
Anadolu nasıl İslamlaştı? Anadolu ’nun İslamlaşmasında etkili olan alimler ve sufiler kimlerdir? Horasan dervişlerinin Anadolu ’nun İslamlaşmasına etkileri.Orta Asya ’da yaşayan Ahmed Yesevî Hazretleri, dervişlerini dunyanın dort bir tarafına İslÂm ’ı tebliğ vazifesiyle gonderdi.
HORASAN DERVİŞLERİNİN ANADOLU ’NUN İSLAMLAŞMASINA ETKİLERİ Anadolu ’ya gelen gerek Yesevî dervişleri, gerekse Hacı BektÂş-ı Velî, Sarı Saltuk, Geyikli Baba ve emsÂli bircok Horasan dervişi, halkı irşÃ‚d ettiler.
Aynı yoldan yetişen Ahîler, carşılar ve pazarlar icinde, onların hanımları olan BÂcıyÂn ise aileler icinde Anadolu ’yu mÂneviyatla yoğurdular.
Şeyh EdebÂlî Şeyh EdebÂlî; ahîlik yolundan yetişmiş, Âlim bir sûfî idi ve Osmanlı ’nın mÂnevî kurucusu oldu.
MevlÂn Hazretleri Hazret-i MevlÂn da babasıyla beraber bugunku Afganistan ’da bulunan Belh şehrinden, Anadolu ’ya geldi. Karaman, Kayseri ve Konya şehirlerinde gonulleri irşÃ‚d etti. Camilerde okutulan Mesnevî, Âdet tasavvufî bir Kur ’Ân tefsiri olarak mucerred hakikatleri muşahhas bir şekilde halkın anlayacağı temsil ve hikÂyelerle anlattı. MevlÂn Hazretleri, aynı zamanda halk icin bir merhamet ve hidÂyet kandiliydi.
MeselÂ; Hamama gittiğinde cuzam hastalarının olduğunu gorurdu. Herkesin uzak durduğu bu hastaların yanına gider, onlarla aynı havuza girer, gonul alırdı. Bir gun zikir halkasına bir sarhoş girmişti. Muridler onu azarlayıp hatt derdest edip uzaklaştırmak istediler. Fakat muşfik bir gonle sahip olan Hazret-i MevlÂn mudÂhil oldu ve;
“–O icmiş, siz sarhoşluk ediyorsunuz!” diyerek muridlerine mÂni oldu ve o bîcÂreyi gonul kanatlarının altına aldı. O kişi de tevbe ve hidÂyet icinde yeniden doğdu, dergÂhın samimî bir murîdi oldu.
Tapduk Emre Hazretleri Tapduk Emre Hazretleri de bir Horasan dervişiydi. Yûnus Emre Hazretleri; Tapduk dergÂhına samimiyetle murîd oldu. O kapıda senelerce dergÂha odun getirme vazifesini deruhte etti. Hic yuksunmeden yaptığı bu hizmette; «Bu dergÂha odunun dahî eğrisi giremez!» inceliği icerisinde, kalem gibi odunlar getirirdi.
Yûnus Emre, bir anlık gafletle bir gun oradaki mÂnevî tekÂmulunu kendince az gorerek daha cok tekÂmul edebileceği bir kapı bulmak icin dergÂhtan ayrıldı. Sonra o aradığı kapının kendi dergÂhı olduğunu anladı ve bin pişman olarak tekrar geri geldi ve başını Tapduk Hazretleri ’nin eşiğine koydu. O mÂnevî eşikte muhtelif ihtilÂclarını aşarak nice imtihanlardan gecti ve nihayet ustÂdının; «Bizim Yûnus» diye husn-i kabul gostermesiyle, yeniden ebedî vuslat yolculuğuna kaldığı yerden devam etti.
Tezkiye-i nefsi şoyle ifade etmişti:
Tapduk ’un tapusunda,
Kul olduk kapısında,
Yûnus miskin, ciğ idik;
Piştik elhamdulillÂh.
Bu pişmenin, bu olgunlaşmanın neticesinde; pınarlarla, ceşmelerle, değirmen dolaplarıyla ve sarı ciceklerle dahî konuşan, onların hÂl lisÂnından nice mÂn devşiren bir gonul rikkatine erişti. Yûnus ’un nefesleri; ilÂhîler oldu, butun Anadolu ’yu dolaştı, herkesi ilÂhî aşkın harcıyla yoğurdu.
Anadolu bir yandan yavaş yavaş Turkmen hicretleriyle muslumanlaşırken, bir yandan da Moğol istîlÂsı gibi buyuk bir musîbet yaşandı. AbbÂsî ve Selcuklu devletlerini tarihe gomen bu musîbet, dervişlerin sînesinde durdu. Ahî Evran gibi ahîler hicbir zaman teslim olmadılar.
Moğollar Nasıl Musluman Oldu? Muhammed HamîdullÂh ’ın tespitiyle, Gazan Han zamanında Moğolların da Musluman olmasında, yine sûfîlerin tesiri vardı. O belÂdan sonra paramparca olan Anadolu ’da Osmanlı neşv u nem buldu.
Hazret-i Ali ’den beri gelen Ribat ve Futuvvet rûhuyla; kardeş kavgalarına karışmayıp, gozunu Bizans ’a diken bir gaz aşkı, Osmanlı ’da birleşti. O cınar uc kıtaya hÂkim bir devlet hÂlinde asırlarca İslÂm ’ın asÂlet, adÂlet ve zarÂfetini temsil etti.
Osmanlı sultanlarından hemen her birinin, hikmet ve firÂsetine danıştığı, sohbetinden feyizyÂb olduğu Hak dostları, gonul murşidleri var oldu. Onlar Âdet Âl-i Osman ’ın yanı sıra mÂnen devam eden bir «Şeyh EdebÂlî silsilesi»ydi. Emîr BuhÂrîler, Hacı BayrÂm-ı Velîler, Akşemseddinler, Nakşibendîler, GeylÂnîler, Yahya Efendiler, Aziz Mahmud HudÂyîler ve Şemseddin SivÂsîler, maddî guc ve kuvveti tutan pencelere, mÂnevî rehberlik ettiler. Kılıcın kuvveti ile duÂnın himmeti dÂim ittifak etti, nice zaferlere imza attı.
Diğer taraftan yine Turklerin yaşadığı BuhÂr ve Semerkant taraflarında, tasavvufun cok buyuk sîmÂları yetişmeye devam etti. AbdulhÂlık GucduvÂnî, Emîr KulÂl Hazretleri ve daha niceleri...
Talebeleri Anadolu ’ya Gelen Hak Dostları Bunlardan ŞÃ‚h-ı Nakşibend Hazretleri, muazzam bir gonul terbiyesinde rikkat buldu. Senelerce; sokaktaki yaralı hayvancağızlara ve bakıma muhtac hastalara hizmet etti. Sokakları supurdu.
TevÂzuun zirvesindeki hÂlini şoyle terennum ederdi:
Âlem buğday, ben saman;
Âlem yahşi, ben yaman...
Bu mÂnevî terbiye neticesinde oyle bir gonul kıvÂmı elde etti ki, o da geniş coğrafyalarda insanlığı irşÃ‚d eden bir Hak dostu oldu. Onun dergÂhındaki helÂl lokmadan istifÂde ve şif icin Âlimler teberruken yemeğini yemeye gelirlerdi.
BahÂeddin Nakşibend Hazretleri ’nin muridleri de Anadolu ’ya koştular.
Bir başka kol da İmÂm-ı RabbÂnî ve HÂlid-i BağdÂdî Hazretleri yoluyla; Hindistan ve Irak ’ı dolaşarak yine Anadolu, Kafkaslar ve Balkanlar coğrafyasını feyizli irşad yağmurlarıyla bereketlendirdi.
Balkanlarda İslamiyet ’in Yayılması Anadolu, baştanbaşa bu mÂneviyat ve rûhÂniyet dokusuyla îmÂr edildi. Anadolu ’nun gonul harcına dÂim bu ruhla, samimî gozyaşları ve fedÂkÂrÂne alın terleri dokuldu. Bu topraktan fışkıran toplum da fedÂkÂr, gayretli, durust, tertemiz bir ideal toplum oldu. Yeni fethedilen yerlere bu tertemiz Anadolu insanı iskÂn edildi. Oradaki nasipliler, bu tertemiz toplumun şahsiyetine hayran olarak İslÂm ile muşerref oldu. Murad Han tarafından Kosova ’nın ve Fatih Sultan Mehmet Han tarafından Bosna ’nın fethinden sonra, bu beldelerin İslÂm ’la muşerref olması gercekleşti.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Anadolu Dervişinin Gonul Dunyası, Yuzakı Yayıncılık
İslam ve İhsan