
FÂtih Sultan Mehmed, toplumun korunmaya muhtac fertleri icin en hassas edep ve şefkat olculerini aksettiren ulvî kÂideleri asırlarca evvel ortaya koyuyordu.
FÂtih Sultan Mehmed Han, duşmanları tarafından bile takdîr edilen bir p­di­şahtı. YegÂne gÂyesi İslÂm bayrağını butun cihana hÂkim kılmaktı. Avrupa haritasını yanından ayırmazdı.
Hassas, ince ruhlu, muşfik bir p­di­şah olan FÂtih, zÂhirî Âlemdeki yukselişini, mÂneviyat Âleminde, yani tasavvuf vÂdisinde de gercekleştirmiş, zulcenÂhayn (iki kanatlı, iki vecheli) dev bir şahsiyetti. Kısacası o, zÂhirde de bÂtında da emsalsiz bir sultandı. Milleti hakkında o kadar ince ve merhametli duşunurdu ki, sanki toplumunun maddî ve mÂnevî babası idi. Bir merhamet Âbidesi olan FÂtih, ummete sayısız vakıflar tesisi ile devrini, sosyal adÂlet anlayışının zirvesine yukseltmiştir. Bu vakıfların vakfiyeleri, onun ulvî yureğinin inceliklerini sergiler:
Bir vakfiyesinde şoyle demektedir:
“İnşÃ‚ ettirdiğim imÂrethÂnemde İstanbul fukarÂsı yemek yiyeler! İstanbul fethinin şehîd Âilelerine ve yetimlerine ise, kapalı kaplarda, hava karardıktan sonra, komşularının dikkatini celb etmeden, onların izzet ve haysiyetleri korunarak yemek ikrÂm edile!..”
Gorulduğu gibi FÂtih, toplumun korunmaya muhtac fertleri icin en hassas edep ve şefkat olculerini aksettiren bu ulvî kÂideleri asırlarca evvel bu şekilde ortaya koyuyordu.
Şehîd Âilelerine olan ihtimÂmı, k‘bı­na varılmaz bir vef orneğidir. Bilhassa, zamanımız insanına bir nezÂket, vicdan, merhamet ve edep dersidir.
Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan