
Osmanlı ’nın nice sanat dallarından idÂreye kadar hemen her sahada kaydettiği terakkî ve seviyeyi iktibas eden Batı, yalnızca hat sanatımızı iktibas edememiştir.Husn-i hat, sahip olduğu butun incelik ve guzelliğiyle sadece İslÂm ’a ve muslumanlara has bir sanat olarak tebÂruz etmiştir.
Zira bu sanat, asırlardır muslimlerle birlikte gayr-i muslimlerin de dikkat ve alÂkasını celbetmiş, ancak onların muttasıl gayretlerine rağmen iclerinden bizdeki seviyede mukemmel bir hattat cıkmamıştır. Denilebilir ki, Osmanlı ’nın nice sanat dallarından idÂreye kadar hemen her sahada kaydettiği terakkî ve seviyeyi iktibas eden Batı, işte bu sebeple yalnızca hat sanatımızı iktibas edememiştir.
Bu, husn-i hattın, yalnız İslÂm ’a ve muslumanlara munhasır olduğu husûsunu tescîl eden ve ta­rih boyu da şÃ‚hid olunan bir gercektir. Oyle ki bu gercek, asırlarca evvel Hazret-i Ali -ra­dı­yal­l­hu anh- tarafından şoyle ifÂde buyrulmuştur:
“Hat, ustÂdın tÂliminde gizlidir. Onun kıvamı da cok meşk etmektedir. Devamı ise, İslÂm Dîni uzere olmaya bağlıdır.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan