
En faziletli uc mescit hangisidir? Uc mescit hadisi sahih mi? "Uc mescitten başkasına yolculuk yapılmaz" hadisinin hikmetleri nelerdir? Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şoyle buyurduğunu haber vermiştir:
"(İbadet icin) sadece (şu) uc mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve Beytu'l Makdis (Mescid-i Aksa)..."¹
Hac mevsiminin butun heyecan ve canlılığıyla yaşandığı şu gunlerde, gerek hac ibadetinin yerine getirilmesinin şartı olarak, gerekse teberruken belli merkezlerin ziyareti ağırlıklı şekilde gundeme gelmektedir. Yani Musluman gonul ve kafalar bu gunlerde hep belli merkezler etrafında donup durmaktadırlar. Bu vesile ile biz de yazımızı, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in "uc mescit" veya kitaplardaki adıyla "şeddu rihal" hadisine ayırdık.
UC MESCİT HADİSİ Muhtelif rivayetlerini bir arada duşunduğumuz zaman hadisimizin ortaya koyduğu hukum niteliğindeki gercekleri şoylece sıralamak mumkundur:
Bu uc mescit, diğer mescit ve ma'bedlerden ustundur, faziletlidir. Bu uc mescit icin yolculuk yapmak meşrudur. Hadisimiz bunu bilhassa teşvik etmektedir. Bu uc mescitten başka herhangi bir mescit icin yolculuk yapmak gereksizdir. UC MESCİDİN ORTAK OZELLİKLERİ Hadisin kaynaklık ettiği hukumler uzerinde alimler cok detaylı goruşler ortaya koymuşlardır. Biz bunlardan sarf-ı nazar ederek, hadisteki yolculuk teşvikinin bu uc mescide tahsis edilmesinin hikmetleri uzerinde duracağız. Oncelikle şunu belirtmeliyiz ki bu uc mescidin diğer mescitlere ustunluğu tartışma dışıdır ve bunun bazı ortak sebepleri de bulunmaktadır.
Bu mescitlerin ucu de peygamberler eliyle inşa edilmiştir. Mescid-i Haram ve Kıble Camisi (Mescid-i Aksa) kıble, Mescid-i Nebî de din-i mubîn-i İslÂm'ın kuruluş merkezi, ilk mescidi, İslÂm medeniyetinin ilk muessesesidir. Bu uc mescidi ziyaret, başlangıctan beri tevhid ehlinin buyuklerini ve onların hizmetlerini, mucadelelerini anmaya vesiledir. Boylece mu'minlerin imanı, tarihî bir boyut kazanır. Onceki mu'minlerle beraber olma şuur ve zevkini tadar. Ziyaretci kendini tam bir dinî hava, saf, temiz ve yoğun bir kulluk şuuru icinde hisseder, yenilenir. Bir başka ifade ile tarihi gunde yaşar, guclenir, bilenir, dincleşir. Bu uc mescit, tevhid dininin şearindendir. Şearine (ibadet vesileleri alamet-i farikalar) saygı gostermek de kelimetullahı i'la, yani cihad etmektir. Bu merkezlerin ziyaretle imar ve umranı, tevhid akidesinin dunyaya yayılmasına calışmak anlamını taşır. Bir de tarihi gercek vardır ki Kıble Camisi (Mescid-i Aksa), gerek musevî gerekse, Hristiyanlarca değişmeyen kutsal ziyaret (hac) merkezi olarak hep ziyaret edilegelmiştir. Mescid-i Haram da aynı şekilde KÂ'be ziyareti dolayısıyla Hz. İbrahim aleyhisselam'dan bu yana uzak mesafelerden yaya veya binitli olarak gelenlerce ziyaret edilmiştir. Mescid-i Nebî ise Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hicretini muteakip, Muslumanlarca yolculuk yapılan aslî merkez olmuştur. Şu anda Rasûlullah'ın kabr-i saadetlerini ihtiva etmesi bakımından, "O'nun sağlığında ziyaret etmiş gibi" olmak icin ziyaret edilmektedir. UC MESCİDİN FAZİLET SIRASI Butun mescit ve ma'bedlerden ustun olduklarında hic şuphe olmayan uc mescidin fazilet acısından kendi aralarındaki sıralama hadisimizde gosterilmiştir. Bu sebeple aynı sıra ile bu uc mescidin her birine ait mustakil ozelliklerinden de kısaca soz etmek faydalı olacaktır.
Mescid-i Haram Alimlerin ittifakı ile Mescid-i Haram efdal-i mesacid (dunyadaki mescitlerin en faziletlisi) dir. Bunun da elbette sebepleri vardır. Once ta başlangıctan beri, "insanların bir olan Allah'a kulluk etmeleri icin vaz edilmiş ilk ev olan KÂbe" mescid-i haram'dadır. Kıbledir. Hac farizasının yerine getirilebilmesi icin varlığı zarurî merkezdir.
Ayrıca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, "şu benim mescidimde kılınacak bir namaz, Mescid-i haram mustesna, obur mescitlerde kılınacak bin namazdan daha hayırlıdır"buyurmuş olması da Mescid-i Haram'ın en faziletli mescit olduğunun nassî delilidir.
KÂ'be ve onu cevreleyen Mescid-i Haram, zaman zaman tevhid dışı anlayışların istilasına uğramış da olsa, temeli tevhid'in merkezi olmak uzere atılmış ilk mukaddes ev'dir, beyt-i atîk'dir. Bunun icin de ziyaret ve ibadet icin yolculuk yapılabilecek mescitlerin başında gelmektedir.
Mescid-i Nevi (Mescid-i Nebi) Medine İslÂm toplumunda Mescid-i Nebî'nin yerini duşunmek, onun Muslumanlık ve Muslumanlar acısından taşıdığı onem ve fazileti anlamak icin yetecektir. Koca bir İslÂm tarih ve medeniyetinin odak noktası ve "alemlere rahmet olarak gonderilmiş", ornek kul, "son Resûl"un sayısız hatıralarını saklayan ve bir goruşe gore "takva uzere te'sis edilmiş mescit" (Tevbe Suresi, 108), Mescid-i Nebî'dir. O, İslÂm ile ozdeşleşmiştir.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in gerek kendisini ziyaret gerekse Mescid-i Nebi'de kılınacak namaz hakkında varid olan hadisleri, bu mescidin haiz olduğu onem ve faziletin delillerini oluşturmaktadır.
Kıble Camisi (Mescid-i Aksa, Beytu ’l Makdis) Enbiya makarrı, Mirac'ta Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ilk durağı olan Kıble Mescidi (Mescid-i Aksa), yuzyıllar boyu inananların yoneldiği bir kıble olarak yaşamıştır. Başlangıcta Muslumanların da kıblesi olan Kıble Camiî, uc buyuk dinin ortaklaşa mukaddes bildiği bir merkezdir. Kıble Camisi cevresindeki tevhid mucadelesi de oldukca yoğun ve cetindir. Hz. Suleyman aleyhisselam'dan itibaren dinî otorite ve yonetimlerin merkezi olan Kıble Camisi ve Kudus, halen bu gorevini surdurebilecek tarihi nitelik ve potansiyele sahiptir.
Kıble Camisi (Mescid-i Aksa, Beytu'l Makdis) neresi?
HZ. SULEYMAN'IN (A.S.) UC DİLEĞİ Abdullah b. Omer'in radıyallahu anh rivayet ettiği bir hadisi şerifte belirtildiğine gore; Hz. Suleyman aleyhisselam Kıble Camisi (Mescid-i Aksa, Beytu'l Makdis) inşaasını bitirince Allah TeÂlÂ'dan uc dilekte bulunmuştur:
Kendisinden sonra kimselere nasip olmayacak bir mulk ve saltanat Allah'ın hukmune uygun hukum verme gucu ve kabiliyeti. Yanızca namaz kılmak niyetiyle Kıble Camisi'ne (Mescid-i Aksa) gelenlerin bağışlanması. Hadisin devamında Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şu acıklaması yer almaktadır:
"Cenab-ı Hak, Suleyman'a bunlardan ilk ikisini vermiştir. Ucuncu dileğinin de kabul edilmiş olmasını umarım."²
Soylemeye gerek yoktur ki, bağışlanma (gufran) vesilesi olan her şey teşvike, her yer de ziyarete değer.
Bu "uc mescit" hadisinde de vesile-i gufran olan uc merkeze ziyaretin teşvik edildiğini, bunların dışında kalan mescitlerin birbirlerine musavi olduklarını, bir takım uydurma gerekcelerle bazı yer ve yorelere ustunluk ve fazilet izafe edip oraların ziyaretini teşvik etmenin doğru ve uygun olmayacağının pek acık bir şekilde belirlenmiş olduğunu gormekteyiz. Hatta ulema, bu uc mescit dışında herhangi bir mescitte ibadet etmeyi adamış olan bir kimsenin bu nezrini yerine getirmek icin o mescide gitmesine gerek olmadığını, bulunduğu yerdeki mescitte bu adağını yerine getirebileceğini, bu "uc mescit" hadisinden cıkarmışlardır.
UC MESCİDE YOLCULUK YAPILIR Hadisimiz, Muslumanların ziyaret ve ibadet icin yolculuğu goze almaları gereken sadece uc mescidin bulunduğunu, bunların da Mekke, Medine ve Kudus şehirlerinde olduklarını acıkca ortaya koymuş bulunmaktadır. Gunumuz şartlarında bu mescitlerden sadece ilk ikisini -kısıtlayıcı bazı kayıtlara ve durumlara rağmen- ziyaret imkanı bulunmaktadır. Ancak ucuncusu bir buyuk hasret, bir buyuk acıdır.
Şu gunlerde hac ibadetini yerine getirmek icin mukaddes topraklarda bulunan kac Musluman, hadisimizde "yolculuk yapmaya değer" diye kaydedilen Kıble Camisi'ni (Mescid-i Aksa) ziyaret etme imkanı bulabilmiştir, ya da bulabilecektir?
Sanıyorum hadisimizin şimdi en buyuk teşviki Kıble Camisi'nin (Mescid-i Aksa) da Muslumanların ziyaretine acık tutulması yonundedir. Yani Kudus'u Yahudilerden kurtarmaya davet etmektedir.
Dipnotlar:
(1) Buhari, Mescidu Mekke 1, 6; Savm 67; Sayd 26; Muslim, hacc 415,511,512, Ebû Davud, menasik 94; Tirmizî, salat 126; Nasaî, mesacid 10; Darimî salat 132; Ahmed b. Hanbel, II, 234,238, 278, 501; III, 7, 34, 45,51,53,64, 71, 75, 78, 93, VI, 7, (2) Nesai, mesacid 6: İbn Mace, İkame 196; Ahmed b. Hanbel II, 176.
Kaynak: Prof. Dr. İsmail Lutfi Cakan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 18
İslam ve İhsan