Kabe ile ilgili neler biliyorsunuz? Kabe ne demektir? İlk inşa edilen mescit hangisidir? Hz. İbrahim ’in (a.s.) Kabe ’yi inşa ederken ettiği dua nedir? Kabe hic yıkıldı mı? Kabe ’nin tarihi ve bolumleri.Lugatte “kup şeklinde nesne” mĂ‚nĂ‚sına gelen KĂ‚be, Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de iki yerde zikredilmektedir. Âyetlerde “Beyt, BeytullĂ‚h, el-Beytu ’l-atîk, el-Beytu ’l-harĂ‚m, el-Beytu ’l-muharram, el-Mescidu ’l-harĂ‚m” gibi muhtelif isimlerle de anılan KĂ‚be ’ye halk arasında ekseriyetle “KĂ‚be-i Muazzama” denilir.
AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ şoyle buyurur:
“Şuphesiz, Ă‚lemlere bereket ve hidĂ‚yet kaynağı olarak insanlar icin kurulan ilk ev (mĂ‚bed), Mekke ’deki (KĂ‚be)dir. Onda acık Ă‚yetler var, İbrahim ’in makĂ‚mı var ve oraya giren eman bulur. Yoluna gucu yeten her kimsenin o beyti haccetmesi de insanlar uzerine Allah ’ın bir hakkıdır ve kim bu hakkı tanımazsa her halde Allah ’ın ihtiyacı yok, o butun Ă‚lemînden ganidir.” (Âl-i İmrĂ‚n, 96-97)
İLK İNŞA EDİLEN MESCİT RasûlullĂ‚h (s.a.v) da Ebû Zer ’in (r.a) bir suĂ‚line cevap olarak yeryuzunde ilk inşĂ‚ edilen mescidin “Mescid-i HarĂ‚m”, ikinci inşĂ‚ edilenin ise “Mescid-i AksĂ‚” olduğunu beyan buyurmuştur.[1]
“İnkĂ‚r edenler, Allah ’ın yolundan ve -yerli, taşralı- butun insanlara eşit (kıble veya mĂ‚bed) kıldığımız Mescid-i HarĂ‚m ’dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (boyle) zulum ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.” (el-Hac, 25)
Gorulduğu gibi Mekke vĂ‚disi ilk insanla birlikte secilip mukaddes kılınmıştır.
KABE ’Yİ İLK İNŞA EDEN KİMDİR? KĂ‚be ’nin ilk defa ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı hususunda ihtilĂ‚f vardır. Âyet-i kerîmelere bakıldığında, KĂ‚be ’nin Hz. İbrĂ‚him ’den once de var olduğu, ancak yıkılıp uzun zaman icinde yerinin kaybolduğu ve İbrĂ‚him (a.s) tarafından bulunarak yeniden yapıldığı anlaşılmaktadır. Fakat Hz. İbrĂ‚him ’den once kimin tarafından inşa edildiği hususunda Kur ’an ’da herhangi bir bilgi yoktur. Bununla birlikte bazı kaynaklarda ilk yapanların Hz. Âdem yahut oğlu Şît, hatta onlardan daha once melekler olduğuna dair bircoğu İsrĂ‚iliyat kaynaklı rivayetler yer almaktadır.
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Bir zamanlar İbrĂ‚hîm, İsmĂ‚îl ile beraber BeytullĂ‚h ’ın temellerini yukseltiyor (ve şoyle diyorlardı «Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabûl buyur; şuphesiz Sen işitensin, bilensin!».” (el-Bakara, 127)
Ezrakī ’nin rivayetine gore Hz. İbrĂ‚him ile oğlu İsmĂ‚il ’in yaptığı binanın duvarları harcsız olarak ust uste konulan taşlarla orulmuştu. 9 zirĂ‚ yuksekliğindeki binanın biri şimdiki kapının yerinde, diğeri onun karşısında olmak uzere yer hizasında iki kapısı vardı; uzeri acıktı ve icine mahzen olarak bir cukur kazılmıştı.[2]
HZ. İBRAHİM ’İN (A.S.) KABE ’Yİ İNŞA EDERKEN ETTİĞİ DUA KĂ‚be ’nin inşĂ‚sı tamamlanınca Hz. İbrĂ‚hîm ve İsmĂ‚îl -aleyhimesselĂ‚m- AllĂ‚h ’a şoyle duĂ‚ ettiler:
“Ey Rabbimiz! Bizi Sana teslîm olanlardan kıl! Neslimizden de Sana itaat eden bir ummet cıkar; bize ibĂ‚det usûllerimizi goster; tevbelerimizi kabûl et; zîrĂ‚ tevbeleri cokca kabûl eden, cok merhametli olan ancak Sen ’sin. Ey Rabbimiz! Onlara, iclerinden Sen ’in Ă‚yetlerini kendilerine okuyacak, Kitap ve hikmeti oğretecek, (nefislerini) tezkiye edecek bir peygamber gonder! Cunku ustun gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız Sen ’sin!” (el-Bakara, 128-129)
KĂ‚be ’nin inşĂ‚sı bittikten sonra, AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ İbrĂ‚hîm ’e (a.s) butun insanları hacca dĂ‚vet etmesini emretti:
“İnsanları hacca dĂ‚vet et; yuruyerek veya zayıflamış binekler ustunde (uzak yollardan) her derin vĂ‚diyi aşarak sana gelsinler.” (el-Hacc, 27)
AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ şoyle buyurur:
“Biz, Beyt ’i (KĂ‚be ’yi) insanlara, tekrar tekrar donup varacakları bir mercî, sevapgĂ‚h ve emniyetli bir yer kıldık. Siz de İbrĂ‚hîm ’in makĂ‚mından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın)...” (el-Bakara, 125)
“Allah TeĂ‚lĂ‚, KĂ‚be ’yi, o saygıya lĂ‚yık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddî ve mĂ‚nevî yonlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah ’ın, goklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah ’ın her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz icindir.” (el-MĂ‚ide, 97)
KABE HİC YIKILDI MI? KĂ‚be ’nin Hz. İbrĂ‚him ’den sonra kac defa yeniden yapıldığı hususu da ihtilĂ‚flıdır; genelde benimsenen goruş AmĂ‚lika, Curhum ve daha sonra Peygamber (s.a.v) Efendimiz ’in dedelerinden Kusay b. KilĂ‚b tarafından olmak uzere uc defa inşa edildiği şeklindedir. Kusay, o gune kadar damı bulunmayan KĂ‚be ’nin uzerini hurma dallarıyla ortmuştur.
Ote yandan KĂ‚be, sĂ‚hip olduğu kıymet ve kudsiyyeti cekemeyen pek cok muşrik kavmin saldırısına da mĂ‚ruz kaldı. Yemen hukumdĂ‚rı Ebrehe ’nin menfur taarruzundan onceki asırlarda, putperest olan Yemen hukumdarlarından ucu daha KĂ‚be ’yi yıkmak istemişti.
Bu taarruzlardan birisinde Huzeyloğulları ’ndan bĂ‚zı kimseler, Tubba ’ı[3] KĂ‚be ’yi yıkıp oradaki hazîneyi alması icin kışkırttılar. Onu boylesi menfur bir taarruza sevk etmelerinin sebebi, Tubba ’dan kurtulmak istemeleri idi. ZîrĂ‚ Huzeyloğulları, KĂ‚be ’nin kudsiyyetine inanıyor ve tĂ‚rihî tecrubelere istinĂ‚den ona karşı yapılacak herhangi bir suikastin kesinlikle helĂ‚ke sebeb olacağını cok iyi biliyorlardı.
KĂ‚be ’yi yıkmak icin yola cıkan Tubba ’ ve cemaati, yolda kuma saplanıp kalınca, Tubba ’, maiyyetinde bulunan Ă‚lim kimselerin îkĂ‚zı ve irşĂ‚dı ile KĂ‚be ’ye karşı beslediği kotu niyetlerden vazgecti. BeytullĂ‚h ’a tĂ‚zim gosterip Mekke halkına da izzet u ikramda bulunacağını ahdetti ve boylece helĂ‚k olmaktan kurtuldu.[4]
FİL VAKASI Yemen vĂ‚lisi Ebrehe, Roma imparatorunun da yardımıyla San ’a ’da yaptırdığı kili­seye arzu ettiği olcude rağbet edilmediğini gorunce, son derece sinirlendi. Ardından Arapların eskiden beri kudsiyyetini kabûl edip ziyĂ‚ret edegeldikleri KĂ‚be ’yi yıkmaya karar verdi. İcinde, gunumuzun tankları mesĂ‚besinde olan fillerin de bulunduğu buyuk bir ordu hazırlayarak Mekke ’ye yurudu. Boylelikle, -gûyĂ‚- insanların yonlerini, kendi yaptırdığı kiliseye cevire­cekti.
Mekke ’ye yaklaşan ordusuna KĂ‚be ’ye hareket emrini verince, filler yurumez oldu. Gokyuzu ebĂ‚bîl kuşlarıyla doldu. Onlar, ayaklarında getirdikleri pişkin tuğladan yapılmış taşları Ebrehe ordusunun uzerine dolu taneleri gibi boşaltmaya başladılar. Bu taşlar, kime isĂ‚bet ediyorsa, onu helĂ‚k ediyordu.
Kureyş ’in 605 yılında yaptığı yeniden inşa sırasında Peygamber (s.a.v) Efendimiz ’in, amcası Abbas ile birlikte taş taşıdığı ve bu arada Hacerulesved ’i yerine koyma şerefini paylaşamayan Kureyş kabileleri arasında cıkması muhtemel bir catışmaya mĂ‚nî olduğu mĂ‚lumdur. Kureyşliler, duvarları bir sıra taştan sonra ahşap bir hatıl koymak suretiyle orduler ve yuksekliği 9 arşından 18 arşına cıkardılar; iceriden RuknuşşĂ‚mî tarafına bir merdiven, damın kuzeybatı kenarına da biriken yağmur sularının Hicr ’e akması icin bir oluk koydular.
KĂ‚ʻbe ’nin inşĂ‚sında zinĂ‚, fĂ‚iz gibi haram yollarla ve zulumle elde edilen mal kullanmama kararı almışlardı. HelĂ‚l malları yetmediği icin Hatîm kısmını KĂ‚ʻbe ’nin hĂ‚ricinde bıraktılar. KĂ‚ʻbe ’ye dĂ‚hil olduğunu gostermek icin de kucuk bir duvarla cevirdiler.
Halifeliğini ilĂ‚n eden Abdullah ibn-i Zubeyr (r.a), Mekke ’yi kuşatan Emevî ordusunun mancınıklarla attığı taşlar ve bu sırada cıkan yangın yuzunden KĂ‚be ’nin tamamen tahrip edilmesi uzerine duvarların kalan kısımlarını yıktırıp binayı Hz. İbrĂ‚him ’in temellerini esas alarak yeniden yaptırdı ve bu arada guneybatı, kuzeydoğu duvarlarını Hicr ile birleştirerek Hatîm ’i binaya dĂ‚hil edip binanın yuksekliğini 27 arşına cıkardı. Eni 2 arşın olan duvarlarda yirmi yedi sıra taş bulunuyordu. Ayrıca İbnu ’z-Zubeyr damın altına uc direk koydu ve 11 arşın boyunda cift kanatlı, iki kapı ile RuknulırĂ‚kī koşesine iceriden dama cıkmak icin ağactan doner bir merdiven yaptırdı. İpekten yeni bir ortu giydirilen binanın etrafı da cepecevre taş doşendi (64/684).
73 (692) yılında Mekke ’ye giren HaccĂ‚c ibn-i Yûsuf es-Sekafî, Halife Abdulmelik b. MervĂ‚n ’ın tasdiki ile[5] KĂ‚be ’nin kuzeydoğu ve guneybatı duvarlarından 6 ’şar zirĂ‚ 1 ’er karış yıkarak bu taraftaki duvarı Kureyş ’in yaptığı temel uzerine geri cekti ve boylece Hatîm ’i tekrar KĂ‚be ’nin hĂ‚ricinde bıraktı. Guneybatı duvarı uzerindeki İbnu ’z-Zubeyr ’in actığı ikinci kapıyı taşla orerek kapattı; kuzeydoğu duvarındaki bugun de mevcut olan kapıyı, altını 4 zirĂ‚ 1 karış kadar taşla ormek suretiyle daha once Kureyş ’in yaptığı gibi tekrar yerden yukseltti. İcerideki ağac merdiven yerine taştan yeni bir merdiven yaparak onune bir de kapı taktı. HaccĂ‚c KĂ‚be ’nin diğer taraflarına dokunmadı. Dolayısıyla sadece birtakım tĂ‚dilĂ‚tta bulunmuş, onu yeniden inşa etmemiştir.[6]
KĂ‚be ’nin yapısı 1040 (1630) yılına kadar herhangi bir değişikliğe uğramadan devam etmiş, bu uzun zaman dilimi icinde yalnız basit tamir ve susleme calışmaları yapılmıştır. XVI. yuzyılın sonlarına doğru kuzeybatı duvarında tehlikeli boyutlarda catlamalar meydana gelmiş, fakat İstanbul ulemĂ‚sı KĂ‚be ’nin yıkılıp yeniden yapılmasının cĂ‚iz olmadığına karar vermişti.
OSMANLI DONEMİNDE KABE Daha sonra 1. Ahmet, başmimar Mehmed Ağa ’dan harap durumdaki KĂ‚be ’nin yıkılma tehlikesine karşı tedbir alınmasını istemiş, hazineden de gerekli tahsisat ayrılmıştı. Muharrem 1021 ’de (Mart 1612) yapılan ve 80.000 altın harcanan bu tamiratta duvarlar, yıkılmış olan kısımları tamamlandıktan sonra İstanbul ’da hazırlanan altın ve gumuşlerle suslu dort ayak ve on altı kirişten oluşan demir kuşaklarla takviye edilmiş, ahşap catı elden gecirilmiş, eskiyen yağmur oluğu sokulup yerine gumuş kaplama uzerine altın suslemeli yeni bir oluk takılmıştır. Bu arada kapı kemeri yenilenmiş ve uzerindeki gumuş kitĂ‚be levhası alınarak yerine altın bir kitĂ‚be levhası konulmuştur.
4. Murad zamanında Mekke o gune kadar gorulmemiş şiddette bir fırtına ve sel baskınına mĂ‚ruz kaldı (1039/1629-30), sular Mescid-i HarĂ‚m ’a girerek KĂ‚be duvarlarının yarısına kadar cıktı ve ertesi gun akşama doğru kuzeybatı duvarı tamamen, kuzeydoğu duvarı kapıya kadar, guneybatı duvarının da altıda bir kadarı semt-i sucuda vardı. Mekke Emîri Şerîf Mes ’ûd b. İdrîs, ulemĂ‚yı toplayarak ne yapılması gerektiği hususunda fetva aldıktan sonra KĂ‚be ’nin etrafını tahtalarla kapattırıp uzerine yeşil bir ortu ortturdu ve durumu İstanbul ’a bildirdi. Bunun uzerine Mısır ’dan Mimar Rıdvan Ağa ile Medine Kadısı Mehmed Efendi KĂ‚be ’nin yapımına memur edildi. Temmuz 1631 ’e kadar yaklaşık altı bucuk ay suren bu calışmalar sırasında Hacer-i Esved koşesi haric butun duvarlar temellerine kadar taş taş sokulerek orijinalitesine dokunulmadan yeniden yapıldı ve yıpranmış, harap olmuş kısımlar yenileriyle değiştirildi.
Suûdîler zamanında gercekleştirilen başlıca tĂ‚mirler ise 1958 yılında dam ile duvarların ic taraflarında bulunan mermer kaplamaların değiştirilmesi, 1982 ’de zemin mermerlerinin değiştirilmesi ve 1996 ’da duvarların dış yuzlerindeki taşların numaralanıp sokulerek bozulan kısımlarının duzeltilmesi ve direklerle zeminin elden gecirilmesidir.[7]
KABE BOLUMLERİ Bugun KĂ‚be, yaklaşık 1,5 metre genişliğinde olan temeller uzerine kurulmuştur. Mekke civĂ‚rından getirilen bazalt taşlarıyla yapılan KĂ‚be ’nin duvarında muhtelif ebatlarda 1614 taş bulunmaktadır. Doğu koşesinde, yerden 1,1 metre yukseklikte gumuş mahfaza icerisinde “Hacer-i Esved” bulunur ki, tavĂ‚fın başlama ve bitiş noktasını işĂ‚ret etmektedir.
KĂ‚be ’nin doğudaki koşesine Rukn-i Hacer-i Esved veya Rukn-i Şarkî, kuzey koşesine Rukn-i IrĂ‚kî, batı koşesine Rukn-i ŞĂ‚mî ve guney koşesine de Rukn-i YemĂ‚nî denir. KĂ‚be ’nin uzerine yağan yağmur sularının aktığı oluk (Mîzab-ı KĂ‚be), “Altın Oluk” ismiyle bilinir. KĂ‚be ’nin kuzeybatı duvarı (Rukn-i IrĂ‚kî ile Rukn-i ŞĂ‚mî arası)nın karşısındaki zeminden 1,32 metre yukseklik ve 1,55 metre kalınlığında yarım dĂ‚ire şeklindeki duvarla cevrili yerin KĂ‚be ’den itibĂ‚ren ilk 3 metrelik kısmına Hatîm denir. Hz. İbrĂ‚hîm ’in (a.s) yaptığı KĂ‚be binĂ‚sına bu kısım da dĂ‚hildi. Kureyş tarafından KĂ‚be tĂ‚mir edilirken helĂ‚l paraları yetmediği icin bu kısım dışarıda bırakılmıştı. Geri kalan 5,46 metrelik kısım ise Hicr-i KĂ‚be, Hicr-i İsmĂ‚îl veya Hatîra diye isimlendirilir. İbrĂ‚hîm (a.s), HĂ‚cer vĂ‚lidemiz ve oğlu İsmĂ‚îl icin buraya erĂ‚k ağacından bir golgelik yapmıştı. Hz. HĂ‚cer ’le oğlu İsmĂ‚îl (a.s) ’ın Hicr bolgesine defnedildiği rivĂ‚yet edilir. TavĂ‚fın Hicr ’in dışından yapılması vĂ‚cip gorulmuştur. KĂ‚be ’nin kapısı, binanın kuzeydoğusunda zeminden 2,25 metre yuksekliktedir. Duvarın, kapı ile Hacer-i Esved arasında kalan kısmına “Multezem” denir. KĂ‚be ’nin yuksekliği 14 metredir. Multezem tarafının uzunluğu 12,84 metre, Hatîm cihetinin uzunluğu 11,28 metre, Hatîm ile Rukn-i YemĂ‚nî arası 12,11 metre, Rukn-i YemĂ‚nî ile Hacer-i Esved arası 11,52 metredir. KĂ‚be ’nin icinde, tavanı tutan uc direk vardır. Bunlar ortada, guneydeki duvardan Hatîm ’e doğru sıralanırlar. Kapıdan girince sağ tarafta tavana cıkan bir merdiven mevcuttur. Merdivenin girişinde de bir kapı olup “Tevbe Kapısı” olarak isimlendirilir. KĂ‚be ’nin ic duvarları ve tavanı ipekten mĂ‚mul yeşil bir ortu ile ortulur.[8]
Dipnotlar:
[1] Bkz. BuhĂ‚rî, EnbiyĂ‚, 10. [2] Ezrakî, AhbĂ‚ru Mekke, I, 64. [3] Tubba: Yemen hukumdarlarına verilen sıfattır. PĂ‚dişah, hukumdar gibi mĂ‚nĂ‚lara gelir. [4] Bkz. İbn-i HişĂ‚m, I, 19-20; Abdurrezzak, V,153. [5] AhbĂ‚ru Mekke, I, 210. [6] AhbĂ‚ru Mekke, I, 210 vd.; Necmeddin İbn Fehd, İthĂ‚fu ’l-verĂ‚ bi-ahbĂ‚ri Ummi ’l-kurĂ‚ (nşr. Fehîm M. Şeltût), Kahire 1403/1983 II, 103. [7] Bkz. Sadettin Unal, “KĂ‚be” mad., Diyanet İslĂ‚m Ansiklopedisi, yıl: 2001, c. 24, s. 14-21. [8] Muhammed İlyĂ‚s Abdulganî, s. 33-66; KĂ‚mil MîrĂ‚s, Tecrid Tercemesi, VI, 17-20.
Hazırlayan: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.
İslam ve İhsan
PEYGAMBER EFENDİMİZ ZAMANINDA KABE ORTUSUNUN RENKLERİ NASILDI?