
Osmanlı Devleti ’nde Tanzimat oncesi donemde yetimler ve kimsesizler, toplumun ve vakıfların himayesi altındaydı.Osmanlı doneminde yetim genclerin eğitim ve oğretimi, meslek sahibi olmaları, her turlu bakım ve ihtiyacları vakıflar tarafından karşılanmaktaydı. Hatta şer ’iyye sicilleri icerisinde mustÂkil yetim sicilleri tutulmuştur. Bu sicilleri incelediğimizde onlara vasî tayin edildiği, bakım ve nafakalarının sağlandığı, mallarının muhafazası, işletilmesi ve kontrolunun devlet eliyle yazıldığı gorulmektedir.
Tanzimat sonrasında ise 1851 yılında EmvÂl-i EytÂm Nezareti ’nin kuruluşuyla başlayan ve taşrada eytam mudurluklerinin tesisiyle devam eden surec sonunda, 1874 yılında Şeyhulislamlık bunyesinde Meclis-i İdare-i EmvÂl-i EytÂm kurulmuştur. Bu meclisin, yetimlerin mallarını muhafaza etmek, tereke yazımında haklarını korumak, ruşdunu ispat edenlerin mallarını kendilerine teslim etmek ve taşradaki eytam sandıklarını denetlemek gibi gorevleri bulunmaktaydı. Yetimlerin haklarını koruma hususunda devlet titizlik gosterdiği gibi onların eğitimleri ile de ilgilenmiş hatta bu durum devletin en temel meselelerinden biri haline gelmiştir. Osmanlı Devleti ’nde cocukların ve genclerin bedenî, zihnî, ahlÂkî yonden gelişmesi ve olgunlaşması icin bircok muessese kurulmuştur. Genclerin sıbyan mektebiyle başlayan ilim yolculuğu, ruşdiyeler ve dÂrulmuallimin ile devam etmiştir. Genclerin oncelikli olarak muhafazası, ikinci aşamada meslek edinmeleri icin vakıflar ve dernekler tesis edilmiştir.
Yetim ve oksuz cocuklara, sevgi dolu bir ortam hazırlamak, eğitimiyle ilgilenmek, guzel ahlÂk ve davranışlar kazandırmak toplumun maddî-manevî sorumlulukları arasındadır. Yetim ve kimsesizler icin bircoğu devlet desteğiyle acılan bu kurumlarda, cocukların ve genclerin emniyet, guvenme, dayanma, korunma, sığınma, kabul gorme, sayılma ve sevilme gibi temel duygusal ihtiyacları buyuk oranda karşılanmıştır.
DÂRUŞŞAFAKA
30 Mart 1864 tarihinde Daire-i Askeriyye Ruznamcecisi Yusuf Paşa ’nın teşviki ile Vidinli Tevfik Paşa ve Gazi Ahmet Muhtar Paşa ’nın da desteğiyle yetim ve Musluman fakir cocuklara ucretsiz eğitim vermek amacıyla Beyazıt ’ta SimkeşhÂne-i Âmire ’de Valide Emetullah Mektebi ’nde Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslÂmiyye adıyla bir cemiyet kurulmuştur.
MekÂn olarak Sultan Selim ile Fatih Camii arasında bir tepe tercih edilmiştir. Donemin padişahı Sultan Abdulaziz ’in 210.000 kuruş yardımıyla arsası satın alınan DÂruşşafaka ’nın 16 Ağustos 1868 tarihinde inşasına başlanmıştır. Okulun planını ise Sermimar Ohannes Kalfa cizmiştir. Mektep, 28 Haziran 1873 tarihinde eğitime başlamış ve cemiyetin kurduğu bu okullar ilk halk okulu şeklinde tanımlanmıştır.
15 Temmuz 1297 tarihinde bu mektep ilk mezunlarını vermiştir. DÂruşşafaka, ilk kez kendi oğrencileri icin kitap yazdıran ve bircok eseri de tercume ettiren bir okul olarak tarihe gecmiştir. Yusuf Ziya Bey ’in “Hesab” isimli eseri doneminde en cok okutulan matematik kitabı olmuştur. DÂruşşafaka ’nın iletişim ve teknoloji alanında ustlendiği rol de hatırlanmalıdır. Bu okuldan mezun olanların coğu Telgraf ve Posta Nezareti ’nde gorev almıştır. Hatta Birinci Dunya Savaşı suresince hukumetin işten cıkardığı yabancı memurların yerine DÂruşşafaka mezunları istihdam edilmiştir.
DÂRULACEZE
II. Abdulhamid, Osmanlı-Rus savaşlarından sonra İstanbul ve Anadolu ’da hasta, sakat ve kimsesizleri bir catı altında toplamak istemiştir. Bunun icin yetim, bîkes, dilenci, sokağa terk edilmiş ve aile ortamından yoksun genclere kucak acarak onların barınacağı uygun ev ortamı oluşturmuştur. Onlar icin tesis ettiği kurumlara dÂr/ev anlamında DÂruşşafaka, DÂruleytam ve DÂrulaceze isimlerini vermiştir.
DÂrulaceze ’ye hasta, yaşlı, calışıp kazanc sağlayamayacak bakıma muhtac, aciz kimseler ve kimsesiz cocuklar alınmaktaydı. Bulaşıcı hastalığı olanlar ise tedavi edildikten sonra kabul edilebiliyordu. Bakıma muhtac zengin kişiler ise servetini DÂrulaceze ’ye hibe etmesi şartıyla kuruma kabul edilebiliyor ve olunceye kadar da burada kalabiliyorlardı. DÂrulaceze ’deki dul kadın ve yetişkin kızlardan musait olanlar, hizmetci arayanlara; yetimhanedeki cocuklar ise evlatlık isteyenlere talimatnamedeki şartlara uygun şekilde verilebiliyordu. DÂrulaceze ’deki bakıma muhtac cocukların akrabaları cocuğun velayetini almak istediğinde gecimini sağlayacağını taahhut ettiği takdirde cocuğun teslimi yapılmaktaydı.
DÂRULEYTAM
Yetimhane veya yetimler yurdu anlamına gelen DÂruleytamlar, Osmanlı Devleti ’nde I. Dunya Savaşından sonra şehit cocukları veya hastalıktan vefat eden asker cocuklarının himayesi ve eğitimi icin 25 Kasım 1914 tarihinde Maarif NÂzırı Ahmet Şukru Bey ’in teklifiyle kurulmuştur. Kurulduğu sırada hukumetin veya Maarif Nezareti ’nin bir işi olarak gorulmediğinden kurumun idaresi İttihat ve Terakki Fırkası ’na bağlı DÂruleytÂm Genel Mudurluğu ’ne verilmiştir. Musluman yetim cocukları gayrimuslimlerin misyonerlik faaliyetlerinden korumak, onların din ve mezheplerini muhafaza etmelerini sağlamak gibi temel hedefleri olan bu muessese, savaşın uzaması sebebiyle 2 Nisan 1917 tarihinde devletin idaresine gecmiştir.
DÂruleytam binalarının yapılacağı arsaların masrafları Hazine ’den karşılanmıştır.
Savaşların ağır bilancoları sonucunda hazinenin para sıkıntısı cekmesi sebebiyle DÂruleytamların gelirleri duşmuş ve giderek sayıları azalmıştır. Cocuklar yakın veya uzak akrabalarının yanlarına yerleştirilirken bazı kız cocukları da ailelere evlatlık olarak verilmiş, erkekleri ise esnaflara cırak olarak gonderilmiştir. İstanbul ’da toplanan yetim cocuklarının tasfiyesinden sonra kalanları Şehir Yatılı Mektebi ’ne devredilmiş ve bu mektebin de kapatılmasından sonra DÂruleytamlar tamamen kaldırılmıştır.
Kaynak: Din ve Hayat İstanbul Muftuluğu Dergisi, Sayı: 25
İslam ve İhsan