopeğinin bu nankorluk, vefÂsızlık ve duygusuzluğu ona cok dokunmuştu. Bir kopek de olsa, mÂzur gorup affetmek, icinden gelmedi. Gazapla;
“–Yol verin şu edepsize!” dedi.
Gafil kopek, bu hiddetin mÂnÂsını kavradığında iş işten gecmiş, yapacak bir şey kalmamıştı. Oyle ki, etrafındakiler padişaha;
“–Sultanım; uzerinde mucevher, altın, gumuş ne varsa alalım da oyle bırakalım!” dediklerinde padişah;
“–Hayır! Bırakınız oyle gitsin!” dedi. Ardından ilÂve etti:
“–Bırakınız oyle gitsin! Oyle gitsin de, ıssız ve kızgın collerde garip, ac ve susuz kalsın; onlara bakarak kaybettiği ikram ve lutufların acısını yaşasın!..”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Nisan, Sayı: 194
İslam ve İhsan
HADDİNİ BİLMEK