
Osmanlı'nın en meşhur hattatlarından olan Hafız Osman'ın ibretlik portresi.Osmanlı ’da gun gectikce husn-i hat tekÂmul etmiş ve her yeni yuzyıl bir kısım yeni dehÂlarla muzeyyen ve mukemmel bir seviye gostermiştir. Neticede ma ’kılî, kûfî, sulus, nesih, muhakkak, reyhÂnî, tevkî, dîvÂnî, celî divÂnî, rık ’a ve ta ’lîk gibi muhtelif ve zengin bir tablo arz etmiştir
17. yuzyılda bu zengin zeminin nîmetleriyle yetişen Hattat HÂfız Osman, aklÂm-ı sittede Âdeta yeni bir devir acmıştır.
Pek kucuk yaşlarda hÂfız olan Osman, tahsil yıllarında Kur ’Ân-ı Kerîm ’e karşı mustesn hurmet ve bağlılığı neticesinde husn-i hat meşkine başladı. Karlı kış gunlerinde bile Haseki ’den Eyub Sultan semtine yuruyerek derse gittiği, bir defasında pabucu parcalandığından yalınayak olduğu hÂlde dersinden geri kalmadığı rivÂyet edilir.
Boylesine samimî ve azimli gayretlerinden sonra icÂzet alan HÂfız Osman, Şeyh Hamdullah hattına yeni bir guzellik, ayrı bir letÂfet ve ceşni katarak husûsiyle sulus ve nesih hattında yeni bir mektep kurdu. İsmail Efendi gibi bir kısım buyuk hat ustadları:
“Husn-i hattı biz bildik; ancak HÂfız Osman yazdı!” demişlerdir.
Şeyh Hamdullah gibi, p­di­şahlara da husn-i hat dersi veren HÂfız Osman, gÂyet mutevÂzı idi. Saraya derse giderken bile sÂde giyinir, kendisini kibir ve gurura sevk edecek her şeyden ictinÂb ederdi.
Bir gun Sultan 2. Mustafa, HÂfız Osman ’ın hokkasını tutarak kendisine iltifat ve alÂka gosterdi. Sonra yazdığı hÂrikulÂde yazılara hayran hayran bakarak:
“–Ustad! Boyle bir HÂfız Osman bir daha zor yetişir! Belki de hic yetişmez!” dedi.
Bu iltifat uzerine HÂfız Osman, Âdeta kucuk bir cocuk gibi mahcûb oldu ve şu mÂnidar cumleleri soyledi:
“–Sul­t­nım! Sizin gibi hocasına hokka tutan p­di­şahlar geldikce, daha cok HÂfız Osmanlar yetişir!..”
Sultanların bile boyle alÂkalarına rağmen HÂfız Osman, Hak dostlarının mÂnevi terbiyesinde de kemÂle erdiğinden, hicbir zaman şımarmamış ve parlak mevkîlerin muhterisi olmamıştır. Bununla beraber Şeyh Hamdullah ’tan sonra “İkinci Şeyh” unvÂnını alacak kadar mumtaz bir zirveye yukselen bir deh olmuştur. Ustalığı iyice arttığı donemlerde ise Âdeta Şeyh HamdullÂh ’ın yazısını da unutturmuştur. Husn-i hatta o devre kadar kimsenin erişemediği bir zirveye ulaşmıştır.
HÂfız Osman ’ın, melekesini kaybetmemek icin hacca giderken bile her konakta bir iki sayfa yazı yazdığı rivÂyet edilir. Yani o, durup dinlenmeden calışmış, bu yolda “HÂfız Osman Hattı” diye klişeleşen bir ekol hÂline gelmiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan