Osmanlı İmparatorluğu doneminde kardeş ve evlÂt katli me­se­lesi, alternatifsiz iki buyuk mecbûrî tehlikeden en hafifini tercih etmek zarûretine binÂen, nÂcÂr bir şekilde tatbik edilmiş bir hÂdisedir. Bircok kritik durumda ortaya cıkan bu caresizliği acıkca şu orneklerde gormek mumkundur.
İbretli bir tablo olarak, sadece Yavuz Sultan Selîm Han ile ona isyÂn etmiş bulunan ŞehzÂde Ahmed ’in saltanat dÂvÂsında Konya ovasında yapılan mucÂdelede iki taraftan yaklaşık on bin muslumanın kanının aktığını hatırlatmak kÂfîdir. Bu da gosteriyor ki kardeş ve evlÂt katli me­se­lesi, alternatifsiz iki buyuk mecbûrî tehlikeden en hafifini tercih etmek zarûretine binÂen, nÂcÂr bir şekilde tatbik edilmiş bir hÂdisedir. Bircok kritik durumda ortaya cıkan bu caresizliği acıkca gormek mumkundur.

Yavuz Sultan Selîm Han, kendisiyle mucÂdele edip bertaraf edilen kardeşi ŞehzÂde Korkut ’un tabutu altına ağlaya ağlaya girmiş ve:

“–Ey kardeşim! Ne sen bana bunu yapsaydın, ne de ben boyle yapmak zorunda kalsaydım!..” demiştir.

CİHANŞUMÛL BİR DEVLETİN BAĞRINA SAPLANAN ACI DOLU HATIRALAR

KÂnûnî de, oğlu ŞehzÂde Mustafa ’yı katlettirdikten sonra onun cenÂze namazını kıldırmak istemiş, ancak gark olduğu gozyaşı selleriyle namazını bozmak zorunda kalmıştır. Zira KÂnûnî, bir meyvedeki karıncanın kırılmasının cÂiz olup olmadığı husûsunda bile ŞeyhulislÂm Ebussuûd Efendi ’den fetv soracak kadar icli, muhlis ve muttakî bir mu ’mindi...

Bu ve benzeri acıklı ve tezatlı hÂdiseler, cihanşumûl bir devletin bağrına saplanan elem dolu hÂtıralardır. Bunlar, cihÂna yon veren buyuk cihangirlerin rûhunda kanayan sıcak bir yaraya batan bir diken gibi olmuştur. Bunun icin hamiyetli sultanlar, zarûreten bertaraf ettikleri şehzÂdelerin Âile ve yakınlarını mağdur etmemişlerdir. Bolca lûtuf ve ihsanlarda bulunmanın yanında, şehzÂde Âilelerine luzumlu tahsîsÂtı bağlamışlar ve yakın hizmetindekileri de devletin ceşitli makam ve mevkîlerinde va­zi­felendirmişlerdir.

Butun acı ve hazin neticelerine rağmen şÃ‚yet bu husustaki tatbikat olmasaydı, Selcuklular ’ın ve Endulus ’un hazin Âkıbetlerinde olduğu gibi Osmanlı ’nın tesis ettiği o cihanşumûl devlet de, bircok gucsuz beyliklere doner ve ummet bundan zarar gorurdu.

Ayrıca batıda yapılan İslÂm futûhÂtı gercekleşmez ve haclıların muslumanları yok etme hamleleri, cok hazin neticelere muncer olabilirdi. Nitekim Yıldırım BÂyezîd HÂn ’ın Ankara Savaşı mağlûbiyetinden sonra ortaya cıkan tehlike, bu hususta ibretli bir hÂdisedir.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan